17 Ağustos 2018 00:50

Eğitimin, MEB'in, dinin, Diyanet'in 'milli şahlanış' veya krizlerdeki rolü nedir?

Eğitimin, MEB'in, dinin, Diyanet'in 'milli şahlanış' veya krizlerdeki rolü nedir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Rahip Brunson sorunu mu mesele, hem o hem de değil, MEB ortalıkta gözükmüyor ama Diyanetin söyleyecekleri var:

“İstiklal ve istikbalimiz adına büyük bir mücadele verdiğimiz bu günler maddî ve manevî açıdan kenetlenme ve fedakârlık zamanlarıdır.

Biliyoruz ki devletimiz, mazlumlara umut olduğu için zalimlerin hedefi olmaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığımız bütün görevlileri ve mensupları ile milli paramızı kullanmak, lüks ve israftan kaçınmak ve milli ürünleri tercih etmek başta olmak üzere her türlü fedakârlık ve sorumluluk konusunda milletimize rehberlik etmeye devam edecektir.  

Tarihten beri nice zorlukları birlik ve beraberlik ruhu ile aşmış aziz milletimiz, sistematik şekilde maruz kaldığı bu çok boyutlu saldırıların da üstesinden gelecek ve Allah’ın yardımı ile bu onurlu mücadelesinden galip çıkacaktır.

Tarih şahittir ki Allah, dinine yardım edenlere yardım edecek, mazlumların hamilerine tuzak kuranların tuzaklarını boşa çıkaracaktır.”

Tanrı tuzakçı Trump’ı “boşa çıkarır”, dinci hükümet ve ekonomileri kurtarır mı?

Diyanetin; Tanrı “Mazlumların hamilerine tuzak kuranları” boşa çıkaracak olsa her şeyden önce hırsızlığı, yalancılığı, dolandırıcılığı, işçinin çiftçinin hakkını yiyenleri, bankaları, büyük finans kuruluşlarını boşa çıkarmaz mıydı? diye sorması, bunları araştırıp halkı aydınlatması gerekmez mi? Tanrı cezalandıracak olsa Trump ve benzeri kişileri milletlere hükümran yapmazdı diye sormaz mı?

Tanrı Trump’ı seviyorsa veya onun başkanlığa erişiminin yolunu açmışsa, pek çok liyakatli kişi varken önce damadın önünü açmışsa, bunda bir dahli olup olmadığını bilemeyiz ama sonuç bu ise, kriz yaratanların tuzaklarını pek boşa çıkardığı iddia edilemez. Tanrı’nın yapmadığını Tanrı’ya atfetmek bir tür şirk sayılsa gerek. Diyanet İşleri, Tanrı’nın işlerine müdahale ederek ya inançsızlık gösteriyor ya da daha ağırı inançsızlık yaparak şirke meylediyor demektir.

Diyanet bu açıklaması ile pek gerçeği olmayan şeyler söylüyor, bir tür yalancılık mı yapıyor? Aristoteles’e gönderme ile, herhalde, Tanrı en çok hakikati ister, yalancıları değil.

Filistinlilerin Allah’ı, ABD’nin doları Trump’ı topu tüfeği var

Sadece Filistin sorununa, Osmanlının dağılmasına, Ortadoğu’nun, Afganistan’ın, Suriye’nin, Sudan’ın durumuna baksak bile Diyanetin açıklamasının gerçeklerle bağı ve rasyonelliği çok tartışılır. Diyanetin açıklamaları mevcut gerçekliklerle pek örtüşmüyor ama insanların irrasyonelliği, sebeplerin yanlış yerlere bağlanması ile, algı yönetiminde bir yeri ve rolü olduğu aşikâr.

Kahveci’nin kafası karışık sorun tespiti: “Dinin bu kadar alıcısı ve satıcısı niye var?” “Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefe ile bağımsızlık olmaz” dedikten sonra “Kur’an’ın hedefini doğru anlamalıyız”

Bir arkadaşım bir paylaşımda bulunuyor. İlahiyatçı Prof. Dr. Niyazi Kahveci din ve Diyanetin bu krizlerdeki yeri ve rolü ile ilgili önemli görüşler ifade ediyor ama Sami dinleri ile yüzleşmeye pek cesaret edemiyor:

“Bu ülkede en çok satılan ve en çok satın alınan ama hiç kullanılmayan tek şey dindir. Bunu satın alan halk problemlidir, halkın zihinsel yapısı problemlidir. Bu problemlerin faturasını ödüyoruz. Bu kafa bir adamı büyütüyor sonra da gidip kendini ona öldürtüyor. Bu kafa hastalıklı bir kafadır, bu kafa anakronik bir kafadır, bu kafa şizofrenik bir kafadır. On bin yıl önceki kafayla bu gün yaşamaya çalışan bir kafadır bu.”

“Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefe ile bağımsızlık olmaz. En zor iş çağdışı insan malzemesi ile çağdaş işler yapmaya kalkmaktır. Otuz yıl sonra ya teknolojik insan olacaksın ya da gereksiz insan.”

“Batıdaki dini mezhepler teolojiktir ve zihinseldir, bizdekiler ise siyasaldır, teolojisi arkadan gelir meşrulaştırmak için.”

“Sünnilikte düşünmenin d’si yoktur, adı üstünde teamülcü, uygulamacı... Elin oğlu Allah’tan teknolojik imkanlarını satıyor da biz de sahip oluyoruz. Yarın satmasa ne yapacaksın? 150 milyar dolar ihracat var tamam ama 300 milyar dolar ithalatın varsa siz 2 liraya mal ettiğinizi 1 liraya satarak geçiniyorsunuz demektir. Yeraltı kaynaklarını sattık, yer üstündekileri de sattık şimdi havayı betonla doldurarak geçiniyoruz. Bunu dert eden kimse yok.

“Şeyhlik kavramı beş bin yıl önceki totemizm kavramının insana dönüşmüş halidir. Bu toplumda bir tane filozof yok. Hiçbir olguyu okuyamıyoruz.”

“Batılıları sömürgeci diye eleştiriyoruz. Ama hiç biri kendi insanını sömürmüyor. Biz dışarıda değil içeride sömürgeciyiz. Kendi insanımızı sömürüyoruz. (Buna ekonomik ensest ilişki diyor). En büyük vatan hainliği budur.”

“Adam İlahiyat Profesörü olmuş yaptığı iş VİP cenaze namazı, VİP umre. Farabi’yi aşamadı. 4 bin sene önceki Sümerler’in kafasına sahip.(…) Kur’an’ın bütünsel bir çalışmasını yapmadığımız sürece yani Kur’an’ın hedefi nedir, karakteri nedir sorusuna cevap bulamazsak bin 500 sene öncesinde kalırız.”

“Aklınızın mevcut çapını genişletmeden mevcudun dışına çıkamazsınız. Akıl nedir nasıl çalışır diye bir kitap yok Türkçe’de. Batıda binlerce var. Dinsel düşünme dönemi bitmiştir. Çağımız akılcı ve bilimsel düşünme dönemidir. Bu çağda ve bundan sonra dindar olunabilir, ama ancak akılcı ve bilimsel düşünce ile dindar olunabilir. Atatürk dini çok iyi anlamıştır, ruhunu ve özünü anlamıştır, Hazreti Peygamber’in anladığı gibi anlamıştır.”

Temel sorun: Kahveci’nin, ilahiyatçıların, dincilerin sorunlarla özgür kafa ile yüzleşememesi

Kahveci önemli tespitlerde bulunurken bir yandan da bazı temel hatalar yapıyor: İçsel dışsal sömürü, dinin hiç kullanılmadığı, gerçek dinin veya Kur’an’a dönüşün bu tür iktisadi eşitsizlik ve krizleri aşmada temel reçete olduğu yönündeki görüşlerinin bilimsel realite ile ilişkisi pek yok, aksine sosyal –örneğin cinsiyet ve din grupları arasında ve iktisadi, zenginlik, fakirlik, hatta cariye ve kölelik yasak değil– eşitsizlikleri meşrulaştırıyor. İnsan elbette eksik veya hatalı da değerlendirmeler yapabilir ama burada çok temel bir sorun bulunuyor: Dinle doğrudan özgürce yüzleşme meselesi. Kahveci tüm bu görüşleri ileri sürerken, bunun için belli bir cesaret gösterirken, din ile, İslam ile, Sami dinleri ile, bu dinlerin yarattığı insan ve toplum tipleri ile yüzleşmekten tümden kaçınıyor. Tam da bunu yapamadığı için bu tür hatalarla da yüzleşemiyor. Özgür düşünmenin örneği Aristoteles sayılır, Hegel sayılır, Feuerbach sayılır. Kahveci bu özgür düşünceden, özgür akıldan çok uzaklarda bir yerde gözüküyor.

Benim kanaatim; İslam toplumlarının en büyük sorunu, iktisadi sorunlardan daha da önce, kafa ve zihniyet sorununda, bunun için cesaret gösterip gösterememekte yatıyor.

MEB’in, eğitimin, okul ve öğretmenlerin krizdeki yeri ve rolü

Bu yazının öncelikli kaygısı, eğitimle ekonomi ve yaşanan krizler arasındaki bağların tartışılması idi. Daha ilk kurucu filozoflardan Platon 2 bin 400 yıl öncesinden, ideal devlet ve hükümranlıkta eğitim ve felsefenin rolünden söz ediyordu. Aristoteles ahlakı, ekonomiyi, siyaseti “praxis” bilimi sayıyor, felsefe ve bilim etkinliklerinden ayrı bir gruba alıyordu. Yine üreticiliği yaratıcılığı ayrı bir bilgi dalı sayıyor, sanata, techne ile ifade ediyordu. Bu üçlü arasında yani bilim, hayat-ahlak ve sanat arasındaki ilişkilere bakıyordu. Bugün; çalan çırpan borçlandıran, kârcı, faizci, rantçı, soyguncu, adaletsiz, haksız hukuksuz, yöneticilerin ve bunlara oy verenlerin nasıl yetiştiğinden, ekonomiyi büyütecek veya daha da bağımlı hale getirecek insan kadrolarının nasıl yetiştirildiklerinden, ekonomi, eğitim ve ideoloji arasındaki ilişkilerden, bunda din ve eğitimin rolünden söz edecektim. Köşe bu kadar ama bir çağrıda bulunayım:

MEB, bakan, üst bürokrat ve öğretmenlerden bu krizlerde veya ülke kalkınmasında bakanlığın, eğitim ve okulların rolü ile ilgili analiz ve açıklama bekliyorum. Eğitim ile ekonomi arasında, üretime dayalı ekonomi veya bağımlı ekonomi arasında, teknoloji oluşturma arasında, yaratıcı ve üretici bir ekonomi ve toplum yaratma arasında nasıl bir ilişki var? Bakanlık olarak, öğretmenler olarak buna yönelik bir bilginiz, analiziniz, öngörünüz ve programınız var mı? Diyanetin açıklamalarına katılıyor musunuz? Temellendirmesini gerçekçi buluyor musunuz? Krizden nasıl çıkılacağı, bakanlığın bundaki rolü ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...