15 Ağustos 2018 00:02

Yoksullukta buluşmak: Sağlık

Yoksullukta buluşmak: Sağlık

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Giderek “hafızaları farklılaşan” bir coğrafya olarak, toplumun buluşma noktaları tıkanmıştı ki ekonomik krizle yoksullukta buluştuk. Her buluşma noktasını cevher olarak gören milliyetçi / şoven akıl bundan da pay çıkarma derdinde: “Milli mücadele”

Büyük ekonomik krizler yoksulluk dışında da toplumda çakışma noktaları oluşturur: Misal sağlıksızlık. Her ne kadar bu ‘tasada ve kıvançta’ buluşma / bir olma hali olmasa da, egemenler bir yolunu bulup troller, algı operasyonları ve cümle toplum mühendisliği metotları ile bu sonuçtan milliyetçi dalga üretmeye çalışır. Her ne kadar krizin sağlığa etkisi toplumsal eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açsa da, hasılı faşizm daha yakın bir tehlike olarak arz-ı endam eyleyebilir.

Ekonomik kriz yalın hali ile  birey ve kamunun eşzamanlı olarak ciddi ve ani gelir kaybıdır.  Her ikisi de nihayetinde telafisi mümkün olmayan darbeyi sağlık alanında sınar. Krizin emekçi için ilk bedeli daha düşük ücret ve işsizliktir. İşsizlik ise kişi ve bakmakla yükümlü oldukları için sağlık bağlamında güvencenin kaybına yol açar. İşsiz nihayetinde SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu), eski adı ile SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı kapsamından çıkartılmış olur. Ekonomik kriz, sağlık hakkı bağlamında ‘nar misali’ tek bireyden çoklu mağdur üretir: Eş, çocuklar, kimi zaman anne ve baba. Hatta kriz zamanında işsizlik ironik olarak evi olan yoksulları evsiz olanlara göre daha fazla vurabilir. Malum, eviniz varsa işiniz olmasa da kendimiz ve aileniz için GSS (Genel Sağlık Sigortası) primi ödemeniz gerekiyor. Bu bağlamda işsiz, üstelik sağlık güvencesi olmayan yurttaşlar, GSS kapsamı dışında kalınca çaresiz hasta olduklarında cepten ödemek zorundalar. Ola ki aileden biri ciddi bir hastalığa yakalandığında ameliyat vb. için evi satmak dışında çareleri kalmıyor. Artık hem işsiz, hem ailecek evsizdirler. İşte buna ‘tıbbi yoksulluk’ denmekte.

Ekonomik kriz dönemlerinde GSS primini ödeyemeyenlerin nihayetinde sağlık güvencesi dışında kalmaları, SGK tarafından bir fırsata dönüştürülmekte. Bu durumda hasta olan kapsam dışı bireyler tedavi giderlerini cepten ödediği için SGK harcamalarından kurtulmuş olur. Öte yandan, kişinin velev ki üç yıl SGK primi ödeyecek gücü olmasın, eninde sonunda geçmiş prim borçlarını da ödemek zorunda. Ama burada hızla SGK’nın yani sistemin yoksula “ikiyüzlülüğü” devreye girer. Geçmiş prim borçlarını alır ama o sürede cepten ödenmiş sağlık  harcamalarını geçmişe yönelik olarak karşılamaz.

Elbette SGK da ekonomik krizden çok etkilenecek. Bir taraftan işsizlik prim akışını azaltacak, diğer taraftan krizin sağlığa olumsuz etkileri giderlerini yükseltecek. Ama geçmiş deneyimler gösteriyor ki yoksula, işsize karşı krizi kâra dönüştürme kurnazlığı baki!

Hızla gelişen yoksulluk, kişiyi ve bakmakla yükümlü olduklarını hazırlıksız yakalar. O yüzden başta sağlık olmak üzere sonuçları yavaş gelişmiş bir yoksulluktan daha yıkıcı olabilir. Beslenme bozukluğu ve daha fazla bedensel / ruhsal hastalık demektir ani yoksulluk. Mevcut hastalıklar ağırlaşır, üstüne yeni hastalıklar eklenir. Daha fazla depresyon, daha fazla intihar, daha fazla verem, daha ağır şeker hastalığı, kanserden daha erken ölüm demektir hasılı...

Ulusal ekonomik kriz bireysel ani yoksulluktan farklı olarak kamunun da eşzamanlı olarak ciddi ve ani gelir kaybıdır demiştim yazının başında. Bu nedenle üç yıl önce işsiz kalan ile son krizin işsizleri eşit değildir mağduriyette ve yıkımda. Bir taraftan sosyal harcamalarını kısan ve sağlık alanında da bütçeyi daraltan bir kamu, öte yandan dövize bağımlı bir alan olarak sağlıkta daha da artan giderler. Yetmedi toptan yoksulluk bireysel iflas süreçlerinden farklı olarak aile içi ekonomik dayanışmayı da sabote eder. Hasılı, ulusal ekonomik krizlerde sağlıkta yoksulluğa bağlı yıkım ‘çoklu kavrulmuş’ hale gelir.

Peki krizi daha az hasarla nasıl atlatabiliriz? Elbette sosyal iyilik hali bağlamında daha fazla dayanışma ve siyasal iyilik hali için daha güçlü yatay örgütlenmeler ile. Giderek “hafızaları farklılaşan” ülkemizde, emekçilerin ve ezilenlerin ortak mücadele hafızalarını yeniden oluşturmak, geleceğe miras bırakmak dışında seçeneğimiz yok. Halk sağlığı biliminin de öğrettiği üzere sosyal ve siyasal iyilik hali bedensel ve ruhsal iyilik hali için de temel belirleyenlerdir.

Sağlıcakla kalın.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...