14 Ağustos 2018 00:23

Kapitalizm ve kölelik

Kapitalizm ve kölelik

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kristof Kolomb’un ABD’ye gelişi ile Amerikan İç Savaşı’nın bitişi arasında 20 milyon insan köle olarak Afrika’dan Amerika’ya getirildi. Bunların yaklaşık yarım milyonu ABD’ye erişti. 11 milyonu ise ABD’nin güney sınırında Latin Amerika’da kaldı. Sayısız insan bu öldürücü sürüklenme içinde hayatını kaybetti. Sayılmadılar, gemilerden suya atıldılar. Hasta olanlar ya da rezalet ve şok edici yolculuk koşulları nedeniyle aklını yitirenler ya canlı canlı ya da önce dövülüp öldürülerek suya fırlatıldılar.  Hiç acımadan ölümlere yol açan bu ürkütücü ve alçak köle ticareti sayesinde Avrupalı güçler ve başlarındaki Britanya İmparatorluğu çok övülen sanayi devrimini ilerletti ve merkantilizmi kapitalizmin ilahi ekonomisine dönüştürdü.

Bu nedenle Marx’ın Kapital eserinde Avrupa kapitalizminin Afrika köleciliğinin kanlı kucağından fışkırdığını yazması hiç de şaşırtıcı olmadı.

Marx’a dönüp baktığımızda onun filozof, ekonomist ve tarihçi olarak etkili çalışmalarında Afrikalıların Amerika’da köleleştirilmesinin sadece ABD’de değil Avrupa’da da kapitalizmin gelişmesinin önemli bir gücü olduğu değerlendirmesini yaptığını görürüz. 1840’ların sonunda Marx, ileri görüşlü şekilde köleliği ABD emperyalizminin oluşumunun can alıcı koşulu olarak nitelemiştir.  “Makineleşme vb. etkiler gibi doğrudan kölelik de burjuva sanayinin düğüm noktalarından biridir. Kölelik olmadan pamuk, pamuk olmadan da modern sanayi oluşmaz. Kölelik sömürgelere değer kazandırdı, sömürgeler dünya ticaretini oluşturdular ve dünya ticareti de büyük sanayinin koşuluydu. Bu nedenle kölelik ekonomik kategori olarak çok yüksek bir değere sahiptir” (Karl Marx/Friedrich Engels, Eserler Cilt 4, sayfa 131 İngilizce baskı)

Eric Williams, 1944 yılında yayımlanan Kapitalizm ve Kölelik eserinde Avrupa ve Amerika tarihiyle ilgili geçerli öğretileri efsane olarak sorguladı. Daha sonra Trinidad ve Tobago’nun başbakanı olan Williams, Afrika’dan köle ticaretinin Avrupa’nın dünya ekonomsinde egemen güç olmasını sağladığını, Atlantik üçgenindeki köle ticaretinden aşırı kâr ederek sanayi devrimini finanse ettiğini, sağlamlaştırdığını yazdı. Williams, Amerika’da tutsak edilen Afrikalı insanların köleleştirilmesi ve sömürüsünün ‘Yeni Dünya’nın tümüyle fethedilmesinin koşulu olduğunu vurguladı.   

Bu tarihi ekonomik araştırmasında Williams, İngiltere’nin Batı Hindistan adalarından köle ticaretine yoğunlaştı. “Üçgen ticareti (Atlantik üzerinden yapılan Afrika-Amerika-Avrupa ticareti)  Britanya egemenlerini değişik şekillerde özendirdi. Elde edilen kâr, Britanya’da sanayi devrimini finanse eden sermaye akışının ana akımı oldu. Sir Josiah Child, Batı Hindistan adalarında 10 siyahla birlikte çalışan, yiyeceklerini, giysilerini sağlayan bir kişinin İngiltere’de dört kişiye işyeri sağladığını belirtti. Davenant’ın hesaplarına göre bu adalardaki bir kişi, ister siyah ister beyaz olsun, İngiltere’deki yedi kişi kadar verimliydi.”

İngiltere, 17., 18. ve 19. yüzyılda üçgen ticaretinin baskın gücüydü. Sınırsız sermaye ile donatılmış çok güçlü bir filo İngilizlere, Fransa, Portekiz, Hollanda ve daha sonraları ABD büyük rakipler olmasına rağmen, insan ticareti sayesinde verimli bir dönem yaşama olanağı sağladı. Bu nedenle Karl Marx, tüm kapitalist toplumların başlangıç dönemlerinde bu asıl sermaye akışına ihtiyaç duyduğunu belirtir. İşte bu nedenle Fransız, İngiliz ve Hollanda kapitalizmlerinin kendi formlarında ortaya çıkmasının ana atar damarı köle ticaretiydi.

* Mumia Abu Jamal’ın yeni kitabı 'Katiller Şirketi-Emperyalizm Rüyası’nın birinci cildiyle ilgili Prison Radio’da yaptığı okumanın bir bölümü

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...