03 Ağustos 2018 00:07

VAR

VAR

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Futbol hakemliği… Küfür, hakaret, psikolojik/fiziksel taciz altında yapılmaya çalışılan tek meslek...

Futbolun, çok büyük rantların söz konusu olduğu dev bir endüstriyel sektör haline gelmesi ve buna bağlı olarak tamamen kazanma odaklı bir spora dönüşmesi hakemlerin omzundaki yükü kaldıramayacakları kadar ağırlaştırdı. Herkesin gözü hakemlerin üzerinde. Ve bu gözlerin sahipleri büyük çoğunlukla, kazanmak adına hiç çekinmeden her türlü kirli yönteme baş vurabilecek kadar ahlaki değerlerden yoksun kişiler…

Tabii bizimkisi gibi geri bir futbol kültürünün hüküm sürdüğü ortamda, kazanmanın yolunun ağırlıklı olarak hakemlerden geçtiği inancı çok yaygın. Bu nedenle, maçların hakemleri belli olduğu andan itibaren psikolojik markaj ve baskı altına alma çabası başlıyor. Maçtan önceki süreçte yöneticiler ve medya üzerinden yürütülen çabayı maç sırasında bu kez futbolcular, teknik direktörler ve taraftarlar üstleniyor. Artık önü alınamaz hale gelen tiksinti verici itiraz kültürü, hakemi baskılama/etkileme yöntemlerinin en başta geleni...

Maçtan sonra yine, kaybeden takımın yöneticisinden teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına kadar bütün sorumluluğun hakemlerin üzerine yıkılması da neredeyse gelenekselleşmiş durumda. Fanatiklerin nabzına göre şerbet verme politikası izleyen medya da, bu politika doğrultusunda hakemleri her fırsatta hedef tahtasına oturtmaktan geri durmuyor. Hal böyle olunca hakemlerin sağlıklı bir şekilde işini yapma imkanı ortadan kalkıyor.

Endüstrinin dayattığı mutlak kazanma anlayışıyla icra edilen günümüz profesyonel futbolunda rantlar o kadar büyüdü ki, hakem hatasına hiç tahammül kalmadı. Evet, yönetici, teknik direktör, futbolcu herkes hata yapabilir ama hakem asla!.. Hiç kimse maçların teknik direktör ya da oyuncu hatası nedeniyle kaybedildiğine inanmıyor. Yenilginin tek sebebi her zaman hakemler oluyor. Hatta bu iş zaman zaman öyle trajikomik noktaya varıyor ki, 5 farkla yenilmiş bir takımın teknik direktörü bile yenilginin sorumluluğunu hakeme yükleyebiliyor.

Böyle bir ortamda teknolojinin hakeme yardımcı olmak üzere devreye girmesi elbette olumlu. Zaten bunu herkesten önce hakemlere sormak lazım. Çünkü kirli futbol düzeninin en ağır yükü onların omuzlarında. Hakemler en çok yıpranan olduğu gibi aynı zamanda düşünsel donanım açısından oyunun en gelişkin unsuru. Karar tamamen onlara bırakılabilirdi. Zaten bugüne kadar VAR’a karşı çıkan hiçbir hakem duymadık…

Buna karşılık, “Tartışmalar futbolun tuzu biberi”, “Teknoloji futbolun ruhunu öldürür” gibi romantik(!) yaklaşımlarla VAR’a karşı çıkanlar da var. Bu kişileri ellerine düdük tutuşturup sahaya sürmeli. Kısacık da olsa bir hakemlik deneyimi yaşarlarsa belki durumun vahametini anlarlar.

Tartışmalar oyunun tuzu biberiymiş!.. Hakem kararlarını tartışmayı oyunun tuzu, biberi olarak görmek, televizyonlardaki reyting amaçlı seviyesiz tartışma programlarına prim tanımaktan öte hangi anlamı taşır? Oyun planı, taktiksel farklılıklar, oyuncu performansları ve kenardan oyuna yapılan hamleler üzerinden yapılan ve geliştirici nitelik taşıyan tartışmalar dışındaki zırvalar meraklısına kalsın…

Bir de “Teknoloji futbolun ruhunu öldürür” lafı dolanıyor ortalıkta. Hangi ruh? Ruh mu kalmıştı ki? Paranın oyunla ilgili olan her şeye damgasını vurduğu yerde ruhtan söz edebilmek mümkün mü? Ruh yalnızca amatörlerin heyecanında yaşar ve ortaya çıkar. Profesyonellerin oyununa ise ruh değil, para şekil verir... Paranın, bu oyundan ruhu kovup onun yerine kurulmasının üzerinden yıllar geçti ve birileri hala bunun farkında değil herhalde…

Sözün özü, endüstriyel futbola karşı çıkmadan, teknolojiye karşı çıkılamaz. Teknolojinin futbolun içine girmesine karşıysan, o zaman hakemlerin sırtındaki yükü azaltacak çareler, çözümler düşünecek ve bu yönde alternatif projeler üreteceksin. Çünkü hakemler açısından bu işin aynı şekilde sürdürülebilirliği artık kesinlikle kalmadı.

Hem en büyük sorumluluğu yükleyeceksin, hem de işlerini zorlaştırmak için yöneticisinden teknik direktörüne, futbolcusundan taraftarına, medyasından politikacısına kadar herkes elinden geleni ardına koymayacak, sonra da hatasız bir yönetim bekleyeceksin!.. Hangi insan bunun altından kalkabilir ki?

“Endüstrinin de, profesyonelliğin de canı cehenneme!.. Amatör ruhun mutlak hakim olduğu, kazanmaya değil sağlığa, eğlenmeye, keyif vermeye/almaya odaklı yepyeni bir spor kültürü ve bu kültürün şekillendirdiği bir spor ortamı yaratacağız. Güvenden yana zerrece şüpheye yer bırakmayacak bu kültürde öyle yüksek bir arınmışlık ve erdemlilik düzeyi söz konusu olacak ki hakeme ihtiyaç bile kalmayacak. Herkes sonsuz bir dürüstlükle kendisinin hakemi olacak. Bu oynama modeliyle dünyaya örnek olacağız” diyemedikten sonra bu konu üzerinde içi boş argümanlarla ahkam kesmenin hiçbir anlamı yok…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...