30 Temmuz 2018 23:15

AKP-MHP ittifakının muhalefeti dizayn etme operasyonu

AKP-MHP ittifakının muhalefeti dizayn etme operasyonu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

CHP, 24 Haziran seçiminden beri olağanüstü kurultayı tartışıyor.

Muharrem İnce liderliğindeki CHP içi muhalefet, olağanüstü bir kurultay için imza topladı.

Siz bu yazıyı okuduğunuzda İncecilerin olağanüstü kurultay için yeterli imzayı toplayıp toplayamadıkları da belli olmuş olacak.

Ancak, seçimden sonra iç kargaşaya sürüklenen parti sadece CHP değil. İYİ Parti de “CHP ile ittifak bize oy kaybettirdi!” ile başlayan tartışmada Akşener’in istifasına kadar gelmiş bulunuyor.

“Millet ittifakı”nın diğer bileşeni olan Saadet Partisi de, Fatih Erbakan’ın yeni bir parti kuracağı iddiasıyla yeniden sahneye çıkarılmasıyla hedefe kondu.

MUHALEFETTE ‘MANİDAR’ GELİŞMELER

24 Haziran seçiminin, Türkiye’nin yakın tarihinin en önemli seçimlerinden birisi, hatta birincisi olduğunu hemen herkes kabul ediyor. Dolayısıyla da böyle önemli bir seçimde muhalefet partilerinin, kendilerine oy verenlerin beklediği başarıyı gösterememiş olması, bu partilerde bir iç tartışmaya yol açması, içlerinde bu doğrultuda yeni girişimlerin ortaya çıkması elbette normaldir.

Ancak sekiz ay sonra bir yerel seçim yapılacağı dikkate alındığında, muhalefet partileri içindeki tartışmaların bölünmeyi de kışkırtan bir çizgiye varmasının, “Seçim sonuçlarının yol açtığı tartışma”ya indirgenmesi elbette doğru olmaz.

Parlamentoda önemli bir milletvekili sayısına sahip iki partide bölünme riski de yüksek olan bir olağanüstü kurultay zorlaması “normal” olmadığı gibi aşırı ”manidar”dır da.

CHP’YE ERDOĞAN-AKP MÜDAHALESİ

Erdoğan’ın seçim öncesinde Kılıçdaroğlu’yu hedefe koyan ve Muharrem İnce şahsında AKP’yle ve “başkanlık sistemiyle” uzlaşma eğilimi keşfeden Erdoğan, İnce’yi Kılıçdaroğlu’ya karşı kışkırtan AKP propagandası, seçim sonrasında bu girişimlerini daha da yoğunlaştırarak sürdürdü. İnce ekibi de giderek daha çok, CHP’nin beklediğinden az oy almasının ve İnce’nin Erdoğan karşısında yenilgiye uğramasının nedenini Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimine bağlayan bir çizgiye geldi. Denebilir ki, İnce ve ekibinin Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimine eleştirilerinin Erdoğan ve AKP propagandasının argümanlarıyla fazlaca örtüşmesi açıkça gösteriyor ki, CHP içi muhalefet, CHP içinde bir operasyon için girişimler yapan Erdoğan ve AKP ile “ilişkili” değil ama “uyumlu” bir biçimde yürümektedir. Bu da CHP muhalefetinin girişimini “manidar”laştırmaktadır.

Nitekim bu gelişmelerden en çok Erdoğan ve AKP’nin hoşlandığını gören, CHP içinde İnce ve Kılıçdaroğlu ekibine mesafeli duran eski ve yeni vekiller, “Bu olağanüstü kurultay olsa da olmasa da CHP’ye zarar vermektedir” demektedir. Ki, toplam açısından bakıldığında kurultay girişiminin CHP’de “Pandora’nın Kutusu”nu açtığını söylemek yanlış olmaz.

CHP’de olağanüstü kurultay olur mu? Olursa yönetime kim gelir? Yönetime gelenler partiyi toparlayarak yerel seçimlere dinamik bir CHP olarak katılabilir mi? Bir seçimde CHP’nin başına geçmezse İnce, Macron’un (Fransa Cumhurbaşkanı) yolundan gitmeye soyunur mu? CHP için sorulacak soru çok. Ama bu soruların yanıtlarını önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğiz.

İYİ PARTİ VE SP’YE MÜDAHALELER

İYİ Partinin, hem kuruluşu öncesinde hem de kurulduktan sonra, içine yönelik olarak MHP’nin şiddete varan girişimleri ile yargı yoluyla AKP’nin müdahaleleri (Ki Erdoğan-Bahçeli ittifakı önemli ölçüde bu girişimler üstünden gelişti) hiç eksik olmadı. Seçim sonrasında bu müdahale, “Solla ittifakın İYİ Partiye zarar verdiği”, “Akşener’in kaseti var mı yok mu?”, “Bahçeli’nin elinin öpülmesi” gibi tartışmalar üstünden Akşener’in istifası ve olağanüstü genel kurul kararı alınmasına kadar geldi. Ki, yeni kurulmuş bir partide bu kadar derin ve yüksek volümlü tartışmaların hangi noktaya varacağı kestirilemez.

Şimdilik Akşener etrafında bir “birlik” var gibi görünse de bunun konjonktürel ve takiye içeren bir birlik olduğunun işaretleri de az değil.

İYİ Partide süren tartışmanın kuruluş gerekçesini berhava eden gelişmelere yol açması, eski ülkücülerin yuvaya dönmesi... sürpriz olmaz.

SP’ye gelince; oy tabanının çok yaygın olmaması, bu partiyi AKP için önemsiz kılmıyor. Çünkü bu partinin siyaset arenasında var olması bile AKP için hep bir tehdit. Çünkü aynı kök ve kültürden geliyorlar. Bu yüzden de SP’nin siyaset alanının dışına itilecek kadar küçültülüp etkisizleştirilmesi, AKP için önemli.

Bunun için de bir zamandır yedekte tutulan Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın yeniden sahneye çıktığını görüyoruz. Erbakan’ın sahneye çıkmasının AKP ve Erdoğan’ın teşvikinden bağımsız olduğunu söylemek için fazlaca bir neden görünmüyor.

Burada, “HDP’ye de müdahale var mı?” diye sorulabilir.

Evet, HDP’ye de müdahale yapılmaktadır. Hem de çok ağır ve 7 Haziran seçimi öncesinden beri yapılmaktadır. Ancak, müdahale için HDP içinde dayanak bulunmadığı için müdahale emniyet, savcılar, mahkemeler, OHAL KHK’leri ile yapılmıştır. Bugün milletvekili, parti yöneticileri, belediye başkanları olmak üzere binlerce HDP’li tutukludur.

Bütün belirtiler HDP’yi sindirmek ve etkisizleştirmeyi amaçlayan girişimlerin süreceğini göstermektedir.

MUHALEFETE AKP-MHP MÜDAHALESİ VAR

Bugün şu açıkça görülüyor ki; AKP-MHP ittifakı, muhalefet partilerinin, “tek parti tek adam rejiminin” kendilerine biçtiği rol için gönüllü olması amacıyla, bu partilerin içlerine yönelik müdahaleler yapmaktadır..

Bu müdahalenin kökleri seçim öncesindedir ama 24 Haziran sonrasında, seçimin bu partiler içinde yol açtığı hayal kırıklıklarından da yararlanarak ilerlemektedir. AKP-MHP ittifakı amacına varmak için hiçbir siyasi ahlak, hak-hukuk kaygısı duymadan bu partilerin her tür zaafından yararlanmaktadır.

Kuşkusuz ki burada zaafların başında da parlamentarizm gelmektedir.

Nitekim İnce dün; olağanüstü kurultay yapma gerekçelerini 5 yıl sonra yapılacak “Başkanlık seçiminde aday olması” gerekçesine bağlamıştır. Eğer seçimi kaybederse, derhal olağanüstü kurultay toplayacağına dair “noter tasdikli senet” vermiştir!

Yani vatandaş, “Beş yıl sonra İnce seçimi kazanıp gelip kendini kurtarsın” diye bekleyecektir!

Sanki AKP-MHP ittifakı da beş yıl sonraki seçimi bekleyecekmiş gibi!

Oysa bütün sosyal-siyasal mücadeleler tarihi göstermektedir ki, işçi sınıfı ve halklar her gün siyasete müdahale eden bir mücadele hattına girmeden, ülkenin yönetimine etkin bir müdahale yapmaları olanaklı değildir. Bu ilke, iktidarlara karşı ciddi muhalefet yapmak isteyen muhalefet partileri için de geçerlidir. Eğer ki az çok etkin bir muhalefet yaparak, iktidarı baskı altına alarak ülke yönetimine müdahale etmeyi gerçekten istiyorlarsa!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...