30 Temmuz 2018 23:10

Krizler

Krizler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye uzunca bir süredir tam bir krizler ülkesi durumunda. Biri bitmeden diğeri başlıyor. Erdoğan’ın başarısı da herhalde burada; amiyane tabirle “Krizleri iyi yönetiyor”. Öyle mi, çok beklenmeyip görünecek.

Devlet katlarında toz-duman bir kriz yıllar boyu sürdü. Ucundan Erdoğan da tutsa bile, memleketi asıl, sonradan adı “FETÖ”ye çıkarılanlar yönetti bir süre. Eli eteği öpüldü. İktidar ipini en çok ellerinde tutan defalarca darbe yapmış anlı şanlı askerler, başta genelkurmay başkanı, çok sayıda general içeri tıkıldı. Bir vesayetten diğerine sürüklenildi. Şimdi kimine göre kriz devamda kimine göre tek adamın yönetimine varılarak çözüldü; devlet baştan aşağı yeniden yapılanıyor. İstikrar deniyor, ama neresinden tutulsa elde kalıyor.

Daha başında, en çok da içeride ve dışarıda güç toplamak üzere İsrail’le kriz yaşandı. Sonra karşılıklı tavizlerle iş toparlandı. İyi yönetildi kriz; ekonomik ilişkiler sağlamlaştı hatta, ticaret de sürdü, askeri ilişkiler de. Şimdi de öyle. Ama görüntüde kriz Kudüs, Gazze ve Mescid-ül Aksa üzerinden hâlâ sürüyor.

Daha az önce ise Rusya ile kriz yaşanmıştı. Davutoğlu dendi, “FETÖ” dendi, ama ne olduğu tam belli olmadı hâlâ: Rus uçağı düşürüldü. Ortalık gerildi. Ne domates ne turizm. Suriye’ye pencereden bile bakılamaz oldu. Sonra ortalık güllük gülistanlık. Son yılların iki başlıca askeri harekatı Rusya ve dilenen özür sayesinde mümkün olabildi. Şimdi Putin’le sarmaş dolaş görüntü veriliyor. Ticaret iyi, ekonomik ilişkiler tıkırında. Nükleer santral inşaatı devam ediyor. S-400’ler hâlâ alınamadı, ancak üretiliyor deniyor. En son Çin’den 3.6 milyar dolarlık bir kredi sağlandı. İlişkiler geliştirilsin isteniyor. Hatta BRİCS’in adının, Türkiye ilavesiyle, bir “T” eklenerek değiştirilmesi önerildi.

Çünkü sadece ABD’yle değil, genel olarak Batı’yla kriz neredeyse süreğenleşti. Hâlâ karşılıklı olarak yönetilebiliyor gibi görünüyor. Ama süreç inişli çıkışlı ilerliyor.

Avrupalılarla ilişkilerin toparlanmasına çalışılıyor. Ama “Hristiyan Kulübü” ya AB, hep sorun çıkıyor. İki taraf da birbirine muhtaç görünüyorlar. Örneğin Almanya’nın Türkiye’ye nasıl ihtiyacı olmaz? Ortadoğu’nun kilidini onunla açmaya çalışmayı nasıl istemez? Ama ön koşulların başında Almanya’nın sözünün dinlenir olmasının gelmesinde şaşılacak ne olabilir? Sorun burada ve ortası bulunmaya çalışılıyor. Ancak bir orta bulunması kolay değil ve bulunacaksa -sıkletler kıyaslandığında- Alman ağırlığı taşıması şart görünüyor. Özel çıkarlar gözetilmeli ve Almanya’nın dediğinden ya da çıkarlarından ilerlenmeli- işte kriz burada düğümleniyor! Fransa ile de aşağı yukarı öyle.

Amerikalılar bakımından daha da çok böyle. Onlar dünyayı yönetmeye alışmışlar. Hem iktisaden hem de siyaseten. Ne kadar uzman olunursa olunsun, ABD’yle krizin hem de iyi yönetilmesi hiç de kolay değil. S-400’leri alma F-35’leri vermem diyorlar; Rahip Bronson’u bırak diyorlar. İstiyorlar da istiyorlar. İsterler; dünyayı Erdoğan yönetecek değil ya diye düşüneceklerdir. Menbic’i tartışıyor görünüyorlar. Aslında Türkiye ile değil Rusya ile tartışıyorlar. Ve Suriye’yi, hatta bölgeyi tartışıyorlar. Tartışma dediysek, elde silah bir tartışma bu ve sular da karalar da ısındıkça ısınıyor.

Sadece Rusya ile de değil. Amerika geri kalan ve palazlanmakta olan bütün emperyalistlerle tartışma içinde. Japonya ve İngiltere gibi yanında duranlar var tabii; ama Çin, Hindistan, Rusya, Almanya, Fransa... ile uğraşıyorlar, başlarında Trump’la. İçeride de onunla uğraşıyorlar, ama Trump Amerikan sermayesinin çıkarlarını en azından şimdilik gerçekleştiriyor görünüyor: Rakip emperyalistlerle gümrük krizi ve ticaret savaşı ve içeride 6 ayda yüzde 4.1’lik büyüme. Bu büyüme rakamı ABD için çok yüksektir ve içeride rakipleri ne yaparsa yapsın Trump’ın yerini sağlamlaştırıcıdır.

Türk-Amerikan ilişkileri bu genel içinde iyice zordur. AKP Türkiyesi özel çıkarları için manevralar yapmaya çalışırken yeri dardır; çünkü genel gerginlik artmaktadır. Çin’den bir miktar kredi bulunmuştur, ancak kredi musluklarının başını Amerikalılar tutmaktadır ve en az yüz katı olan eski borçların faizlerinin altından kalkmak bile olanaklı görünmemektedir.

CHP’de de koltuk krizi var, ancak ona bizim yerimiz kalmadı.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...