27 Temmuz 2018 00:05

Safsatacılara karşı ne yapılabilir?

Safsatacılara karşı ne yapılabilir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünyanın insan için insandan önce verili hazır bir anlamı olup olmadığı, baştan bir anlamı olmadığına dair absürt (saçma) meselesi değil buradaki tartışma; daha basit olarak günlük politikaların, her tür fikrin belli bir bilimsel (bilgi temelli) veya rasyonel (akıl temelli) dayanağının kaybolması, tüm halkın safsataya mahkum edilmesi, giderek akıl ve düşünme sağlığımızın tümden bozulması ile ilgilidir.

Arkadaşlarımla her karşılaştığımda, artık akıl mantık sorunu üzerine bir konu açılıyor, her gün yeni bir durum ortaya çıkıyor ve verdikleri ilk tepki “Böyle saçma sapan şey olur mu?” şeklinde oluyor.

Bu yazı arkadaşlarla yaptığımız günlük sohbetlerimizin kısa bir özeti sayılır.

Türkiye’nin mevcut halinden, saçmalama veya belli bir akıl yürütmeye dayalı olmayan atışmalardan bir sonuç çıkarmak mümkün mü?

Baştan bir yargıda bulunursak; Türkiye her şeyden önce akıl mantık sorunu yaşıyor ki, böyle bir durumda düşünme şansı da konuşma şansı da ortadan kalkıyor. Düşünme ve konuşma şansı yoksa rasyonel bir karar alma şansı hiç kalmıyor.

Mantığı dikkate almamız gerekiyor da onu dikkate alırsak da tümden sorunlar çözülmüyor. Örneğin “Yanlış öncüllerden doğru sonuç çıkmaz” deniyor ama gerçekten öyle mi?

Öncüller yanlış olsa da çıkacak sonucun değilini veya çelişiğini aldığınızda doğru çıkıyor. Ayrıca öncüllerin niteliği tartışmalı olsa da formel olarak çıkarım doğru olabiliyor.

Sadece ve sadece öncüller doğru olduğu halde sonuç önermesi öncüllerden çıkarılmışsa ve yanlışsa, akıl yürütme yanlış oluyor. Diğer durumlarda doğruluk ihtimali bulunuyor.

Ancak doğru öncüllerden ne yaparsanız yapın yanlış çıkmıyor, çıkarsa akıl yürütme yanlış oluyor.

Bu durumda da, yani öncüllerin doğru olduğu durumda da, sonuç önerisi öncüllerden çıkmıyorsa yine çıkarım geçersiz sayılır (Öncüller doğru ve sonuç doğru olduğu halde arada bağlantı yoksa -orta terim sorunu- çıkarım geçerli olmaz).  Örneğin nasıl yönetildiğin ile ilgili bir bilgi veya ilkesel bir dayanak olmadan sonuçta ortaya çıkan yönetim olumlu sayılıyor ki, bu geçerli bir akıl yürütmeye dayanmıyor.

YANLIŞ ÖNCÜLLERDEN (DİNCİLİK VE KAPİTALİZMDEN) DOĞRU SONUÇ ÇIKAR MI?

Burada en önemli güçlük öncüllerin yanlışlığının ölçüsünün ne olacağıdır. Formel mantık içsel ilişkilerini, özne-yüklem, içlem-kaplam, küçük-büyük önerme ilişkilerini dikkate alarak, araya bir de “orta terim” yani birincil önermenin (tümelin) öznesini ikinci önermenin yüklemi haline getirerek “biçimsel” olarak akıl yürütmenin mantık kurallarına uyup uymadığını göstermeye çalışıyor.

Öncül önermelerin doğruluğu için ise daha öncesinde her terimin bilgisine (özne ve yüklemin terim bilgisine) ve her bir öncül önermenin geçer doğru olup olmadığının bilgisine ihtiyaç var. Yani formel mantık için de önce bilgi ve felsefeye ihtiyaç bulunuyor.

Aristoteles de Analitikler’i zaten sofistlere karşı, safsataya karşı, akıl yürütmelerin eksikliğine karşı yazdı. Analitikler’in ana kaygısı; kanıtlanmış veya doğru bilgilerden çıkarılabilecek sonuçları ispat edebilmenin yol ve yöntemini göstermekti. Yani Aristoteles mantığı da içerikseldir çünkü öncülleri ya olaylardan tümevarım yoluyla ya da akıldan çıkarılırsa doğru öncül kabul etmektedir yani öncül önermelerin doğruluğu bilimsel veya rasyonel olarak ispatlanmış olmak durumundadır.

Diyalektik akıl yürütme de yanlışa düşmemek için önemlidir ama mugalata (safsata) felsefe değil doğru bilgi arayışının ve felsefenin karşıtıdır.

AKP’nin MHP’nin icraatları ve rejim değişikliğine yönelik gerekçelendirmeleri, CHP ve İyi Partinin iç çekişmeleri herhangi bir akıl veya ilkeye dayanmadığından ne sağlıklı bir düşünme ne sağlıklı konuşma ne de sağlıklı bir politika yürütme mümkündür.

Dincilik ve kapitalizm ise zaten baştan yanlışsa durum daha da vahim bulunmaktadır.

Saçmalayanın saçmaladığını ortaya koymak öncelikli şartı oluşturmaktadır yoksa saçmalayana göre argüman geliştirmeye kalkmak saçmalamaktan başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Akıl ve ruh sağlığımızı korumak için de,Türkiye’nin savrulup gitmesine karşı belli roller üstlenebilmek için de, ilerleme ve devrim için de bilim ve mantığa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.

Özetle demokrasi ve aydınlanma için bilimsel ve rasyonel eğitim ve bilinç şart.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...