Yazarın itirafı
Fotoğraf: Envato
Geç kalmış bir yazı olacak biliyorum ama yine de ‘futbol’ üzerine düşündüklerimi okurla paylaşmaktan kendimi alamadım. Rusya’da düzenlenen 2018 Dünya Futbol şampiyonasını izlemek büyük bir keyif oldu benim için. Bir futbol tutkunu olarak yıldızlardan çok ekip oyunun öne çıktığı bu turnuva pek çok açıdan zevk verdi. Futbol ’un ayak oyunundan çok akıl oyunu olduğunu bir kez daha anımsattılar seyredenlere. Centilmenliği elden bırakmadılar hiç. Futbol emekçileri olarak rakiplerine saygı duydular. Tümüne teşekkürler…
Çocukluk ve ilk gençliğimi Gedikpaşa’da yaşamış futbolun inceliklerini ise Kadırga sahasında öğrenme şansını yakalamıştım. Kendi maçlarımızdan sonra Kadırga’dan ayrılamaz Çengel Hüseyin, Eşref, Tuncay, Altıparmak Sami, Nevruz,Garbis’i (lakabı Tenekeciydi) seyrederdik. Güzel günlerdi. Sonraları İstanbul hızla büyüdü. Plansız, programsız ranta dayalı projelerle çarpık bir kent modeli çıktı ortaya. Kadırga, Cinci, Çukurbostan Anadoluhisarı gibi liglere oyuncu yetiştiren nice arsa yok edildi. Semt parkları da… Amatörler gözden çıkarıldı. Şimdilerde sporun üvey evlatları olarak sürdürmeye çalışıyorlar varlıklarını. Bir kez daha yineliyim sporun tüm dallarını özel de de futbolu çok severim. Çünkü birbirine bağlı sporcuların oluşturduğu ekiplerdir. Endüstriyel futbolun olumsuz yansımaları bile futbol emekçilerinin sevinçte, tasada birlikteliklerine zarar vermeyi becerememiştir. Sözün burasında Metin Kurt’u anmamak olmaz. Onun gayretleri futbolcuların sendikalaşmasını sağlamaya yetmedi. Ne yapalım ki insan malzememiz bu. Biz gazeteciler sendikalaşmaktan bu denli uzaksak futbolcu ne yapsın.
Sevdiğim vazgeçemediğim yazarlardan biridir Eduardo Galeano. Tarihçidir, gazetecidir, deneme ustasıdır ve ölene dek çağımızın en değerli düşünürlerinden biriydi. Bir özelliği daha var. Futbol aşığıydı.1997’de Can yayınlarından çıkan “Güneşte ve Gölgede Futbol” kitabını hayranlıkla bir solukta okumuştum. Yazımı sonlarken bu kitaptan “yazarın itirafı” başlıklı denemesini paylaşmak istiyorum.İspanyolca aslından çevirenler Ertuğrul Önal, M.Necati Kutlu.
“Tüm Uruguaylılar gibi ben de futbolcu olmak istedim. Doğrusu çok da güzel oynuyordum, hatta harikaydım bile denebilir; ama yalnızca geceleri rüyamda. Gündüzleri, ülkemin sahalarındaki çarpık bacaklı oyunculardan en kötüsü bendim. Taraftar olarak da pek iyi sayılmazdım. JuanAlbertoSchiaffino ve JulioCesárAbbadie, Peñarol’de oynuyorlardı, yani rakip takımda. Gerçek bir Nacional taraftarı olarak, ben onlara duyduğum nefreti artırmak için elimden geleni yapıyordum. Oysa “Pepe” Schiaffino ustaca paslarıyla sahayı adeta kuşbakışı görür gibi kurardı oyunu. PardoAbbadie topu yan çizgi boyunca rüzgâr gibi sürer, ne topa, ne de rakibe dokunmadan sıyrılırdı aralarından. Onlara hayran olmaktan başka çarem yoktu; içimden onları alkışlamak bile gelirdi. Yıllar geçti ve kimliğimi kabullenmek zorunda kaldım: Ben basit bir ‘iyi futbol dilencisiyim’. Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyorum:
- Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen.
Güzel bir oyun gördüğüm zaman da bunu sağlayanın hangi takım ya da hangi ülke olduğuna bakmaksızın bu mucize için şükranlarımı sunuyorum.”
- Yaşadıkça 17 Nisan 2024 04:01
- Çok beklemiştik baharı 03 Nisan 2024 04:20
- İki güzel insan 27 Mart 2024 03:59
- Yalnızlığımız 20 Mart 2024 03:39
- Güvercinli Kadın 13 Mart 2024 03:32
- Böyledir hayat 06 Mart 2024 03:40
- Şu dış güçler meselesi 28 Şubat 2024 03:00
- Güne bakarken 07 Şubat 2024 04:02
- Meydan Okuyorum 31 Ocak 2024 03:16
- Aydınlık için bedel ödeyenler 24 Ocak 2024 03:07
- Yaşamak şakaya gelmez 17 Ocak 2024 03:00
- Gidip gelen yıllar 03 Ocak 2024 04:55