19 Temmuz 2018 23:22

Ne yapacaklar?

Ne yapacaklar?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

24 Haziran seçimleri ve ardından doğal olarak ülkenin içine girdiği yeni politik durumla ilgili yapılan tartışmalar, uluslararası düzeyde olup biten bazı gelişmelerin gölgede kalmasına neden oldu. Örneğin NATO zirvesi, Trump-Putin görüşmesi, “ticaret savaşlarının” ulaştığı boyut vb. gibi. Kuşkusuz burada bu sorunları ayrıntıları ile ele almak olanaklı değil. Ama bazı önemli noktaların altının çizilmesi gerekli olacak.

Brüksel’de 11-12 Temmuz’da yapılan NATO Liderler Zirvesinde 79 maddelik bir sonuç bildirgesi yayımlandı. Zirvede bir araya gelen devletlerin liderleri ticaret savaşları nedeniyle birbirlerine kılıç çeken ülkelerin yöneticileri! Halkları sömürmek ve zulmetmek dışında hangi konuda ve nasıl ortak bir tutum alabilirler? Bir konuda daha anlaştılar, Trump’ın silahlanmaya GSMH’lerinin yüzde 2’sini hemen harcamaya başlamaları konusundaki açık baskısı ve meydan okuması sonuç verdi.

Peki ama kime karşı daha fazla silahlanacaklar? Rusya’ya karşı mı, Çin’e karşı mı? Dünyanın geri kalan bölümünü kontrol etmek için mevcut silahlar zaten yeterli. Trump, Zirvenin ardından Helsinki’de Putin’le buluştu. Açıklamalara bakılırsa anlaşılan o ki, bu iki emperyalist devlet artık geçmişte kalan “iki kutuplu dünya düzeninin” özlemini çekiyor? Onlar nüfuz alanlarını ve sorunları belirlemek, bunları kendi aralarında “çözmek” istiyorlar. Tabii bu AB ülkeleri, Çin, ve Japonya gibi ülkelerin bu durum karşısında ne yapacakları sorununu gündeme getiriyor. Bu arada AB ve Çin’den sonra Japonya’da ABD’nin vergi hamlesine aynı biçimde karşılık verdi. Yani köprülerin altından çok sular aktı ve akmaya da devam ediyor.

Ekonomik rekabetin ve pazar mücadelesinin kızıştığı bir dünya da mücadelenin ekonomi ile sınırlı kalamayacağını geçmişte yaşanmış olan gerçekler açıkça ortaya koyuyor. Yine bu gerçekler açıkça ortaya koyuyor ki, emperyalist-kapitalist sistemin bir süre içinde olsa ekonomik olarak rahatlaması için dünya pazarında yeri olan bir kaç emperyalist ülkenin bir biçimde yıkılması gerekiyor! Diğerleri böylece geçici bir rahatlama sağlıyorlar ve bu kısır döngü kaldığı yerden yine devam edip gidiyor.

Erdoğan yönetimi ise NATO kararlarından memnun olduğunu açıkladı. Bu kararların 23. maddesi Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor ve bu karar “Güney’den Türkiye’ye yönelik risk ve tehditleri” gündeme getiriyor! Yani Erdoğan yönetiminin sürekli “şikayetçi olduğu” bölgedeki  sorunlar ve bu sorunlara ABD’nin bilinen müdahaleleri. Bu kararla sorun daha geniş bir çerçeveye, yani NATO’nun diğer devletlerinin de “Bölgede askeri olarak varlık göstermesi”ne taşınıyor ve Türkiye bu karardan memnun! Peki bunca demagoji, millilik, üst akıl, ülke üzerine oynanan oyunlar üzerine atılan palavralar ne oluyor? Onlar halkı kandırmak için gerekli oluyor!

Kararlar Rusya’yı hedef alırken Karadeniz’i de sorunlu bölge ilan ediyor! Rusya ile dost değil miydik? Nükleer anlaşma nedeniyle İran yine suçlanıyor. Anlaşmadan tek yanlı olarak çekilen ABD değil mi ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu İran’ın anlaşmaya uyduğunu açıklamadı mı? Durum böyle iken Türkiye bu bildirinin altına nasıl imza koyuyor? Türkiye Astana’da Rusya ve İran’la ortak çalışmıyor mu? Bu sorular ve sorunlar uzatılabilir. Ama kestirmeden ifade edilecek olursa Erdoğan yönetimindeki ülke, başta ABD olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerle onlara güven ve güvenceler vererek ilişkilerini ve bağlılığını ilerletme yolundadır. Yeni kurulacak NATO birliklerine komutanlık ve asker verme de bu ilişkilerin nerelere taşınacağını açıkça ortaya koyuyor. Ama demagoji ve yalan bitmeyecektir. Yalnız vurgulamak gerekiyor, bu ülkenin halkı aptal değildir ve olup biteni görebilecek  sağduyuya sahiptir. Tek adam artık takma bacakları ile kaynayan bir toprağa ayak basıyor ve iktidarı  ne istediği gibi, ne de uzun ömürlü olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...