19 Temmuz 2018 00:32

Helsinki istasyonu

Helsinki istasyonu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dikkat kesildiğimiz Trump-Putin zirvesi gerçekleşti. İki liderin karşılıklı jestlerini ve şaka ile yoğrulmuş ince dokundurmalarını hep birlikte izledik. Zirveye dair klasik “ikili ilişkilerin geliştirilmesi, bölgenin istikrarı” benzeri açıklamalar dışında şimdilik pek bir şey sızmadı. Özellikle ikili görüşmelerde konuşulanları, ihtilaflı konulara dair tarafların önerilerini henüz bilmiyoruz. Ancak zirve gündeminin en sıcak konuları arasında İran ve Suriye; Suriye içinde de Kürtler olduğu aşikar. Her şeye rağmen “Sıcak savaşın yerini diplomasi savaşlarına bırakması adına” ümit veren bir zirveydi ancak sonuçlarını iki ülkenin atacağı adımlarla izleyeceğiz.

Bir taraftan zirve ve yansımaları sürerken diğer taraftan İsrail Lideri Netanyahu’nun “Esad ile bir sorunumuz yok, eğer anlaşmalara uyulursa Suriye’ye saldırmayacağız” sözleri basında yer aldı. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarını “Suriye’deki İran ve Hizbullah varlığı” ile gerekçelendirdiğini biliyoruz. Geçtiğimiz birkaç ay içinde Netanyahu’nun Moskova ziyareti ve ardından İran’ın Suriye içinde sınır bölgelerden ülke içlerine çekilmesi, varlığını azaltması ve daha az görünür olması gibi adımlarla yeni gelişmelere de şahit olduk. Netanyahu’nun durduk yere ve henüz bir anlaşmaya ulaşılmasa da en azından müzakere süreci olmadan böyle bir açıklama yapması pek olası değil. Gerçi şimdilerde İran varlığı İsrail’in tek rahatsızlık sebebi gibi görünse de İsrail-Suriye arasında Golan Tepelerinin işgali dahil çok sayıda ihtilaflı konu var. Kaldı ki Netanyahu’nun “anlaşmalara uyulursa saldırmayacağız” ifadesinde hangi anlaşmaları ve anlaşmaların hangi yorumlarını baz aldığı da açık değil.

Zirveye paralel bir açıklama da İran’dan geldi. Ruhani Lider Ayetullah Ali Hamaney’in Danışmanı Ali Ekber Velayeti, zirveden birkaç gün önce Moskova’daydı.

Putin ile görüşen Velayeti’nin İran-Rusya stratejik ilişkilerini öven açıklamaları basında yer aldı. Bu ziyaretin İran’a yönelik yaptırım kararlarının art arda açıklandığı günlerde ve Netanyahu’nun Moskova ziyaretinin hemen ardından gerçekleştiğini de not düşmek gerek.

İkinci önemli konu da Suriye Kürtleri...

Suriye sahasında Rusya-İran ilişkileri ile Rusya-Suriye-Kürtler konusu farklı kulvarlarda ilerliyor. Bu çerçevede son durumu ve olasılıkları toparlayacak olursak;

* İran üzerinde yaptırımların arttığı bugünlerde Rusya, Suriye’de ara bulucu ülke pozisyonunu pekiştiriyor. ABD ve İsrail dahil Suriye’deki sürece taraf olan ülkelerle diplomatik kanalları açık tutan Rusya, İran’a yönelik hamlelerde ‘tarafsız’ pozisyonunu koruyup lehine çevirecek gibi görünüyor. Kaldı ki, Suriye meselesinde her ne kadar aynı saflarda dursalar da Rusya ve İran’ın ajandaları aynı değil ve uzun vadede çıkarlarının çatışması da mümkün. Bu çerçevede Trump-Putin zirvesi en azından Suriye’de “İran’a rağmen” olmasa da İran’ın mevcut durumu nedeniyle hazzetmese bile dahil olduğu yeni gelişmeleri getirecek gibi görünüyor.

* Rusya ve Suriye yönetimi kadar ABD, İran ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Kürtler konusunda da tarafların yaklaşımları birbirinden farklı. IŞİD sonrası dönemde Suriye iç siyasi yapısının yeniden dizayn edileceği süreç başladı. Çeşitli gruplar üzerinden sıcak savaşa taraf olan ülkelerin bu yeni dönemde yine kendilerine yakın gruplar üzerinden siyasi sürece dahil olma çekişmesi de başlamış oldu. Dera’nın Suriye ordusunun eline geçmesinin ardından sahada ne silahlı grup kaldı ne de yeniden derlenip toparlanıp siyasi yapıya eklemlenecek bir yapı. Bu durumda vekalet savaşına taraf olan ülkeler nezdinde Kürtlerin pozisyonu daha kritik hale geldi. Zaman zaman savaş ifadeleri kullanılsa da Şam’ın Kürtlerle uzlaşma niyetinde olduğunu söylemek mümkün. Çünkü Kürtleri İdlip’tekiler dahil diğer gruplardan ayıran bazı özellikler var. IŞİD dahil radikal gruplarla savaşmaları, bulundukları bölgelerin yerel halkı olmaları, savaş süresince bazı bölgelerde mevcut şartlar çerçevesinde güvenliği sağlamaları, politik geçmişlerinin ve uzun vadeli programlarının olması gibi...

* Rusya’nın Kürtlere genel olarak Suriye’nin iç meselesi olarak baktığını ve ön sinyallerini veren Şam-Kürtler müzakerelerinde de bu duruşunu koruyacağı söylenebilir.

* Rusya’nın Kürtler konusunda daha çok ABD varlığına odaklandığı açık. Zaten bu nedenle, Türkiye’nin Afrin operasyonuna yeşil ışık yakan Rusya, Kürtlere “ABD ile ilişkilerinizi gözden geçirin” mesajı vermişti. Buna karşılık Kürtler de ABD’den bekledikleri desteği alamamıştı. Yılan hikayesine dönen Menbiç’te Türkiye ve ABD anlaşması da eklendiğinde Kürtlerin Şam’a daha da yaklaşması şaşırtıcı olmaz. Kürtler, Suriye’de 2011’de başlayan ayaklanma sürecinden birçok kazanım elde ettiler.

* Trump-Putin zirvesinin başlıklarından biri olan Suriye Kürtleri meselesi nereye evrilir kestirmek güç ancak çetin de olsa bir müzakere sürecinin başladığı açık. İran, ambargolar dahil zor günler geçirmesi nedeniyle süreçte istediği ölçüde belirleyici olmayacak gibi görünüyor.

* Bütün bu gelişmeler Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor elbette. Suriye ordusu, Türkiye açısından önemli olan İdlip’e er geç operasyon yapacak. Askeri operasyon mu olur oradaki grupların başka yere naklini sağlayan bir anlaşma mı olur şimdiden yorum yapmak güç ancak Türkiye’nin İdlip konusunda ABD dahil müttefiklerinden süreci değiştirecek ölçüde destek alması pek olası değil.

Trump-Putin zirvesi bölgeyi yakından ilgilendiren birçok meselenin gidişatını değiştirebilecek önemde. Bakalım, YPG ve PYD’nin geleceğine dair olası gelişmeler nedeniyle Türkiye’yi de yakından ilgilendiren zirve neler getirecek?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...