Onur Hamzaoğlu: Özgür insan
Fotoğraf: Envato
Albert Camus’nun Veba adlı romanını bilirsiniz. Cezayir’in Oran kentinde farelerin ölümünü gördüğünde bunun Veba olduğunu tespit eden, başının belaya gireceğini bile bile bu olguyu yetkili makamlara duyuran ve önlem alınmasını isteyen ve alınması gereken önlemleri de sıralayan Dr. Reeux’dür (Riö) roman kahramanı. Veba duyulur, kent karantinaya alınır. O sırada Veba’yı haber yapmak için Oran’a gelen Gazeteci Rambert, Dr.Rieux’un çalışmalarına tanık olur. Kentten çıkmak için doktorun yardım etmesini ister. Fakat doktor, kentin herkes için karantina altında olması nedeniyle isteği geri çevirir. Gazeteci de kentte vebaya karşı verilen mücadeleye katılır. Bir ara doktorla sohbetlerinde doktora “Siz bir kahramansınız” der. Doktor, “Bunun kahramanlıkla ilgisi yok” der. “Gazeteci ne ile ilgisi var?” diye sorar. Doktor, “dürüstlükle” der.
Gazeteci “dürüstlük nedir?” diye sorar. Doktor da “genel olarak nedir bilemem ama benim durumumda işimi yapmaktır” der. İşini yapmak…
Onur Hamzaoğlu, halk sağlığı uzmanı (Prof. Dr.) bir hekimdir. 2005 yılında Kocaeli Dilovası’daki fabrikaların neden olduğu kirlilik ile kentteki kanser olgusunun yaygınlığı arasındaki ilişkiyi araştırır. Vardığı sonuçları kamuoyuna, yetkili makamlara duyurur. Önlemleri de sıralar.
Başı da belaya girer. Hakkında soruşturma ve dava açılır.
Hamzaoğlu, özgür bir insandır. Ve özgür bir bilim insanıdır. Dilovası araştırmasındaki tutumu nasıl bir hak savunuculuğu ise, barış hakkı konusundaki tutumu da hak savunuculuğudur.
Bir düşünelim, insan hakları savunucusu kime denir? Şöyle bir cevap verilebilir: Bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışan insanlara insan hakları savunucusu denir. Hamzaoğlu, hem Dilovası’daki çalışmaları nedeniyle insan hakları savunucusudur hem de tutuklanmasına ve tutuklu yargılanmasına neden olan barış savunuculuğu, insan hakları savunuculuğudur. Dilovası’daki kirlilik nasıl insanların kansere yakalanmalarına neden oluyor ve bunun için kirliliğe neden olan etmenlerin ortadan kaldırılması gerekiyorsa, -bir halk sağlığı sorunu ise kirlilik-, savaş da bir halk sağlığı sorunudur.
Barışı savunmak suç olamaz .Barışı savunan bir açıklamadan hareketle insanlara suçlama yöneltilemez.
Bütün insan hakları birbiriyle irtibatlıdır. İnsan haklarının bölünmezliği ve bütünselliğinin doğal sonucudur bu.
Dilovası halkının yaşadığı çevre kirliliği koşulları hakkında konuşmak nasıl çevre, sağlık hakkı bağlamında ise ve bu konuları konuşabilmek için nasıl ifade özgürlüğü hakkının tanınması, kullanılması, korunması gerekli ise, savaşa karşı olmak ve barış hakkı konusu da böyledir. İfade özgürlüğü hakkının tanınmış olması gerekir. Bu tanımanın doğal sonucu, durum hakkında farklı fikirler ortaya atılır ve tartışılır.
Demokrasinin temelinde de bu vardır: Çoğulculuk! Dilde, düşüncede, etnisitede, dinde, ideolojik-siyasal düşüncede ve tutumlarda…
Onur Hoca özgür bir insandır. Dilovası’daki tutumu ne ise barış konusunda da odur:
Hayatı, hakikati ve her şart altında barış hakkını savunmak!
İnsan haklarına saygı, barış savunucusu, özgür bir bilim insanının fiziksel olarak da kapalı bir mekanda tutulmamasını, serbest kalmasını gerektirir.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21