19 Temmuz 2018 00:26

Yapboz sistemi

Yapboz sistemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’nin, 1876’da kabul edilen ilk Anayasa olan Kanuni Esasi’den bu yana, hukuken ağırlıklı olarak parlamenter rejime dayanan hükümet sistemi, 24 Haziran seçimleri sonucunda tamamen terk edildi. 24 Haziran seçim sonuçlarının ardından geçen kısa süre içinde yaşananlar, yeni sistemle ilgili olarak çıkarılan OHAL KHK’leri ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) ile ‘parlamenter sistemi’ çağrıştıran yasalar baştan aşağı değiştirildi.

Yönetim sisteminde yaşanan değişikliklerle, sistemi kurgulayanlar dahil kimsenin tam olarak ne yaptığını bilmediği, yeryüzünde eşi benzeri olmayan ‘ucube’ bir yönetim modeline geçildi. Yeni sistemde açık olan tek şey, ülke yönetiminde doğrudan ya da dolaylı olarak rol alan ne kadar kurum, kuruluş, kurul vb. varsa, neredeyse tamamının tek bir kişiye bağlı hale getirilmesi. Erdoğan’ın gazetecilerin ‘Yeni sistemde yetki karmaşası olur mu?’ sorusuna karşılık olarak söylediği ‘Yetki karmaşası endişem yok. Hepsi bana bağlı’ ifadesi her şeyi özetliyor.

Erdoğan, mart 2015’te yaptığı bir konuşmada ‘Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir’ diyerek, ülkeyi tamamen piyasacı bir mantıkla, ‘şirket’ gibi yönetmek istediğini ifade etmişti.Ancak Türkiye’nin, özellikle kamunun şirket gibi yönetilme sürecinin başlangıcı daha eskiye dayanıyor.

AKP Hükümeti, mayıs 2011’de TBMM’den 6 ay süreyle aldığı yetki yasaları üzerinden KHK çıkarma yetkisini kullanarak kamu yönetimi ve bakanlıkların teşkilat yapılarını baştan aşağı değiştirmişti. AKP o dönem 6 ay süreyle TBMM’yi ‘devre dışı’ bırakıp, farklı alanlarda 28 adet KHK çıkardı. O dönem çıkarılan KHK’ler ve torba yasalar ile kamu yönetimini ve personel rejimi piyasacı bir mantıkla, daha esnek, güvencesiz ve performansa dayalı bir içerikte yeniden düzenleyen somut adımlar atıldı.

Türkiye’de uzun yıllardır kamu kurumları piyasada faaliyet yürüten özel şirketler gibi yönetiliyor. Stratejik planlar hazırlanıyor, performans hedefleri belirleniyor, fayda-maliyet analizleri yapıyorlar. Bakanlıkların teşkilat kanunlarında yapılan düzenlemelerden, kamu personel rejiminde yaşanan değişikliklere kadar geniş bir alanda ‘şirket tipi yönetim modeli’ neredeyse bütün kurallarıyla uygulanıyor.

Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin büyük ölçüde tek elde merkezileştiği ‘yeni sistem’in özü, devletin halkın, emekçilerin değil, piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden örgütlenmesi anlamına geliyor. Meclis büyük ölçüde ‘devre dışı’ bırakılarak, tamamen sembolik hale getirildi. Ülke ihtiyaca göre hazırlanan, akşamdan sabaha çıkarılan kararnameler ile yönetiliyor. Bir kararname ile yapılan herhangi bir düzenleme, sosyal medyadan güçlü bir eleştiri gelirse, başka bir kararname ile (Rektör seçilebilmek için üç yıllık profesör olma şartında olduğu gibi) hızlıca değiştirilebiliyor.

Yürütme yetkisini tamamen kendi inisiyatifine alan cumhurbaşkanının neredeyse sınırsız yetki,  karar ve uygulamalarına karşı etkili bir denetim mekanizmasından bahsetmemiz de mümkün değil. Özel sektörden ve devlet bürokrasisinden oluşturulan yeni kabinede yer alan bakanların, sadece cumhurbaşkanına karşı sorumlu olması, bakanlıkların işleyişinin kurullar ve ofisler aracılığı ile doğrudan Erdoğan’ın denetiminde olması, ülke yönetimiyle ilgili her şeyin tek bir kişinin keyfine göre düzenleneceğini gösteriyor.

Devletin bütün kurumlarının aktif bir ‘piyasa aktörü’ gibi hareket edeceği, karar alma ve uygulama süreçlerinden personel rejiminde yaşanacak değişikliklere kadar her alanda ‘serbest piyasa’ kurallarının egemen olacağı karmaşık bir ‘yapboz sistemi’ ile ne kadar yol alınabileceğini zaman gösterecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...