10 Temmuz 2018 00:38

24 kişinin katili yağmur mu; buna kim inanır?

24 kişinin katili yağmur mu; buna kim inanır?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzunköprü-Halkalı seferini yapan yolcu treni, pazar günü saat 17.20 sıralarında Çorlu-Muratlı arasında “kaza” yaptı.(*) 6 vagonlu trenin 5 vagonunun devrilmesi sonucunda 24 kişinin hayatını kaybettiği, 318 kişinin yaralandığı açıklandı.

Oysa demiryolu ulaşımı 200 yılı aşan tarihi içinde, bugün de önemini koruyan en yaygın ve en güvenli ulaşım yolu olarak biliniyor. Ama bizde; özelleştirme, yapılan ihalelerde “ehliyet” yerine “siyasi yakınlık”, “eş-dostun zengin edilmesi” gibi ölçütler, bürokratik aymazlıklar, yol güvenliğini umursamayan “tasarruf önlemleri” gibi nedenlerle demiryolu, son yıllardaki onca yatırıma karşın, pek de güvenli olmayan ulaşım yolu haline gelmiştir.

EN SAÇMA VE EN TRAJİK TREN KAZASI

Nitekim önceki gün Çorlu’da yaşanan kaza da, bir ucunda özelleştirmenin öteki ucunda “bürokratik önlemler”in olduğu “en  saçma”, ama aynı zamanda 24 kişinin hayatına mal olması, 318 kişinin de yaralanmasına neden olmasıyla “en trajik” tren kazalarından biri olarak demiryolu tarihe geçecek bir “kaza”dır.

Çünkü;

1) Kazanın olduğu yer dağ başı, kuş uçmaz kervan geçmez bir yer değil, ülkenin en yüksek düzeyde sanayileştiği, dolayısıyla ulaşımın da ona göre olduğu bir bölgesidir. Kaza mahallinin çok yakınında bir askeri kışla da vardır. Ama kazazedelere yardım için ilk gelenler, olay yerine 5 kilometre ötedeki köylerinden traktörleriyle gelen köylüler olmuştur. Köylüler yaralıları olay yerinden alıp, hastaneye ulaşmasını da sağlamışlardır.

2) Devletin kaza ile ilgili ilk tepkisi ise olayla ilgili “yayın yasağı getirmek” ve olay yerine vatandaşlar ile medya mensuplarının ulaşmasını engellemek için beş kilometre ötesinden başlayan “güvenlik önlemleri” almak olmuştur. Burada insanın, “İyi ki bu güvenlik önlemleri geç alınmış” diyesi geliyor. Çünkü bu önlemler erken alınsaydı, kazanın hemen arkasından olay yerine giden köylüler de “güvenlik önlemleri”ne takılır, yaralıları kurtaramazlardı!

BAKANLAR FAİLİ BULDU: AŞIRI YAĞAN YAĞMUR!

3) Olayın arkasından “olay yerine intikal eden” Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ ile ulaştırma ve sağlık bakanları, dün sabah 07.00’da Çorlu Kaymakamlığı’nda bir “basın toplantısı” düzenledi. Herkes sabahın köründeki bu basın toplantısında çok önemli açıklamalar yapılacak diye bekledi. Ama öyle olmadı. Akdağ, kazadaki ölü sayısının 24, hastanelerdeki yaralı sayısının da 124 olduğunu söyledi. Dahası Akdağ ve yanındaki bakanlar, “50 dakika içinde metrekareye 32 kilogram yağan yağmuru” kazanın “asli faili” olarak gösterdiler. Ve tabi, ”kazanın her yönüyle araştırılacağına” özel vurgu yaptılar. Ki, bu her ciddi kazanın, olayın arkasından yapılan ve “hiçbir gerçek soruşturma yapılmayacak” anlamına gelen bir klişedir. Ki, bugüne kadar bu tür kazalardaki “her yönüyle yapılan soruşturmalar”dan hiçbir sonuç çıkmamıştır. En fazla bir “günah keçisi” bulunmuş, olayın üstü kapatılmıştır. Bu kazada da bu sefer “günah keçisi” cezai ehliyeti olan bir fani kişi değil, “gereğinden fazla yağan rahmet”in olacağı şimdiden anlaşılmıştır!

Burada sorulması ve yanıtı açık seçik verilmesi gereken soru ise şudur: Türkiye ortalamasının üstünde yağış alan Trakya’da bu demiryolunun projelendirilmesi ve yapımı sırasında “menfezler”, menfezi besleyen alanda oluşabilecek selin maksimum miktarı dikkate alınarak mı; yoksa “Burada bir dere var, bir menfez koyalım” biçimindeki bir keyfilik içinde mi konmaktadır?

KAZA GÖRÜNÜMLÜ CİNAYETİN SIRALI SORUMLARI KİM?

Bir yağmurda menfez yükselen suyu taşıyamayıp, kabaran su demiryolunun altındaki malzemeyi sürüklediğine göre, maksimum bir yağışta suyun menfezden rahatça geçmesi gibi bir hesabın yapılmadığı anlaşılıyor. Bu yüzden de hem demiryolunu yapan firma, hem de onları inşaat sırasında denetleyen TCDD’nin “sıralı sorumluları” ve ihalenin hangi koşullarla verildiğine kadar geriye dönük bir değerlendirme yapılmadan, bu kaza ile ilgili gerçekçi bir sonuç alınması beklenemez.

Dahası bugün böyle bir kaza olmuşsa yarın da başka kazalar olabilir! Ki, böyle bir yağmurla demiryolunun altındaki malzemenin “sele gitmesi” nedeniyle olan tren kazaları gibi ‘kaza’lar belki sadece Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerde kalmıştır.

Hele de ulaştırmada iddialı, “yollar” üstünden “felsefe” yapan bir başbakanın ülkesinde, onun ve hükümetinin son günü yaşanan bir kazada, “sel demiryolunun altındaki malzemeyi götürdü” diye 24 insan hayatını kaybediyor, 318 kişi de yaralanıyorsa, bu “Allah’ın yağdırdığı yağmurun aşırı yağması”yla açıklanamaz.

Yoksa bugün yağmurdan, yarın kardan, dondan, öbür gün makinistin ya da diğer personelin yorgunluktan dolayı dikkat kaybından gelen tren kazalarını konuşmak zorunda kalırız.

(*) Tıpkı, günümüzde “iş kazaları”nın gerçekte birer “iş cinayeti” olması gibi, bu “kaza” da bir kaza değil cinayettir! Çünkü 21. yüz yılın ilk çeyreğini tamamlamaya yaklaştığımız bir zaman diliminde böyle bir faciaya kaza değil cinayet denir. Ama bu yazı boyunca, yazım kolaylığı açısından, olaya “tren kazası” diyeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...