10 Temmuz 2018 00:33

'Görünen köy'e kılavuz gerekir mi?

'Görünen köy'e kılavuz gerekir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Ooo, köy görünse işler ne kolay olurdu” denmesin. “Engebeli, sarp, mayınlı yollar kılavuzsuz yürünür mü” de denmesin. Elbette, köyü görmek kolay değil, milyonlar hatta geleceğin bu “köy”üne gitmek gerektiğini bile düşünmüyorlar henüz. Şimdilik kılavuza ihtiyaç da duymuyorlar.

Desteği 7 puan Yüzde 15 azalsa bile, hâlâ 20 milyonu aşkın kişi, zaten bu nedenle, kendi çıkarlarına karşı Erdoğan’la AKP’sine oy atmadı mı? Azımsanmayacak boyuttaki hile hurda bir yana, sadece o değil, meydan boş kalır diye miting dahi düzenlemeye çekinen Bahçeli’yle MHP’si de on kişiden birini ikna etmiş görünüyor.

Sadece “biz Cumhuruz” diyenler olsa neyse denebilirdi. Öyle de değil.

Meral Hanım ve İYİ Partisi’ne bakın ve düşünün. Cumhurbaşkanlığıyla Meclis çoğunluğunu alsaydılar isimler dışında cisim olarak ne değişecekti? Birkaç ufak-tefek değişiklik olurdu herhalde, ama Meral Hanım vaadi olan OHAL’i Erdoğan ve AKP’sinden farklı mı kaldırırdı? Tüm yetkiyi Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kullanmak üzere kendi ellerine almaz mıydı? Uzun lafın kısası, açlık sınırına erişmeyen ücretleri çok görmek ve grevlerini yasaklayarak işçilerin ensesinde boza pişirmek, bu kez onun işi olmayacak mıydı? Ona ve partisine oy veren sevgili işçi, ne dersin, yoksa tekelci sermayeyi değil işçileri mi desteklerdi? Tıpkı Erdoğan ve AKP’sine oy veren işçilerin Yüzde 15’i gibi, herhalde çareyi Meral Hanım’da arayan işçi de –henüz “köyü” görmese bile– ücreti ve çalışma koşulları iyileşmek bir yana kötüleştiğinde yeni arayışlara girmez miydi?

Meral Hanım’la partisinin seçimi kazanma ihtimalini bırakın, bugünlerine bakın. Görünüşte “Cumhur”a karşı “Millet” deyip ittifak kurmuşlardı. “Buraya kadar” deyip anında bozdular. Tartışmasız ki, onlar da, tıpkı AKP gibi, sandığa gitmek dışında halkı işe –devlet yönetme işine yani– karıştırmaktan yana değiller. Sadece sandık için ittifak kurmuşlar. Üstelik “sorumlu muhalefet” anlayışıyla gerektiğinde AKP destekçiliği yapacaklarını açıkladılar: “AKP MHP’ye mahkum değil”miş, “ellerini taşın altına sokarlar”mış! Vekilleri, Bahçeli’nin elini öpmekle işe başladı. Nerede dururlar göreceğiz!

Saadet Partisi de bozdu ittifakı, anlaşıldı ki, o da halkı sadece sandığa çağıranlardan. İşçilerin çalışma ve yaşam koşulları örneğin onların da umurunda değil. Seçim yoksa, yani kandırmak için atıp tutmak gerekmiyorsa, bu taleplerle mücadele için ittifak da gerekmiyor!

Peki, ya CHP ve rüzgar estirip farklılık yaratan Muharrem Bey? Saadetçilerin umurunda değilken onun umurunda mı işçinin derdi tasası, talepleri?

Seçim gecesi koyduysan bul Muharrem Beyi! Oysa YSK önünde olacaktı!

Vaatleri bol mu boldu! Elinde sihirli değnek, halkın her bir derdini çözecek, Türkiye’yi kurtaracaktı! Ama daha gecesinde tökezledi; lafı başka işi başka oldu. Ve, zaten sayısı çok olmayan kendisini görünür kılmış gazetecileri itip kakmaya girişti. Önce Küçükkaya ve ardından Y. Özdil’le Sözcü. Ama asıl sözü başka işi başka olmak. İnandırıcılık yani. “Bana umut bağlamayın, bana güven olmaz” der gibi. “Vefa” demişti. “Beni aday yapana karşı çıkmam”, “benden kurultay lafı duymayacaksınız” demişti. Kazan kaldırdı, kurultay için parti örgütünü kışkırtıyor.

Yoksa, sesini çıkarmasa, herhalde parti avuçlarının içine düşecekti. CHP tabanı ve iş bitirici elemanları “ölü toprağını silkip havayı değiştiren” adaylarını sevmişti. “Mıymıy” eski başkan yerine “gümbür gümbür İnce” diyorlardı. Muharrem Bey dayanamadı, seçilse neler yapacağını göstermek üzere, Erdoğan’ın 15 Temmuz’u fırsat bilmesi gibi, durumu fırsat bildi. İşçilerle halkın dert ve talepleriymiş, yerel seçimlere hazırlanmakmış, boş verdi, yine Erdoğan gibi, varsa yoksa başkanlık deyip kolları sıvadı.

Tamam köy görünmüyor henüz. Ve kılavuzdan çok “kurtarıcı” arıyor işçilerle emek yığınları. Sorun da tam burada. Derdini dert talebini talep bilmeyerek işçilerle halkı dışlayan profesyonel politikacılardan kılavuz olmayacağı gibi, hayır da gelmez. İşçilerin ihtiyacı kendilerinin politika yapmalarıdır, “köy” ya da sömürüsüz-zorbasız gelecek buradan sökün edecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...