29 Haziran 2018 00:20

Buçuğun iktidarı!

Buçuğun iktidarı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Seçimlere tek adam tek parti diktatörlüğünü garanti altına almak için gidilmişti. Seçim sonuçları anayasal olarak görünüşte tek adam diktatörlüğünü sağlamış gibi görünüyorsa da, politik açıdan bakılınca ortaya çıkan siyasi yapı daha çok bir buçuk adam, bir buçuk parti diktatörlüğüne benzemiyor mu? Böyle dememizin sebebi ise seçim sonuçlarında yatıyor. Tek adam ancak MHP’nin oyları ile seçilebildi. Yanındaki adam buçuk oluyor. AKP Mecliste salt çoğunluğu -ki içinde BBP oyları da var- kaybetti, ancak MHP ile birlikte bunu sağlayabiliyor. Buçuk parti de bu oluyor. Erdoğan’ın partisinden on puan fazla aldığı palavrası da çökmüş durumda. Buçuklu iktidar gücün değil, güçsüzlüğün, istikrarın değil, istikrarsızlığın ve gerilimin iktidarıdır. Daha ilk adımda MHP’de patlayan kriz bunun işareti gibidir.

Bu tabloyu halk arasındaki yaygın bir deyişi kibarlaştırarak ifade edecek olursak; ‘Emmim merkebe binmiş ama ayakları yerde gidiyor!’ Tek adamın durumu ve vaziyeti budur. Ekonomik tablo ve uluslararası ilişkilerin geldiği boyut, onun sağa sola atarlanmasını engelleyecek unsurlarla doludur. Zaman artık gerçeklerle yüzleşme zamanıdır. Şimdi ölüler ölülerini birlikte kaldırmaya mahkumdurlar.

Şuna bir bakalım; koalisyonlar döneminden şikayet edilerek tek adam, tek parti diktatörlüğü savunuluyordu ama ortaya çıkan bu tablo koalisyonlar döneminin yeniden başladığını ortaya koyuyor. Bu yeni dönemde istikrarsızlığın derinleştiğini, gerginliklerin arttığını, halk kitlelerindeki uyanışın hızlandığını göreceğiz. Bu nedenle ortaya çıkan tablodan daha baştan karamsarlık ve umutsuzluk çıkarmak için her hangi bir neden bulunmuyor, yeter ki mücadele yoluna girmekten vazgeçilmesin, kitlelerin uyanışını kucaklamakta yeteneksizlik gösterilmesin. Mücadelenin parlamenter zeminlerin dışında ve kitlesel olarak gelişebileceğinin işaretleri göz ardı edilmemeli. Yeni sistemin parlamentoyu politikanın merkezi olmaktan çıkarmış olması da bu gelişmeye katkıda bulunacaktır.

İktidar tarafından AKP’nin Mecliste mutlak bir çoğunluk sağlayabilmesinin yolunun  HDP’nin engellenmesinden geçtiği hesapları yapılıyordu. HDP’nin baraj altında kalması için her türlü yöntem kullanılmıştı, ama HDP barajı aştı ve üstelik bu aşışın biçimi demokrasi mücadelesinin kazanılması, Kürt sorununun çözümü konusunda ciddi ipuçları ortaya koydu, “batının” ve “doğunun” bilinçli demokrasi güçleri ortak bir tutumda birleşti.

“Millet İttifakı” umduğu başarıyı yakalamamakla birlikte durgun kitlelerin bir bölümünün hareketlendirilmesi gibi bir işlev gördü, ağır politik hava kısmen dağıldı. Özellikle CHP kitlesinin hareketlenmesi demokrasi mücadelesinin daha fazla gelişebileceğinin işaretlerini verdi. İlerici güçlerin bu zeminden yararlanmayı yeterince yararlanıp, yararlanamadığı ise ayrı bir konu.

İktidarın kısa süre sonra emekçi kitlelerin ekonomik yaşam koşullarını daha da kötüleştirmek için saldırıya geçeceği kesindir. İktidarın kitlelere daha fazla terörden başka verebilecek hiç bir şeyi yoktur. Bu saldırı işçi emekçi kitlelerin mücadelesini zorunlu olarak tahrik edecektir ve bu kitlelerin örgütlenmesine ve mücadelesine yardım edilerek iktidarın ve sermayenin saldırıları püskürtülebilir. AKP ve MHP kitlesinin ezici çoğunluğu işçi ve emekçilerden oluşuyor. Metal direnişinde açıkça görüldüğü gibi, bu kitle ekonomik ve sosyal hakları söz konusu olduğunda mücadele etme yolunu tutmaktan geri durmuyor. AKP ve MHP’nin toplam oylarındaki düşüş iktidarın “nazik bölgesinin” neresi olduğunu net olarak gösteriyor. Bu işçi ve emekçiler açısından “ikili tutumun” -yani hakları söz konusu olunca direniş yapmak, ama yine de AKP ve MHP’ye oy vermek- artık biteceği bir süreci hızlandıracaktır.

Kısacası seçimler, iktidar ve onun borazanı medya tam tersi bir hava estirmek, muhalif güçlerde moral bozukluğu ve bozgun havası yaratmak istemesine karşın, iktidara güç, düzene istikrar getirmekten uzak bir biçimde sonuçlandı. Ülke; demokrasi, barış, bağımsızlık ve sömürüsüz bir dünya kurma mücadelesinin daha da yükseldiği bir döneme adımlarını atıyor. Görünene değil, onun ardındaki gerçeklere bakıldığında bu durumu görmek zor değildir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...