19 Haziran 2018 00:06

Kazansa bile kaybetmek işte budur!

Kazansa bile kaybetmek işte budur!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suruç. 20 Temmuz 2015’te IŞİD bombasıyla 33 gencin katledildiği Suruç.

AKP’li vekil “esnaf ziyaretine” çıkıyor. Ama sıradan esnaf ziyareti değil. Aralarında ağabeyinin de olduğu, muhtemelen sülalesinden “korumalar”, başlarında AKP vekili, ellerinde kalaşnikofla gidip dayanıyorlar esnafın kapısına. “Bizim oyumuz belli” yanıtı üzerine saldırı başlıyor.

Bilen bilir bölgede hısım-akrabalarla sülaleler kalabalık, iç dayanışma güçlüdür. Akrabaları esnafı sahipleniyorlar ve kavga başlıyor. Zaten otomatik silahlarla gelinmiştir, bıçaklar da çekiliyor. Dükkanın içi kan gölü. Ölü ve yaralılar var.

Yaralılar, başta baba-oğul esnaf, hastaneye kaldırılıyor. Sonra elleri kalaşnikoflu grup hastaneyi basıyor. Güvenlik kameralarını kırıyor ve hastalarla hastane personelinin gözleri önünde baba-oğul esnafı başlarına oksijen tüpleriyle vurarak katlediyor.

İlk açıklama Suruç CHP İlçe Başkanından geliyor. Olayı, gerçekte nasılsa öyle anlatıyor. Sonra Eski MHP Vekil Adayı, İYİ Parti Urfa İl Başkanı Rüstem Coşkun konuşuyor: “Bize göre olay AKP-PKK olayı değil”. Ve yaralıların en az birinin hastanede öldürüldüğünü bütün Suruç’un bildiğini söylüyor.

Gerçek gerçektir. Ve Suruç’ta gerçeği bilmeyen yok!

Ama AKP anında, PKK’lilerin seçim çalışması yapan AKP’li vekil ve yakınlarına saldırdığını açıklıyor! Cumhurbaşkanı hemen tekrarlıyor. Bakanlar ardı ardına açıklama yapıyor. Yandaşlaştırılmış medya manşetlerden ilan ediyor: “PKK saldırdı!

Oysa ortada ne PKK var ne başkası. Bir esnaf bir de AKP’li vekil ve kalaşnikoflu adamları! “Öldürülen esnaf baba-oğul eğer PKK’liyse AKP’liler oraya niçin gidiyor?” sorusu başta olmak üzere hiçbir sorunun yanıtı yok. Ama iddia var: “AKP mağdur”.. “PKK saldırdı”!

CHP’li Özgür Özel’den başlayarak, alışkanlıkla, sıcağı sıcağına kınamalar sökün ediyor. Ama duruyor. Kimse konuşmuyor, AKP’nin suçlanmasından kaçınılıyor, olay büyütülmek istenmeyip itidal çağrıları yapılıyor. Ama “AKP mağduriyeti” iddiası sürdürülemiyor. Çünkü gerçek kendisini dayatıyor. Saldıran tek taraf var ve o da AKP! Üstelik Erdoğan’ın kapalı kapılar ardındaki “HDP’ye yüklenin!” talimatının ardından oluyor olanlar. Her şey ortada! Ve gerçek bu kez ayaklarına dolanıyor! Elindeki onca medya yığınağına rağmen bu kez gerçeği karartamıyor AKP. Dolar da ayağına dolandı, yağmurdan kaçarken doluya tutulma misali, faiz de. Satılamayan inşaatlar da! Sözü bitti, düştü kıraathaneye!

Oysa eskiden böyle miydi?

17-25 Aralık’ta ortaya dökülmeyen pislik kalmamış, gerçek yine ortaya çıkmıştı! Paralar yeniyordu. Ayakkabı kutuları, askılardaki elbiselerin cepleri, evler para doluydu ve sıfırlamakla bitmiyordu! Ancak AKP henüz yeterince güçlüydü ve pek inandırıcı olmasa da gerçeği ters yüz edebildi: “Kumpas”tı! Oğlanlarla konuşmalar, tüm dinleme tapeleri “montaj”dı! Erdoğan kendisine yönelik darbe girişimi olduğunu ileri sürdü. TBMM’de bakanlar aklandı ve bütün delillerin imhası kararlaştırıldı. Böyle bir şey yoktu! Hiç olmamıştı! Güç, gerçeğin üstesinden gelmişti! Şimdi öyle mi?

Sonra 15 Temmuz darbesi geldi. Darbeciler örgütlü, hazırlıklı ve dişlerinden tırnaklarına silahlıydılar. Ama silahlı girişimlerinin altında kaldılar! İstediklerini yapamamışlardı! Koşullar önemliydi. Karşı güçler de önemliydi. Kimse her zaman her istediğini yapamaz! Şimdi Erdoğan ve AKP’si de yapamıyor! Koşullar onları da sınırlıyor. Ve ilk kez karşılarında az-çok örgütlü ve birleşik güçler var. Ve en önemlisi, damat bey Cumhurbaşkanının gücünü abartarak “Aya dört şerit yol dese herkes inanır” diye sallasa da, artık halk sürü değil ve güdemiyorlar!

7 Haziran’ı saymamış ve Erdoğan -sıranın CHP’ye gelmesini önlediği- hükümet kurma işini savsaklayıp açtığı savaş ortamında 7 Kasım’da kazanmayı becermişti. Ama artık gücünün sınırlarında. Aklına eseni yapamıyor. İşte Suruç! 15 Temmuz gibi ters tepiyor, altında kalınıyor.

Tamam, Trakya ve Marmara’dan getirilenlerle İstanbul mitingi kalabalıktı. AKP’nin hâlâ bir gücü var. Yok sayılıp küçümsenemez. Ama artık hepsi o kadardır! Kaybetmiştir. Üstelik en kötüsü, kazansa da kaybetmiştir! Bundan böyle ağzıyla kuş tutsa yönetemez! Akıntıya karşı kürek çekmektedir.

Kaybetmesi halinde seçimleri inkara kalkışamaz mı? Kavga çıkaramaz mı? Mümkündür. Ama şartlar değişmiştir, üç günlük daha beylik yapabilse bile, altında kalır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...