14 Haziran 2018 23:18

Gelişmeler hızlanırken

Gelişmeler hızlanırken

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülke seçim atmosferine kilitlenmişken uluslararası arenada da önemli gelişmeler yaşanıyor. Son G7 Zirvesi bu gelişmelerin hızının artmakta olduğunu açıkça ortaya koydu. ABD’nin Trump liderliğinde kendi emperyalist çıkarlarını, egemenliğini ve üstünlüğünü korumak için girdiği yol, bu süreci hızlandıran başlıca etken durumunda.

Ancak bu gidişatın hızlanmasına etken olmuş olsa da, gelişmeleri sadece Trump’ın kişisel eğilimlerinin belirlemediğini, sorunun temelinde tekelci kapitalist sistemin emperyalist karakterinin yattığını tespit etmek gerekiyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sonucunda ABD Batı emperyalizminin tartışılmaz liderliğine oturmuştu. ABD liderliğinde Batı emperyalizmin tüm güçleri merkezileşmiş ve yoğunlaştırılmıştı. NATO, BM, Dünya Bankası, IMF, AB gibi kurumlar bu mücadelenin sonuçlarına ve çıkarlarına göre şekillendirilmiş, “uluslararası sistem” bu zeminin üzerine kurulmuştu.

 Önce sosyalizme karşı başlayan ve sonrasında Rusya’ya karşı sürdürülen “Soğuk Savaş”, Gorbaçov liderliğindeki Rusya’nın havlu atması ve dağılması ile sonuçlandı. Bu, kapitalizmin restorasyonunu hedefleyen Kruşçev-Gorbaçov çizgisinin doğal sonucuydu. 1989-1990’a gelindiğinde “duvarların yıkılması” ile “İki Kutuplu” dünya resmen sona erdi. Artık ABD tek süper güç olmuştu ve sistem içindeki otoritesi tartışılmazdı. Ama kapitalizmin “eşitsiz ve sıçramalı” gelişimi yasası hükmünü sürdürmekteydi.

Bir yanda Almanya liderliğinde yükselen AB, diğer yanda hızla yükselen Çin, bir diğer yanda Putin liderliğinde kendini toparlayan Rusya ve diğer emperyalist güçler. Bu gelişmenin eski güç ilişkileri üzerinde yükselen “dünya sistemini” sarsması ve dönüşüme uğratması kaçınılmazdı. Eski paylaşım sona ermiş, yeni bir paylaşım mücadelesi başlamıştı. Başlıca aktörlerin eski paylaşıma itirazlarını yükseltmeleri ve “Güneşin altında kendilerine de hak ettikleri yerin verilmesini” talep etmeleri kaçınılmazdı.

ABD yerini ve konumunu korumak için Trump liderliğinde kesin bir mücadeleye girişti. Trump ABD emperyalizminin stratejik çıkarlarının en ileriden savunucusu olarak ortaya çıktı ve esas olarak tekelci burjuvazinin ana gövdesinin desteğini aldı. Tarihte egemen olmuş hiç bir hiçbir sömürgeci ve egemen güç gönül rızası ve barış içinde kendi konumundan vazgeçmedi. ABD de bu konumunu korumak için sert bir mücadele verecektir.

Evet dünya “çok kutuplu” bir dünyaya doğru gitmektedir. Ama bu kutupların şekillendiği ve kendi mihraklarını oluşturduğu henüz söylenemez. Kesin olan bir gerçek var ki, o da şu, ABD emperyalizmi sarsılan ekonomik gücüyle kaybettiği  üstünlüğünü askeri güç de dahil olmak üzere, tüm gücüyle savunmaya ve korumaya kararlıdır. ABD, durumu gerilemesine rağmen halen dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücüdür. Hangi emperyalist devleti ya da devletleri kendi etrafında toparlayabileceği -bu konuda bazı belirtiler var olsa da- henüz belirgin değildir. Örneğin Fransa, İtalya hatta İspanya gibi ülkelerin Almanya liderliğindeki bir AB ile ilişkilerinin dalgalanmaya açık oldukları, kopmaz gibi görünen ABD, İngiltere ilişkisinin farklı bir yönde yol alabileceği vb. gibi pek çok etken ortaya çıkmış bulunmaktadır.

İş birlikçi Türkiye egemen sınıfları bu gelişmelerin kendilerini rahatlattığının farkındadır ve çelişki ve çatlakların derinleşmesinin kendi manevra alanlarını genişleteceğini ummaktadır. Ama bu durumun diğer yanı Türkiye’yi etkisi ve denetimi altında tutmak isteyen ABD ile Türkiye’yi kendi yörüngesine bağlamak isteyen örneğin Almanya arasında Türkiye üzerine yürütülen rekabetin artmasını ve sertleşmesini beraberinde getirecektir. Erdoğan’ın son İngiltere seferi farklı gelişmelerin ortaya çıkabileceğinin işaretlerini vermiştir.

Kuşkusuz bütün bu gelişmeler henüz son şeklini almamış ilişkilerin, karşılıklı mücadeleler ile belirginleşeceğini ortaya koymaktadır. Kesin olan bir şey varsa o da, eski ilişkilerin çözülmekte olduğu, ama yenilerinin de henüz kesin çizgileri ile ortaya çıkmadığıdır. Kendini “ticaret savaşları” ile açığa vuran ekonomik rekabet, artarak hızlanan silahlanma bugünün emperyalist dünyasının katı gerçekleri durumundadır. Kapitalist sistem insanlığı yeni felaketlere doğru sürüklüyor. Kuşkusuz bu gidiş insanlığın kaderi değildir. Her ulustan işçi ve emekçilerin karşı mücadelesinin alacağı biçim, geleceğin şekillenmesini de belirleyecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa