12 Haziran 2018 00:15

Bir dönem kapandı! Yenisi nasıl olacak?

Bir dönem kapandı! Yenisi nasıl olacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aradan çekilmeyi kabullenen Binali Bey, Hürriyet’le TV kanallarını satın alan Demirören Erdoğan’ın cenazesinde konuşmuş: “Bir ömrü memleket için, memleketin sanayisi için, çalışanın alın teri için, ülkemizin kalkınması için tüketmiş olan Erdoğan Demirören...”

Buna kim inanır? Bu, artık söyleyecek lafı kalmamak değil de nedir? Bay Erdoğan iyidir, kötüdür, tartışmıyoruz, ölenin arkasından kötü konuşulmaz. Ama “memleket için”, “ülkemizin kalkınması için” ve hele “çalışanın alın teri için” çalıştığı iddiası doğru olamaz! Şirketleri ve şirketlerini büyütmek, onları ve kendisini “kalkındırmak” için, kendi cebi için çalıştığı ortadadır. İşçisinin alın terinin karşılığını veren patron olur mu, “benim patronum iyidir” diye düşünen işçi bile inanmaz. Gerçekten bunca kopuş sadece Binali Bey’in değil, ama AKP’nin de yolun sonuna geldiğinin belirtisidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da eskiden inandırıcı olmayan konuşmalar yapardı, ama artık iyice göze batmıyor mu? Örneğin “24 Haziran istikbal ve istiklal meselesi” diyor. İstikbal, yani gelecek, evet, ama kimin geleceği? Türkiye’nin ya da halkın mı? İlgisi yok. Halkın çıkarları ve geleceği Erdoğan’ın yürüdüğü yolun tam tersi istikamette. Mesele, Erdoğan’ın ve tekçilik özleminin geleceğidir! Erdoğan da gerçeklerden kopmuştur.

İstiklal, yani bağımsızlık meselesine gelindiğinde, emperyalistlerle, yerli ve yabancı tekellerle düşüp kalkmanın bağımsızlıkla bir ilgisi kurulabilir mi? Yalnızca laf olsa dahi o tabanı heyecanlandıran “one minute” devrinden eser kalmış mıdır? Şimdi kutsal bilinen Kudüs’te 50’den fazla Filistinli öldürüldüğünde bile lafta kalınmış, ama İsrail’le ticari ve ekonomik ilişkiler artarak sürmüştür. Saadet Partisi benzeri İslami tutumuyla Kudüs ve İsrail dediğinde, Erdoğan da AKP de söz söyleyememektedir!

“Eyy.. Amerika”, “Eyy.. Almanya” diye haykırılıp sözde “antiemperyalistlik” iddia edilirdi. Şimdi Batı kimyasal silahı ileri sürüp Suriye’ye bomba yağdırdığında ABD ile Batı desteklenmiş, iddianın sonuna gelinmiştir. İngilterelere para için avuç açma ziyaretleri de öyledir. Yeni Şafak, “Londra merkezli Uluslararası Finans Enstitüsüne göre, Türkiye 51.3 milyar dolarla en çok yabancı sermaye çeken ülke olacak” diye övünüyor. Bu, emperyalist tekellere avuç açmanın yanında, faizciliği yüceltmektir; çünkü yabancı sermaye faizden para kazanmaya gelir gelecekse. Hani faiz karşıtlığı?

Biliniyor, zaten laftı. Doların yükselişini durdurmak için faiz artırılarak faizcilik desteklenmedi mi? Bırakalım sosyalistleri, Saadetçi Karamolla “Faize 15 yılda 700 milyar dolar ödedik. Artık insanları büyüdük yalanlarıyla kandırmayın” dediğinde Erdoğan ve AKP’nin verecek yanıtı yoktur!

Erdoğan ve AKP’sinin söyleyecek sözü kalmamış, anlatacak “hikayesi” tükenmiştir! Kürtlere söylenen savaştır! Kanal derdi, köprü falan derdi, para ve makarna filan da dağıtıp bir heyecan yaratırdı. Ya şimdi? İzleyin etrafı, Erdoğan konuşulmamakta, gündemi o değil, ama daha çok M. İnce ve söyledikleriyle üzerindeki ambargoya rağmen HDP’nin barajı geçip geçmeyeceği konusu belirlemektedir. AKP burada olumsuz tartışılandır!

A, B, C planları vurgusundan “24 Haziran’ın telafisi olmaz”a gelmiş, OHAL’i kaldırmaktan söz etmeye gerilemiştir. Atıp tutamamakta, atıp tutacakları ve yapabileceklerini maddi toplumsal koşullar sınırlamaktadır ki, bu koşullar, neresinden bakarsanız bakın bir dönemin sonuna işaret etmektedir. Ters tepse de HDP Belediyelerinde işe yarayan kayyum MESAM’da işe yaramamış, “kumpas”ın altında kalınmıştır. Kadıköy’de liseli gençlere yönelik saldırı sürdürülememiş, gençlerin devam eden ve halkın katılımıyla büyüyen tepkisi karşılıksız bırakılmak zorunda kalınmış, İnce ise düzenlediği mitingle gece 11.00’den sabaha kadar bu tepkiyi değerlendirmiştir.

Garantici Gül ilk kez bu seçim öncesi kendisini ortaya koymuştur. Davutoğlu’nun adıyla anılan Karar “İşiniz siyaset değil” deyip İnce’yi eleştiren Danıştay üyesini manşetine taşımış; MHP’de Erdoğan’a “oy yok” tutumu gelişmiş, BBP YİK Başkanı “AKP’ye ve tek adam rejimine oy vermeyin” çağrısı yapmıştır.

Kolay bırakıp gitmeyecektir, ancak yolun sonudur. Ancak sadece Erdoğan’ın değil, “benci” üstten siyaset döneminin sonuna gelinmektedir. İnce “Erdoğan’ın dönemi”, “benim dönemim” ayrımı yapmayı bırakıp, becerebilecekse, yüzünü önü açılmakta olan halka dönmeyi denemelidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...