10 Haziran 2018 23:32

AKP politikaları Ortadoğu’da en çok kimleri güçlendiriyor?

AKP politikaları Ortadoğu’da en çok kimleri güçlendiriyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AKP-Erdoğan iktidarı ve küçük ortağı Bahçeli’ye sorarsanız, ülkeyi emperyalizme meydan okuyan ve bölgenin (Ortadoğu) mazlum halklarının yanında duran ‘yerli ve milli’ bir iktidar yönetiyor. Bu iddia doğru olsaydı, Türkiye’yi yönetenlerin bölgede uyguladıkları politikalarının emperyalizmi zayıflatması gerekirdi. Oysa öncesi bir yana bu iktidarın Suriye’ye yönelik müdahalelerin öncülüğüne soyunduğu 2011’den bu yana bölgede attığı her adım emperyalistleri güçlendiriyor.

Nasıl mı?
Anlatalım.

2011’e kadar Suriye’de sadece Rusya’nın Sovyetler döneminden kalma bir askeri üssü vardı; Tartus’taki deniz üssü. Bilindiği gibi 2010 sonu ve 2011 başlarında önce Tunus ve sonra Mısır’da diktatörleri deviren halk hareketleri bütün Arap coğrafyasına yayılmıştı. Suriye’de de barışçıl bir şekilde başlayan gösteriler, Suriye rejimi bölgede ABD-İsrail politikalarına karşı duran güçlerden biri olduğu için kısa sürede rejimi devirmeye yönelik silahlı çatışmalara dönüştürülmüştü. Böylece Suriye, bölgede emperyalistler arasındaki egemenlik/paylaşım mücadelesinin merkezi haline getirildi.

Suriye rejimini devirmek için kullanılan ve çoğu radikal İslamcı gruplardan oluşturulan “muhalifler”in en büyük destekçisi, yanına S. Arabistan ve Katar’ı alan Türkiye’deki AKP-Erdoğan iktidarından başkası değildi.‘Yeni Osmanlı’cı bölgesel liderlik hevesi ile Suriye rejimini devirmeye yönelik girişimlerin öncülüğüne soyunan Türkiye’deki iktidarı cesaretlendirip teşvik edenler ise, Libya’da da işbirliği yaptığı ABD ve Fransa’ydı.

Ancak Suriye rejimini devirme hesapları tutmadığı gibi Irak’ta Musul’u ele geçiren IŞİD, bölgenin enerji kaynakları için bir tehdit haline gelince ABD ve batılı müttefikleri 2014’te yeni bir strateji benimsediler; IŞİD ile Mücadele Stratejisi.

Aynı dönemde AKP-Erdoğan iktidarı, Suriye’nin kuzeyi-Rojava’da kurulan Kürt kantonlarını bir tehdit olarak gördüğü için Kürtlere karşı IŞİD’i desteklemeye devam ediyordu.

Türkiye ve ABD’nin karşı karşıya gelmeye başladığı bu süreç, ABD ve müttefiklerinin Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadelelerini destekleyip bu desteği yeni stratejileri için bir dayanak haline getirmeleriyle sonuçlandı.

Bugün ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde kaç üssü var biliyor musunuz?

En önemlileri Tabka ve Tanf üsleri olmak üzere tamı tamına 14 askeri üssü bulunuyor.

Ancak burada Kürtler, ABD işbirlikçiliği ile suçlanmadan önce şu soru sorulmalıdır; IŞİD’i Kürtlerin üzerine sürenler ve dahası yaptıkları askeri operasyonlarla onları ABD’ye daha fazla bağımlı hale getirenler kimler?

Devam edelim.

Rusya, ABD’nin hesaplarını bozmak ve Kürtleri kendi çözümüne mecbur kılmak için önce Türkiye’nin Afrin operasyonuna ‘olur’ verdi. Ardından Türkiye’deki iktidar cephesinden “sırada Menbiç var” açıklamaları yapılmaya başlandı. Aynı dönemde ABD Başkanı Trump, “Suriye’den çekilebiliriz” açıklaması ile batılı müttefiklerini tehdit ederek onları daha aktif bir pozisyon almaya zorladı. Derken sahneye Fransa çıktı. Menbiç’te Fransız askerleri görülmeye başlandı. Sonra Fransa,Menbiç dışında Ayn İsa, Haseke ve Rakka’ya askeri güçlerini konuşlandırdı.

Yine bugün ABD’nin Tanf’taki üssünde İngiliz askeri güçlerinin de bulunduğunu eklemeyi unutmayalım.

Başta da söylediğimiz gibi, 2011’de Suriye’de sadece Rusya’nın Tartus’taki deniz üssü vardı. Suriye, hem Akdeniz’deki ve hem de Ortadoğu’daki egemenlik mücadelesi bakımından Rusya için büyük önem taşıyordu. Bu nedenle Rusya, 2015 Eylül’ünde Suriye’ye etkin bir müdahale politikası başlattı. Bu politikanın ilk adımı Lazkiye’de bir büyük bir hava üssü (Hmeymim) inşa etmek oldu-ki, geçtiğimiz günlerde Suriye ve Rusya arasında Tartus ve Hmeymim üslerinin kullanımı konusunda 49 yıllık bir anlaşma yapıldı. Ayrıca Rusya askerleri bu süreçte Humus yakınlarındaki Şayrat başta olmak üzere Suriye rejimine ait birçok üsse yerleşti.

Uzun lafın kısası AKP-Erdoğan’ın öncülüğüne soyunduğu müdahale politikaları nedeniyle 2011’de sadece bir üssün bulunduğu Suriye’de bugün her adımda karşınıza yeni bir emperyalist üs çıkıyor. Demek ki, bu ‘yerli ve milli’ iktidarın bölge politikası, iddia edilenin tersine bölgenin mazlum haklarını değil, her adımda emperyalistleri güçlendirdi/güçlendiriyor.

İşte son örneği; Türkiye’deki iktidar Şengal’e (Sincar) operasyon açıklamalarını yaptıktan sonra Kürt güçleri burayı boşalttılar ve ardından bölgeye ABD askeri yerleşti. Çünkü Kürt sorununda gerek ülke içinde ve gerek sınırların ötesinde uygulanan baskı ve şiddet politikaları, emperyalistlerin bu sorunu istismar edip kendilerine bir dayanak haline getirmelerinin önünü açıyor.

Malum, son günlerde Erdoğan iktidarı Kandil operasyonu ile yatıp kalkıyor ya, insanın aklına şu soru gelmiyor değil: Acaba bölge halklarının başına bu kez hangi belayı salacaklar?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...