06 Haziran 2018 22:50

Erdoğan savaşsız seçim kazanamayacağını anladı, ama...

Erdoğan savaşsız seçim kazanamayacağını anladı, ama...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Anketlerin, gerçeği ne kadar yansıttığını söylemek zor!

Anket yapan kuruluşların temsilcileri bile ellerindeki verilerin, “güvenli” olmadığını belirtiyor; vatandaşın “Düşüncesini açıklamaktan çekindiğini” söylüyor. 

Yani ülkenin siyasi iklimi, “Serbest seçim yapılması” için  elverişli değil. Adı üstünde OHAL koşullarında bir seçim yapılacak.

Ama Erdoğan ve AKP’ye bu “gerilim” yetmiyor.

Özellikle seçim tarihinin ilan edilmesinden beri, AKP-MHP ittifakı beklediği sonuçları alamıyor. Dahası CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin, Erdoğan karşısında beklenmedik biçimde, hızla yükselen bir trend yakalamış olması, Erdoğan-Bahçeli ittifakında “Kimya bozulması” yarattığını söylemek yanlış olmaz. 

Bunu sadece seçimi yakından izleyenler değil sıradan vatandaşlar da görüyor. Ve uzunca bir zamandan beri belki de ilk kez; “Bu sefer Erdoğan seçimi kaybedebilir” düşüncesi gözle görülür biçimde yayılıyor.

SİYASETİ GEREREK SEÇİM KAZANMA TAKTİĞİ

“Bu sefer Erdoğan seçimi kaybedebilir” düşüncesinin, sadece muhalifler arasında değil AKP’ye destek veren kesimlerde de güç kazandığı anlaşılıyor. Bu yüzden de “Seçim kazanmanın ustası” ilan edilen Erdoğan ve yakın ekibi, “düşüşü” önlemek için, klasik taktiğe sarılıyorlar: Siyasi ortamı daha yüksek bir düzeyde germek için yeni yol ve yöntemler geliştirmek! 

Böylece saflarını sıkılaştırmak istiyorlar. Bunu bir yanıyla dün Evrensel’de de manşet olan, muhalefete yönelik saldırıları artırarak yapmaya çalışıyorlar. Ki, son haftalarda Erdoğan-Bahçeli cephesi, muhalefete yönelik söylemlerini daha saldırgan bir çizgiye çektiler. 

Özellikle de Kürt sorunu etrafındaki söylemi sertleştirerek, Kürt düşmanlığını artırarak, milliyetçi duyguları kışkırtarak, kendi saflarını sağlamlaştırmayı amaçlıyorlar. 

Kısacası muhaliflerin stantlarına, parti ofislerine yönelik, polislerin himayesinde yapılan saldırılar bilinçli ve siyasi ortamı germe amaçlı olarak düzenlen organize saldırılardır. Çünkü fanatizmin gözlerini kör etmediği, sağlıklı düşünen her vatandaş, 16 yıllık AKP iktidarının kendisine ne verdiğini, ülkeyi nereden nereye getirdiğini düşündüğünde, AKP’den uzaklaşıyor. 

KANDİL’E OPERASYON NEDEN GÜNDEME GELDİ?

Hatırlanacağı gibi AKP’nin 7 Haziran seçiminden sonraki ilk değerlendirmesi, “Barış ortamının kendilerine yaramadığı” biçiminde olmuştu. Zaten “Gerilimi artırarak siyasi gündemi belirlemek” isteyen AKP, 2014 haziranından beri, çeşitli provokasyonlardan içeride ve dışarıda askeri operasyonlara kadar her yolu kullandı.

Ancak öyle görünmektedir ki, bugün mevcut çelişkileri provoke ederek politik gündemi germek, bu en gerici güçler ittifakının, gündemi belirleyerek halkı yedeklemesine yetmemektedir. Onun içindir ki son günlerde, seçime iki haftadan biraz fazla bir zaman kaldığı koşullarda, “Kandil’e yönelik bir operasyonun başlatılacağı” siyaset arenasına atılmıştır.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; “Kuzey Irak’ta 27 kilometre ilerledik, Kandil’e gidebiliriz” sözleriyle “Kandil’e operasyon”un ilk işaretini verirken; Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Her an her şey olabilir” diyerek Afrin operasyonunun “Bir gece ansızın gelebiliriz” tekerlemesine benzeyen bir “belirsiz teyakkuz” hali üstünden, gündemi provoke etmeyi tercih etmiştir. 

AKP’nin dizdibi gazetecisi Abdulkadir Selvi ise 2. Ordu Komutanı “alkışçı paşa”nın Afrin harekatıyla görevlendirildiğini yazarak, harlanmak istenen ateşe bir iki odun atmıştır. 

Kuşkusuz ki mevcut politik koşullarda bir Kandil harekatı; Erdoğan-Bahçeli ittifakını elbette Kürt halkıyla, Afrin harekatından da çok daha ileri bir düzeyde, karşı karşıya getirecektir. Dahası, muhalefetin de Afrin operasyonundan aldığı dersle, bir Kandil harekatına destek verme ihtimali de son derece düşüktür. Çünkü içinden geçilen koşullarda, bir Kandil harekatına destek vermek demek, muhalefetin sadece seçimi kaybetmesi demek değil bu partilerin dağılması anlamına da gelecektir. 

MUHALEFET BU SEFER ‘SAVAŞA HAYIR’ DEMEK ZORUNDA!

“Kudüs sorunu”nu bile “Seçim kampanyasının malzemesi” yapan Erdoğan-Bahçeli ittifakının, Kandil’e operasyonu seçim malzemesi yapmaktan çekinmesi beklenemez. Yine yakın geçmişte Afrin ve Kudüs’ün seçim malzemesi yapılmasından, elbette ki muhalefet partileri de pek çok şey öğrenmiştir. Bu yüzden de Kandil harekatına Afrin operasyonuna benzer bir destek vermeleri çok zorlaşmıştır. Nitekim CHP Sözcüsü Özgür Özel, önceki gün, Bozdağ’ın açıklamalarının hemen arkasından, “16 yıldır gidilmeyen Kandil seçime 16 gün kala mı aklınıza geldi? Kandil’i PKK boşalttı. Boş dağları F-16’larla bombalayarak yapılacak bir operasyon seçim malzemesi için yapılabilir. Afrin artık yetmiyor. Bu ‘Bizim bir istismara daha ihtiyacımız var’ demektir” diyerek, açık biçimde karşı çıkmıştır.

“Millet İttifakı” ve diğer toplumsal kesimlerin tepkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak toplumun önemi bir kesiminin AKP ve Erdoğan’ın savaş politikasının amaçlarını gördüğü dikkate alındığında, “Kandil’e operasyon” için AKP’nin umduğu desteği alması kolay değildir.   

SAVAŞLARI ÖNLEMENİN YOLU HALKLARIN ‘SAVAŞA HAYIR’ DEMESİNDEN GEÇER

Kuşkusuz ki AKP propagandasının, seçime beş kala, “Kandil’e operasyon” iddiasını öne çıkarmasında amaç;

1) Medya gücünü kullanarak, OHAL’e “Savaş hali var”ı ekleyip siyasi ortamı gererek, gündemi belirleme kozunu ele geçirmek, 
2) Milliyetçilik istismarcılığı, beka, şehit-gazi propagandası etrafında AKP-MHP ittifakının saflarını sıkılaştırmak,
3) Muhalefetin özellikle “Millet İttifakı”nın saflarında karışıklığa yol açmak, en azından nabzını yoklamak,
4) Kürt halkı başta olmak üzere halkın çeşitli kesimlerinin, aydınların, demokratların tepkilerini görmektir.
5) Eğer Erdoğan-Bahçeli ittifakı, “Millet İttifakı”ndan destek alırsa, en azından bu ittifak içinde ya da ilerici demokrat çevreler içinde bir kargaşa yaratacağını fark ederse, Kandil’e bir operasyon yapmak için bugüne kadar Kuzey Irak’ta giriştiği askeri operasyonları aşan bazı girişimler yapabilir. Yani fiili bir “savaş hali”ni OHAL’in üstüne ekleyerek bundan yararlanmak isteyebilir. Ancak muhalefet, Erdoğan’ın Afrin operasyonunu muhalefeti siyasetin dışına itmek için kullandığını görmüştür.
6) AKP’nin işi Afrin’deki kadar kolay değildir. Ve dahası mevcut koşullarda bir Kandil operasyonu, AKP-MHP ittifakıyla toplumun çok önemli kesimlerini karşısına aldığı bir sonuca yol açacak gelişmeleri hızlandıracak çelişkileri harekete geçirebilir.

Bütün bu nedenlerden dolayıdır ki, Kandil’e bir askeri harekatın kendisinin zorlukları vardır. Ki, o da halkların, “Savaşa ve savaş politikalarına hayır” diyen bir mücadele hattına girmesiyle olanaklıdır.

Bu yüzden de asıl olarak “tek parti tek adam rejimine” karşı çıkan kesimlerin “Savaşa ve savaş politikalarına hayır” diyen bir mücadele çizgisinde hareket etmesi önem kazanmaktadır. Aksi halde Erdoğan ve ittifakı eğer seçimi kazanırsa, dün Afrin, bugün Kandil, yarın başka bir ülke topraklarına düzenlenen askeri operasyonların, halkın bilincinin karartılması için kullanmasının arkası gelmeyecektir.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...