02 Haziran 2018 00:50

Eğitim güç ve özgürlüktür

Eğitim güç ve özgürlüktür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gençlerin bir bölümü bu hafta sonunda, belki de ne olduğunu, nasıl sonuçlanacağını bilemedikleri ve istedikleri gibi hazırlanamadıkları sınavda ter dökecekler. Sistemi henüz öğrenememiş gençlere başarılar dilerken, siyasi karar yaşına ulaştıklarında yaşadıkları ve kimlerin yaşattıkları üzerinde düşüneceklerini diliyorum! Üniversitelerimiz, amip misali, parçalanarak ülkemizin gelişmişlik düzeyini aşarcasına anormal sayıda lise benzeri kurumlara kavuşturulmaya çalışılıyor. Eğitim güç ve özgürlüktür. Geçmişte köy enstitülerinin baltalanması da tabanın güçlenmesinden korkan ağaların ve onların emrindeki siyasilerin eseridir!

Bileşik kaplar teorisi bir ülkede bütün kurumların benzer nitelik göstereceğini söyler. Nitekim son iktidarla girişilen dönüştürme operasyonunda tedricen tüm kurumların iskambil kağıtlarına benzercesine nasıl yıkıldığına tanık olduk. Bu yıkımdan eğitim de payını alacaktı ve maalesef bu alandaki olumsuz siyaset acımasızca sürdürülmektedir.  Sebep çok açık; eğitim güç kaynağıdır ve çok güçlü bir meydan okumadır. Hal böyle olunca eğitimin niteliği ve kimlere nasıl verileceği potansiyel güç odakları tarafından daima denetim altında tutulmak istenir.

Eğitim ulusal ekonomilerin gelişmiş ekonomilere karşı özgürlük ve mücadele gücüdür. Eğitim ve teknoloji emperyalist merkezler tarafından farklı aşamalarda, çoğu zaman demokratik görüntü altında, çevresel ülkelere karşı fark edilemezcesine baskılayıcı şekilde denetlenir. Bilgi ve teknoloji kanallarından gelişmiş ekonomiler gelişmekte olan ülke halkı üzerinde örtülü baskı kurup, yönlendirme yapabilir. Bu süreç, ileri ülke eğitim kurumlarına ve yaygınlaştırdıkları bilgilere duyulan hayranlıktan, sağlanan bilgilerin çevresel ülkelerde yararsız şekilde fakat yönlendirici şekilde kullanılması aşamalarına kadar çeşitli kanalları kapsayabilir. Merkez kapitalist ekonomilerin sol bilgi ve felsefelere yer vermemesi çevresel ekonomilerde de paralel akımların baltalanmasına sebep olur.

Eğitim sermayeye karşı özgürlüktür. Sermaye, başta eğitim kurumu olmak üzere, sistem ideolojisini farklı kurumlar üzerinden toplumda yaygınlaştırarak sistemin suhuletle sürdürülmesini sağlar. İdeolojinin algılanması analitik düşünce yönteminin gelişmişlik düzeyi ile ilgilidir. Felsefe ve matematiğe uzak tutulan toplumların analitik çözümleme yöntemine aşina olmaması bu tür toplumlarda soyut olguların algılanamaması ve somut olgular üzerinden kısa dönemli algılama ve sonuca ulaşma yönteminin geliştirilmesine yol açar. Böylesi süreçte oluşan emekçi ve genel halk kesimi sömürüyü algılayamadığı gibi, patronuna da saygıdeğer “işveren” gözü ile bakar. Böylesi algılama körlüğü lüks arabaya binen sendika başkanını yererken, aynı kalitede arabaya binen patronunun arabasını gururla temizler. Oysa ikisi de emekçi parasını kullanmaktadır.

Eğitim siyasete karşı özgürlüktür. Siyaset sermayenin güdüsünde işlevini sürdürürken aynı zamanda da örgütsel alanını ve ideolojisini korumaya ve sürdürmeye gayret eder. Sürecin anlaşılması çözümleme yeteneği gerektirdiğinden siyasetçi de, diğer kesimlerle birlikte kendi çıkarı doğrultusunda farklı kademelerdeki eğitim kurumlarına baskılayıcı çok yönlü müdahalede bulunur. İlk kademe eğitim kurumları nesil yetiştirmede etkili olduğundan, emperyalizmin ve sermayenin emrindeki siyasetçinin birinci derecede hakim olunması gereken aşamadır. İmam hatipleşmenin amacı eleştirel düşüncesi köreltilmiş muti askerler yetiştirmektir. Bu hafta sonunda binlerce gencin sürüklenmeye çalışıldığı alan böyle bir ordu yetiştirme gayretinin ifadesidir.

Üniversite daima siyaset odaklı olduğu gibi, üniversiteye karşı politikalar da daima siyasi odaklı olmuştur ve olacaktır. Alttan gelen nesil nasıl üretilmiş olursa olsun, bir nebze de olsa üniversitede farklı açılımlarla farklı yönelimlere eğilimlidir. Üniversitelerin denetlenmesine yönelik YÖK’ün 1982 yılında ihdası ve tüm iktidar adaylarının kaldıracakları vaadine rağmen yerinden oynatılamaması üniversite üzerinde nasıl bir denetimin kurulmuş olduğunun kanıtıdır. Çünkü üniversite, kurum olarak, güçtür. Siyasi erk karşısında hangi ad ve sıfatla olursa olsun, niteliği ne olursa olsun, kesinlikle güç görmek istememektedir. Bundan dolayıdır ki, lise öğrencisine dahi milletvekili adayı olma hakkı tanınırken, üniversiteye kendi yöneticilerini dahi seçme hakkı tanınmamaktadır. Bunun adı da, ulusal yönetimde demokrasi, üniversite yönetiminde ise özerkliktir.

Ormanların ve doğanın açık tahribi nasıl kaç sayıda ağaç dikildiği hikayesi ile karartılmaya çalışılıyorsa, kapasitesi belli ülkemizde anormal sayıda tabela üniversitesini, hem de bir anda açmak da o denli işin özünü karartmaktır. Üniversite bina ve salt doktoralı insan demek değildir. Eğitim ve üniversite üzerinde güçle hakim olmaya çalışan her mihrak ve siyasi erk bilmelidir ki, ülke çıkarını kendi kısa vadeli çıkarına kurban etmektedir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...