01 Haziran 2018 00:32

‘Afrin zaferi'ne bir de şimdi bakın!

‘Afrin zaferi'ne bir de şimdi bakın!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çok değil, daha 4 ay önce Afrin operasyonu bu iktidar tarafından ülkenin “milli beka” sorunu olarak gündeme getirilmiş ve operasyon bir “milli seferberlik” havasında başlatılmıştı. Öyle bir hava yaratılmıştı ki, bu operasyon gerçekleşmezse sanki ülke bölünecekti. Dolayısıyla bu operasyonu değil eleştirmek, kaygılarını dile getirmek bile adeta ‘vatana ihanet’ gibi gösterildi. Nihayetinde 20 Ocak’ta başlatılan operasyon mart ayında kentin kuşatılmasından sonra Afrin kanton yönetiminin sivil kayıpların yaşanmaması için askeri güçlerini geri çekmesi ve kentin Türk ordusu destekli ÖSO güçlerinin denetimine geçmesiyle sonuçlandı. Bu dönemde Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan rapora göre 137 bin Afrinli göçe zorlandı. Ve bilindiği gibi bu insanların malları kenti ele geçiren ÖSO’cular tarafından yağmalandı.

Bu kısa hatırlatmadan sonra Afrin’in bugünkü durumuna bakalım. Birkaç gün önce birçok gazete ve haber sitesine Fransız haber ajansı AFP’nin bir haberi yansıdı. Ajansın Afrin’e yerleştirilen Doğu Gutalılarla -ki, Suriye İnsan Hakları İzleme Örgütüne göre en az 35 bin kişi başka yerlerden getirilip Afrin’e yerleştirilmiş durumda- yaptığı röportajlar bugün olup biteni anlamak bakımından dikkat çekici bilgiler içeriyor. “Kimse kendisinin olmayan bir evde yaşamak veya başka insanların eşyalarını kullanmak istemez” diyor Afrin’e yerleştirilen Doğu Gutalılardan biri. Ama asıl dikkat çekici olan bir Afrinlinin “Guta’dan mahallemize gelenler var. Onlar Afrin’e gelebiliyor, aslen buralı olanlar giremiyor” sözleriyle durumu özetlemesiydi.

Şimdi tek tek ilerleyelim.

Doğu Guta neresi? Şam’ın güneyinde cihatçı grupların elindeki yerleşim birimlerinden biriydi. Suriye ordusu şubat ayı sonunda Rusya ve İran destekli bir operasyonla Doğu Guta’nın denetimini ele geçirmişti. Operasyonun ardından buradaki cihatçı gruplar Cerablus ve İdlib’e; yani Türkiye’nin ya doğrudan denetlediği ya da cihatçı grupların elinde olan ama “gözlemci” sıfatıyla asker bulundurduğu bölgelere taşındı. AFP haberinden anlaşılacağı gibi Doğu Guta’daki on binlerce sivil ise, yapılan operasyonla Afrin’den göç ettirilmiş insanların evlerine yerleştirilmiş durumda.

Afrin operasyonunun ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, bu operasyonun hangi pazarlıklar ve hesaplara bağlı olarak gerçekleştirildiğini anlamak bakımından önemli bir açıklama yapmıştı. Çevik, “Rusya hava sahasını açmasaydı bırakın el Bab’a, Afrin’e girmeyi, insansız hava aracı bile kaldıramazdık” diyerek bu operasyonun ancak Rusya’nın ‘olur’u ile yapılabildiğini açıkça söylüyordu.

Burada açıklığa kavuşturulması gereken nokta, Rusya’nın bu operasyona neden ‘olur’ verdiğiydi. İşte bugün Afrin’e baktığımızda Rusya’nın da bu operasyona neden izin verdiği daha anlaşılır oluyor. Çünkü Rusya, Suriye’deki bütün cihatçı grupları ve ailelerini bugün için Türkiye’nin denetlediği bölgelere yerleştiriyor. Böylece hem Suriye-Esad rejiminin güvenliğini sağlıyor ve hem de Türkiye’yi ve Suriye’nin kuzeyine yerleştirilen cihatçı grupları ABD’nin planlarını bozmak ve ABD ile iş birliği halindeki Kürtleri tehdit etmek için kullanıyor. İktidar ve borazanı medya istediği kadar “büyük Türkiye” nutukları atsın, burada asıl ‘oyun kurucu’ olan Rusya’dır ve dolayısıyla Türkiye’deki iktidar ancak Rusya’nın hesabına geldiği kadar adım atabilmektedir. Doğu Gutalıların Afrin’e yerleştirilmesi, Türkiye’nin operasyonunun Rus planının bir parçası olduğunu bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor.

Bu gelişmelerden bize düşenin ne olduğuna gelince…

Daha önce defalarca söyledik: Erdoğan iktidarı, desteklediği cihatçı grupları Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak -tıpkı IŞİD konusunda olduğu gibi- destekleyemez hale gelince sınıra yerleştirilen bu radikal İslamcı gruplar ülkenin başına büyük bir bela haline gelecek.

Diğer önemli nokta şudur: Bu müdahale politikası, Türkiye’nin Kürt sorununu barışçıl temelde çözme zeminini büyük oranda tahrip edici bir sonuç doğurmaktadır. Bu durum sorunun şiddet sarmalından çıkmasını zorlaştırmakta ve yine halkların birlikte yaşama zeminini de tahrip edici bir rol oynamaktadır. Oysa Türkiye’yi yönetenler ister sınıra cihatçı grupları yerleştirsinler, ister binlerce kilometre duvar örsünler, ne yaparlarsa yapsınlar kendi Kürt sorunu gerçekliğinden kaçamazlar. Çünkü asıl sorun sınırların ötesinde değil, ülke içindeki Kürt sorununun nasıl çözüleceğinde düğümleniyor.

Son olarak, ülkedeki iktidar istediği kadar bu savaşçı-müdahaleci politikayı “yerli ve milli” ilan etsin ve istediği kadar antiemperyalizm üzerine hamaset yapsın. İşin aslı,bu politikanın Rusya örneğinde görüldüğü gibi emperyalistlerin Türkiye’nin hassasiyetlerini kendi çıkarları için kullanmalarına hizmet ettiğidir.

Elbette bu gerçekler bize aynı zamanda 24 Haziran seçimlerinde bu iktidar ve politikalarından kurtulmanın neden bu kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.

Bitirirken bugün Afrin’deki tablo bu kadar netleşmişken yeniden soralım: Siz hâlâ Afrin’de kazananın Türkiye olduğuna mı inanıyorsunuz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...