31 Mayıs 2018 00:47

IŞİD bakiyesi

IŞİD bakiyesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Çok kısa sürede organize olup binlerce kilometrelik bölgeleri kontrol altına alan, milyonlarca insanın hayatını harap eden IŞİD artık pek gündemde değil. Örgütün adı küçük gruplar halinde bir yerlere saldırdıklarında veya resmi söylemlerde neredeyse kalıplaşmış bir şekilde yer bulan “IŞİD karşıtı mücadele” gibi ifadelerde geçiyor.

Genel olarak IŞİD ile askeri mücadelenin sona yaklaştığını ve örgütün çökertildiğini biliyoruz ama örgütü yaratan ve besleyen zihniyet değişti mi veya değişir mi, bilmiyoruz ve bu konuda en azından kısa vadede pek de ümitvar olmamak gerek. IŞİD, birçok yıkımın sebebi gibi görülse de aynı zamanda son 30-40 yıldır bu coğrafyada yaşanan yıkımların da bir sonucu. Elbette tek sebep coğrafyada yaşanan politik gerilimler, mezhepçi politikaların insanlara yansımaları, sıradanlaşan savaşlar değil. Her birinin onlarca alt başlığı da var.

Arada bir hatırlamakta fayda var; nereye gitti on binlerce IŞİD militanı? Özellikle Irak’ta örgütü ellerinde bayraklarla karşılayan, karşılama törenlerine katılıp eylemlere bizzat ortaklık etmese de kendinden olmayana bakış açısı IŞİD’den farkı olmayan yüz binlerce insanın olduğunu da biliyoruz. Ne oldu bu insanlara? Bakış açıları değişti mi?

Örgüt tarafından kaçırılan, işkence gören, tecavüze uğrayan binlerce insan da var. Onların da bir kısmının akıbeti belirsiz olmakla birlikte kurtarılanların durumunun da pek iyi olmadığını biliyoruz. Bu insanların ve özellikle de mağdur kadınların karşı karşıya kaldıkları sorunlara bakınca IŞİD’i yaratan zeminin hâlâ gayet güçlü olduğunu anlamak zor değil.

Kendinden olmayan her türlü muameleyi reva görmek, cehalet, eğitimsizlik, dogmalar, kontrolsüz bir şekilde yayılan gerçek dışı dini söylemler, kişisel hırslar, aşiretçilik, güç mücadeleleri, toplumsal baskı... Liste uzun. Bir de devletin toparlanma ve “yeni Irak’ın inşası” olarak tanımlanan sürecin başında olduğu göz önüne alındığında IŞİD bakiyesi sosyal, ekonomik, toplumsal, psikolojik enkazlarını kaldırma dönemi uzun süreceğe benziyor.

Aylar önce IŞİD’den kurtarılan kadınların “namus lekesi” olarak görüldüklerini, aileleri tarafından reddedildiklerini veya intihara zorlandıklarını bu köşeden aktarmaya çalışmıştım. Bu durum pek değişmediği gibi örgütten kurtarıldıktan sonra yeni mağduriyetler ortaya çıkmaya devam ediyor.

Bağdat hükümeti tarafından finanse edilen ancak bağımsız olan İnsan Hakları Komisyonundan Ali El Bayati, “Toplumun bakış açısının değiştirilmesi için yerel ve uluslararası kuruluşların birlikte çalıştığı geniş kapsamlı ve uzun soluklu projelere ihtiyaç olduğunu” söylüyor.

IŞİD’den kurtarılanların rehabilitasyonu için birkaç merkez olduğunu ancak mağdurların ihtiyacına karşılık verecek özel ve donanımlı merkezlerin henüz proje aşamasında olduğunu anlatan El Bayati, mağdurlarla birlikte ailelerinin de rehabilite edilmesi gerektiğini savunuyor.

El Bayati’den öğrendiğim kadarıyla en azından resmi düzeyde böyle bir ihtiyacın varlığı kabul edilmiş durumda ancak hâlâ hayata geçirilmiş sosyal proje yok.

IŞİD mağdurları arasında muhtemelen en ağır travmaları kadınlar yaşamış. Tecavüz ve işkenceden kurtarılmak ikinci bir travmatik dönemin başlangıcı da olmuş. Toplumsal yaftalamanın en ağırları ile de kadın mağdurlar karşılaşıyor.

Kadınların yaşadıkları bu kadar ağırken yaşadıkları tecavüzler sonucu doğan çocukların varlıkları hayatlarını iyice zorlaştırıyor. Son dönemde çok sayıda mağdurun tecavüz sonucu doğan çocuklarını terk ettiklerine dair iddialar artmaya başlamıştı ki El Bayati de bu iddiaları doğruluyor. Terk edilen çocuklar şimdilik Irak Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığının bünyesindeki kurumlarda ancak bu çocukları bekleyen zorluklar konusunda şimdiden yorum yapmak pek mümkün değil.

Tecavüz mağdurlarının çocuklarının kimlikleri yok ve haliyle resmi makamlar karşısında resmi de değiller. El Bayati Irak resmi kurumları ile Birleşmiş Milletlerin bu çocuklara kimlik verilmesi için çalışmalar yaptığını ancak henüz bir karara varılmadığını söylüyor. IŞİD kontrolü altındaki bölgelerdeki evliliklerden doğan çocuklar da benzer zorluklarla karşı karşıya. Kimisinin babası kayıp, kimisinin öldürülmüş, evlilikler resmi makamlar tarafından gerçekleştirilmediği için sadece annenin beyanı söz konusu.

IŞİD militanları ve iş birlikçilerine yönelik mahkeme süreçleri başladı. Kim örgüt üyesi, kim gönüllü iş birlikçi, kimler korkutularak iş birliğine zorlandı ayırmak çok zor. Şimdilik davalar ölüm cezaları ile sonuçlanıyor ancak önümüzdeki dönemde çok sayıda davalının temyize gitmesini görmek sürpriz olmaz.

Dava süreci IŞİD bağlantılı kadınları doğrudan etkiliyor. Genelde radikal hareketler içindeki kadınların ve çocukların seçme şansı olmadığı gibi o ortamda doğan çocuğun örgütlerin propagandasının etkisinde kalmaması mümkün değil. Bu durum şimdilik mahkeme süreçlerinde göz önüne alınmıyor gibi görünüyor ancak mahkemelerin sosyolojik faktörleri dikkate almaları muhtemelen yargı süreçlerini oldukça karmaşıklaştıracak. IŞİD davalarında kurunun yanında birçok yaş da yanacak gibi görünüyor. Tabii IŞİD propagandasına uzun süre maruz kalmış kesimin en kısa sürede rehabilite edilmemeleri potansiyel uyuyan hücreler olarak kalmalarına da yol açabilir ki yukarıda belirttiğimiz gibi bu kesime yönelik özel merkezler veya rehabilitasyon projeleri henüz hayata geçirilmemiş.Aynı zamanda örgütle bağlantılı herkesin yargılandığı böyle bir dönemde hem mağdur hem de yargılanan olan kesimin rehabilite edilmeleri pek mümkün değil.

Toplumsal bakış açısından yargılama süreçlerine kadar Irak, onlarca yıl IŞİD’in etkisinden ve geride bıraktığı derin yaralardan kurtulamayacak gibi görünüyor.

Belirtmekte fayda var; dünya eskisi kadar büyük değil ve Irak’ın boğuştuğu yaralar komşuları dahil bütün dünyada hissedilebilir. Bu nedenle, IŞİD enkazı sadece Irak’ın sorunu değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...