26 Mayıs 2018 23:09

‘Korkunun ecele faydası yok’ meselesi (1)

‘Korkunun ecele faydası yok’ meselesi (1)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kirvem,
Bir zamanlar anayurdumuz olan Orta Asya’dan yüklenip beraberimizde getirdiğimiz kıl çadırlarımızı, 1071 yılında Anadolu topraklarına serer sermez, öncelikle kuracağımız çadırların “orta direği”nin sağlam olmasına, özen gösterdik...

Orta direği kavi, dayanıklı, güçlü, zorlu olmayan çadırların en hafif bir rüzgar, iki damlacık yağmur, hele hele ansızın kopan bir fırtına sonucunda anında yerle yeksan olduğunu; yampiri, uyduruk direkler eşliğinde yükselen çadırların  asla güven vermediğini tecrübelerimiz sonucunda az-çok kavrayınca, bu kez de tıpkı atlarımızı sağlam kazığa bağladığımız gibi, çadırlarımızın orta direklerini de elimizden geldiğince sağlama aldık...

Çadır kurup çadır sökerek çıktığımız göç yollarında; kılıç, kalkan, ok, yay kullanıp ele geçirdiğimiz topraklar üzerinde başlangıçta obalar, ardından beylikler,  daha sonraları irili ufaklı devletler derken zamanla cihanşümul bir imparatorluk kuran Osmanlı ecdadımızın asıl gücü; mülkün, yani devletimizin temelini oluşturan “adalet” kavramıydı...

Tarih kitaplarından, daha da doğrusu “milli tarih” kitaplarımızdan ilkokul sıralarından itibaren başlayıp, akabinde de orta, lise, üniversitelerde ezberleyip, dolayısıyla birer tarih uzmanı kesilen nesiller olarak gari biliyoruz ki, mülkümüzün temeli olan adalet yolundan sapmadığımız müddetçe bu dünyada uluslararası camia nezdinde saygınlığımızı korurken, aksi davranışlar sergilediğimizde maalesef hemen her alanda duvara tosluyoruz!

Vakanüvislerin dediklerine bakılırsa, demokratik ülkelerde adaletin hassas terazisine “sözde” değil “özde” saygı duyan bireyler, toplumlar, devletler şu ya da bu “meseleler”ini çözmekten yana uzun uzadıya sorunlar yaşamazken, beri taraftan kimi “iktidar” mensupları, buldukları her fırsatta adalet çarkının dümenini kendi paşa gönüllerince istedikleri istikamete doğru yönlendirmenin yollarını kırk türlü taklalar eşliğinde veya “kitabına uydurarak” ararken, aslında belki de farkında olmadan çevirmeye çalıştıkları bu “dolabın” dişlileri arasında eninde sonunda ezilip, yok olup gitmişler...

Nitekim adalet kavramının ne denli önemli olduğunu, adalet yolundan şaşanların iki yakasının bir araya gelmediğini belirtmek için sadece dilimizde pelesenge dönüştürmekle kalmayıp, ayrıca özellikle son zamanlarda birbirinin peşi sıra yükselttiğimiz “adalet sarayları” nın duvarlarına yazdığımız “adalet mülkün temelidir” ibaresiyle güya kanıtlıyoruz ama güzelim yurdumuzda, cennet vatanımızda bu sözün zerre kadar kıymeti harbiyesinin olmadığını da maalesef milletçe izleyip görüyoruz...

Tam da şu günlerde, önümüzdeki seçimde hesapça “milli irade”nin sandıklardan çıkacak sonuçlarına odaklanmışken, iktidarın borazanbaşılığını üstlenip, sadece bunun propagandasını yapmayı kendi fıtratlarınca “milli görev” tahtında değerlendiren, üstelik “tuzu kuru”sundan “gariban”ına varıncaya kadar ülkenin tüm vatandaşlarının verdiği vergiler sayesinde ayakta kalan TRT’nin ve onun huyundan huy kaparak aynı “zurna”yı, aynı minvalde çalıp çığıran bilumum “yağdanlık”ların gerçekten de memleket sathında adil, adaletli bir düzenin kök salması için gereken hassasiyeti yeterince gösteriyorlar mı?

Göstermiyorlar, gösteremiyorlar çünkü iktidardaki efendilerinin huyundan, suyundan gitmedikleri taktirde ağızlarına “isot” sürüleceğini, dolayısıyla kendi uyduruk iktidarlarının da sonunun geleceğini bildikleri için affedersiniz korkularından bilmem neleri nelerine karışıp ödleri kopuyor!

“Korkunun ecele faydası yok” diyen atalarımızın kulaklarını bu vesileyle çınlatırken, aynı zamanda mülkümüzün temelini oluşturan “adalet” ibresinin neden şaştığını, orta direğimizin neden yamuklaştığını istersen haftaya konuşalım Kirvem!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...