24 Mayıs 2018 00:15

Roboskî'de insanlık suçu

Roboskî'de insanlık suçu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AİHM, Roboskî katliamı ile ilgili olarak,  Selahattin Encü ve diğerleri/Türkiye kararında (başvuru no: 49976/16, 17.5.2018), kabul edilemezlik kararı verdi.

Hatırlayalım, 28 Kasım 2011 tarihinde Irak devleti sınırları içinde TSK savaş uçakları bombalama yapmış ve çoğu çocuk 34 kişi öldürülmüştür.

Öldürülenler T.C. yurttaşlarıdır. Konuyla ilgili olarak Genelkurmay Askeri Savcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir (2014). Savcılık, hakkında soruşturma yürütülen askeri personelin TCK 24. maddesine göre yasal emri yerine getirdikleri, 30. maddeye göre de ‘kaçınılmaz hata’ sonucu insanların öldürüldüğü görüşündedir. Bu karara karşı mağdur yakınları itiraz ederler. İtirazı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi inceler ve  reddine karar verir. Karar yasaya göre kesindir (2014). Mağdur yakınları adına bu kesin hükme karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulur.Yapılan başvuruda bazı eksikler tespit edilir. Vekaletname ve mahkeme kararlarının ibrazı konularında  eksikliklerin giderilmesi için  avukatlara süreler verilir. Belirlenen sürede belgelerin ibraz edilmediği görüşüyle başvuru reddedilir. Burada, komisyon-bölüm ayrımlarına ve teknik usul tartışmalarına girmeyeceğim.

Bunun yerine, okuyucuya, AİHM başvurusu konusunda Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak tarafından hazırlanan metni(1),  AİHM kararının resmi olmayan Türkçe çevirisi için Ar. Gör. Atagün Mert Kejanlıoğlu tarafından yapılan çeviriyi(2),

ve Kerem Altıparmak’ın bütün bir başvuru, AİHM kararı ve usul hukuku değerlendirmelerini içeren harika analizini, ‘Roboskî ve usul: Bir katliamın tarihe gömülmesinde bilinmeyen gerçekler’ yazısını (3) ve son olarak da dün yayımladıkları basın açıklaması ile ‘cezasızlığa’ dikkat çeken insan hakları örgütlerinin açıklamalarını (Diyarbakır Barosu, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği, Mülkiye İnsan Hakları Merkezi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı) okumalarını öneririm.

Sevgili okuyucular, ben de ‘Usul esasa açılan kapıdır’ anlayışını benimseyenlerdenim.

Usul kurallarına uyulması gerekir ama usulün hangi kurallarını ihlal ederseniz başvurunuzla ilgili esasa girilemez; bu konuda hangi kriterleri, nasıl uygulamak gerekir, tartışmak gerekir.

İnsan hakları ve özgürlüklerinin korunması esastır. Hakkında soruşturma yürütülen kişiler kamu görevlisidir. Elbette onlar açısından da insan hakları ve özgürlüklerine sahip olmak bakımından tartışma bulunmamaktadır. Devletler de AİHS 13. maddede, ihlalde bulunanlar kamu görevlisi olsalar da ‘etkili, etkin’ hukuk garantisi vermektedirler. Ama insan hakları hukuku bakımından ‘cezasızlık’ diye bir sorun vardır ve cezasızlık ihlalde bulunan kamu görevlilerini koruyan bir zırhtır. Cezasızlığın görünümleri değişik olabiliyor. Hakları ihlal edilen insanlar açısından  her usul eksikliği/hatası insan hakları ihlalini tespitten ve sorumluları kovuşturma, yargılama ve suçlu bulunanları cezalandırmaktan kaçınma sonucunu doğurur mu? Adaletin tecellisi, sadece mağdurların şikayeti, talebi ve mücadelesi ile gerçekleşemez. Hukukun üstünlüğü ilkesi için yargı kurumlarının (ulusal, bölgesel ya da uluslar arası) duyarlılığı ve o doğrultuda pratiğe ihtiyaç vardır.

Bir de, çok eleştiri konusu oldu, bazı eleştirilerde haklılık da olabilir ama, adalet ve hak arayışında olan avukatların hasta olma hakları yok mudur? Böyle bir durumda hastalığın ya da rahatsızlığın boyutlarını hakim ve savcılar mı tespit edecek yoksa hekimler mi? Hakim ve savcılar ise o zaman hekimlere, adli tıp otoritelerine ve kurumlarına ne hacet vardır? Bundan böyle avukatlar hekim raporlarının geçerliğine güvenemeyecek midir? Mazeretin kabulü ya da reddinde ölçüt nedir ve ne olacaktır?

Roboskî Katliamı soruşturmasının burada kapanacağını düşünmüyorum. Bana göre işlenen suç Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsünde yer alan ‘insanlığa karşı suç’ lardandır. İkinci olarak 26 mart 1994 tarihinde Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde işlenen katliamda olduğu gibi, (o dava Benzer ve diğerleri/Türkiye davasıydı ve Tahir Elçi tarafından AİHM’de sonuçlandırılmıştı. AİHM Cenevre Sözleşmeleri’nin ortak 3.maddesini, 89 ve 184.paragraflarda uygulanacak hukuk arasında saymaktaydı.) bir gün bu  kapatılan Roboskî dosyası da açılacaktır.

İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı işlemez. Roboskî soruşturmasında sorumluların sadece hakkında takipsizlik kararı verilen kamu görevlileriyle sınırlı olduğunu  düşünmüyorum.

İnanın, mağdurların hakikat ve adalet  arayışı sürecektir.

1)(http://privacy.cyber-rights.org.tr/wp-content/uploads/2018/05/Roboskî_AIHM_Basvurusu.pdf

2)https://anayasagundemi.files.wordpress.com/2018/05/encu-ve-digcc86erleri-v-tucc88rkiye-2.pdf

3)(http://privacy.cyber-rights.org.tr/?cat=142 )

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...