22 Mayıs 2018 00:15

Nasıl bir demokrasi?

Nasıl bir demokrasi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeni bir seçime daha giderken görüyoruz ki, her parti ve aday fazlasıyla demokrat! Demokrasi vadetmeyen yok! Komedi gibi: Parlamento tümüyle devreden çıkarmaya yöneldiği anayasa uyum değişikliklerini bile KHK’lerle yapma tutumuyla sabit Erdoğan ve AKP’si bile “demokrasiyi derinleştirmek”ten söz ediyor. İki yıla yakındır OHAL’le  ve KHK’lerle yönetiyor, grev yasaklamakla övünüyor, ama “demokrasi”den bahsediyor. Hakimlerin verecekleri kararları, kulaklarına fısıldasa neyse, açıktan dikte ediyor, ama “hukukun üstünlüğü”yle yetinmeyip demokrasiden de söz açıyor!

Tekçilikle, tüm karar ve yetkiyi, bütün iktidarı tekelde toplamakla demokrasinin uzaktan yakından ilgisinin olmadığı tartışmasız. AKP’nin “demokratlığı” ve deşifre edilmesi işin kolay kısmı. Ancak bir de AKP ve liderinin demokrasi karşıtlığını suçlayarak yapılan demokrasi savunuculuğunun “şeytanın ayrıntıda gizli” olduğu yönü var ki iş burada çatallaşıp zorlaşıyor.

Demokratlığın azı-çoğu, cılızıyla güdüğü ve gürbüzü, tutarlısı-tutarsızı fazlasıyla bol çünkü. Sorun zorlaşıyor, demokrasi talep ve en çok da vadedenler ya da genel başlık altında toplandığında demokratlar kavun değiller çünkü, koklanarak ne türden oldukları anlaşılamıyor. Ancak asidik ortamda kızarıp bazik ortamda mavileşen turnusol kağıdı gibi, demokratlığın da ayırt edici bir ölçütü var. Demokrasinin kimin için istendiği kritik sorundur. Ezici çoğunluğuyla sömürülen yığınlardan oluşan, emek-gücüyle zar zor geçinmeye çalışan halk için mi yoksa seçkinler için, bir elit tabaka için mi? Kimin egemenliği isteniyor: Halkın egemenliği mi, ya doğrudan tekçilik ya da demokrasi ve halk lafları ardında belirli bir zümrenin egemenliği mi?

Daha açık ve net: Bütün ihalelerin komisyon karşılığı M. Cengiz, Limak, Kalyon İnşaat vb. türünden tekelci dar bir zümreye verildiği, halkın devlet işlerinden bütünüyle dışlandığı tekelci burjuvazi (ve onlarla birleşen büyük toprak sahiplerinin) oligarşik egemenliği mi-halkın egemenliği mi?
AKP doğrudan ve tüm tekçi ve tekelciliğiyle emekçi halkın sömürülüp ezildiği tekelci burjuvazinin egemenliğini savunup uyguluyor.
Ya “tekçiliğe karşıyız” diyenler? Emek Partisi, burjuvazinin egemenliğine karşıdır ve halkın her kademede dolaysız egemenliğini savunmaktadır.
“Millet İttifakı”, örneğin İYİ Parti ya da DP veya Saadet ve şüphesiz CHP, evet, Erdoğan tekçiliğine karşı çıkıyorlar, parlamentoyu ve kuvvetler ayrılığını ihya etmeyi vadediyorlar; peki, genel demokratik bir söylemin ötesinde halkın egemenliği üzerine ne diyorlar?

Tamam Meclis söz sahibi olsun, peki Mecliste kim söz sahibi olacak? Gene vekillik için binlerce lira yatırılacak ve vekilleri liderler mi belirleyecek? CHP de içinde dokunulmazlıklar kaldırılmıştı, gene öyle mi olacak? Denizlerin idam kararlarını Meclis onaylamıştı, gene böyle mi olacak?

Ve evet, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve basın özgürlüğü; tabii ki özgürlükler olmadan olmaz, siyasal demokrasi şart. Ancak eskisi gibi özgürlükler ve parlamentonun sınırladığı kadarıyla demokrasi ile mi yetineceğiz? Eğer öyle olacaksa tümü ancak tırnak içinde olur! Özgürlük kırıntılarıyla güdük bir demokrasi. Burjuvaların çalıp burjuvaların oynayacağı bir demokrasi!

Sınırsız grev özgürlüğüne genişletilmemiş özgürlük sadece AKP’nin 14 grevini yasakladığı işçiye yetmez! Asgari ücretini hükümetle burjuvaların el ele belirledikleri bir sistem, parlamentosu çalışsa bile işçiye dar ve işkencedir! Uzatmayalım ve işçi artık Türkiye’nin çoğunluk nüfusudur.

Temel bir demokratlık kıstası, emperyalizme karşı tutumdur. “Batı dosttur” yaklaşımıyla idare edilemez. İsrail’le ticari ilişkilerin kesilmesi konusunda “bakalım iş adamlarımız ne der” denerek ilerlenemez. Emperyalizme karşı çıkılmadan, ki emperyalizm tekelci kapitalizmdir, tekellerle anlaşılıp uzlaşılarak demokratlık yapılamaz!

Tekel, sadece Erdoğan’ın tekçiliği değil, ama genel olarak tekel, dikte eğilimlidir, siyasal gericiliğe eğilim gösterir, demokrasiyle bağdaşmaz. İçeride ve dışarıda tekellere karşı çıkıp mücadeleye cesaret etmeden, sınırlarını tekellerin çizdiği “oyun alanı”nda, ancak güdük ve tutarsız bir demokrasi savunuculuğu yapılabilir; varılacak yer, halkın yeni biçimiyle bir kandırılma aşamasıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...