21 Mayıs 2018 00:23

24 Haziran 'tek adama karşı bir tek adam arayışı' seçimi değil

24 Haziran 'tek adama karşı bir tek adam arayışı' seçimi değil

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Seçime katılacak partilerin, milletvekili adaylarının listelerini YSK’ye teslim süresi bugün doluyor.

Bu da yarından itibaren siyası ortamın daha da “gürültülü” hale geleceği anlamına geliyor.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce de 19 Mayıs günü, Samsun’da “manifestosunu” yayımladı.

Öyle görünüyor ki, önümüzdeki günlerde diğer Cumhurbaşkanı adayları da Cumhurbaşkanı olurlarsa neler yapacağına dair vaatleri içeren manifestolarını yayımlayacak!

Ancak şunu da biliyoruz: Erdoğan dışındaki tüm diğer Cumhurbaşkanı adayları tek “adam rejimine karşı” olduklarını ilan ederek, Cumhurbaşkanlığına aday oldular.

Ancak konuşmalarına bakınca, “Ben Cumhurbaşkanı olursam şunları şunları yapacağım” diye ayrıntılı, beş yıllık bir “tek adam yönetimi” programını hayata  geçirecek, “Erdoğan değil de ben tek adam olayım” der gibi konuşuyorlar.

Burada, Edirne Cezaevinde olan HDP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Selahattin Demirtaş’ın böyle bir tutum içinde olmadığını belirtelim.

CHP’nin adayı olan İnce ise; bunu “tek adam”ı çağrıştıran  tutumunu söylemden de çıkararak, bir “manifesto” haline getirdi.

Ve “manifesto” adı altında ilan ettiği Hükümet programını İnce, “beş sütun üstünde yükseleceğini”, 5 yılda bu beş temel konuda yapacaklarını ayırtlı biçimde ortaya koydu!

Öyle ki; içeride demokratikleşme, barış, ekonominin yeniden  organizasyondan dış politikada baştan aşağı değişiklikler vaat eden İnce, eğitim ve sağlık gibi alanlarda da önemli hedefler koyuyor.

“İnce’nin manifestosu”nda, ilan edilenlerin doğruluğu ya da yanlışlığından bağımsız olarak, ortaya konan “acil eylem programı” niteliğinde ve tıpkı “Erdoğan’ın manifestosu” gibi, “tek adam yetkilerine sahip bir Cumhurbaşkanının yapacakları”nı ifade ediyor.

Çünkü İnce, “manifestosu”nda; “Eğer ben Cumhurbaşkanı olursam, iç politikada şunu, dış politikada bunu yapacağım; ekonomide şunları yapıp büyümeyi şu, mili geliri bu çizgiye çekeceğim, dış politikayı yeniden baştan düzenleyeceğim; eğitimi, sağlığı baştan aşağı yeniden düzenleyeceğim”e kadar varan hedefler koymaktadır.

Erdoğan’ın manifesto yayımlamasını Karamollaoğlu başta olmak üzere muhalefet eleştiriyor. 16 yıldır ülkeyi büyük bir güçle, son üç yıl ise “tek adam” olarak yöneten birisinin; “yapmadıkları”nın yanında “yaptıklarının yol açtığı yıkımı” da ekleyip; “bunları düzelteceğim” diye ortaya çıkmasının çelişkili belirtiyorlar, dahası “yaptığı yıkımı ranta dönüştürme” tutumu olarak eleştiriyorlar.

Elbette bu eleştiriyi yapanlar çok da haklılar.

Çünkü, 16 yıl gibi uzun bir süre ülkeyi yönettikten sonra; “Ülkenin beka sorunu var. Tek adam rejimine geçilmezse ülke bölünecek; çökecek” iddiasıyla herkesi kendi etrafında toplanmasını istemek, toplanmayanları da “vatan hainliği”ne kadar ağır suçlarla suçlayan pişkinlik, kendi başına bile bu eleştirilerin haklılığını gösterir.

Elbette İnce ve Erdoğan dışındaki öteki Cumhurbaşkanı  adaylarının, kendilerinin yaptığı yıkımı gerekçe yaparak, “tek adam rejimi”yle bu yıkıma tüy dikmek istemek gibi bir yük yok sırtlarında. Ancak, aksi halde “Bu seçim tek adam rejimini önünü kesme seçimidir” iddiası ile “Bana oy verin sizi kurtarayım” tutumu arasındaki çelişkiyi açıklamak kolay olmayacaktır.

Bu çelişkiyi aşmanın yolu da kurtarıcı kahraman edasıyla, “Bana oy verin sizi kurtarayım” hamasetinden ve tek adamı rejimine onay vermeyi çağrıştıran üslup ve “manifestolar”dan uzak durmaktır.

AKP İKTİDARININ İŞSİZLİK VE YOKSULLUĞU İSTİSMAR SINIRI YOK

24 Haziran’da yapılacak baskın seçimin gündeme gelmesiyle, ülke sathında kamu kurumlarında “altı ay süre”yle, “asgari ücret”le çalıştırılmak üzere geçici işçi alımı kampanyası başlatıldığını ”havuz medyası”na dahil olmayan medyadan izliyoruz.

Böyle altı aylık bir işe kadın, erkek, genç yaşlı binlerce kişinin İŞKUR binalarının önünde büyük kuyruklar oluşturduğunu da izledik, izliyoruz.
16 yıllık iktidarı boyunca işsizliğe mahkum ettiği yoksullara altı aylık çalışma lütfünde bulunarak AKP, onların içinde bulunduğu derin çaresizliği seçim rüşvetine dönüştürdü.

Tıpkı 16 yıldır, açlık sınırının altında yaşamaya mahkum ettiği emeklilere, tam da seçime 2 ay kala, “dini bayramlarda 1000’er TL ikramiye verileceği”nin açıklanarak, emeklinin itildiği aşırı yoksulluğun seçim rantına dönüştürülmek istenmesi gibi!  

İşsizliği ve yoksulluğu ranta dönüştürmede sınır tanımadığını örneğini de PTT’nin alacağı 5 bin personel için açtığı başvuruda görüyoruz.

Cumhuriyet’in haberine göre,  PTT’de 5 bin personel alımı için 110 bin 700 kişi başvurdu. İş başvurusu yapanlardan 60 TL ücret alan PTT, şu ana kadar 6 milyon 642 bin TL para topladı. Başvurusu reddedilenlerin paraları iade edilmeyecek. Başvurular, cuma günü dolacaktı. Ancak PTT süreyi 21 Mayıs akşamına  (bu akşama) kadar uzattı. Başvuruların 150 bini geçmesi bekleniyor.

PTT yöneticileri, zaten işsiz olan vatandaştan sadece başvuru için 60 TL alarak, milyonlarca lira kar ediyor. Yetmiyor, işe alınacak 5 bin personel için 110 bin kişiyi az bularak süreyi dört gün daha uzatıyor.  

AKP zihniyetinin, vatandaşın her sıkıntısını sadece siyasi değil ekonomik ranta da dönüştürmesinin bir örneğidir bu.

Rastlantı da değildir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...