18 Mayıs 2018 00:57

Marksizm ve 19 Mayıs Filistin'e, hacca umreye gitmek İsrail’e mi destek?

Marksizm ve 19 Mayıs Filistin'e, hacca umreye gitmek İsrail’e mi destek?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Konu çok, Sarraf ve İran meselesi, Filistin meselesi, Suriye meselesi, başkanlık meselesi, kurlar ve geçim meselesi, üniversiteleri YÖK’ün, medyayı YANDAŞ’ın ele geçirmesi ve kontrolü gibi, daha nice mesele var. Bir köşenin sınırı da yetmez, köşeler biraz işin teorisidir, zaten yetmez, pratiği de gerekir. Kuramsız pratik, pratiksiz kuram da yarım kalır. 5 Mayıs 1818’den 2018’e, Marx’ın 200. doğum yılı, kuram-pratik ilişkisini, Aristoteles’teki gibi etik-moral bir sorundan ve sınırda kalmaktan öte yaşamsal karşılığına oturtan kişi Marx olsa gerek.

Sosyalist devrimlerden önce burjuva demokratik devrimlere ihtiyaç var mı, yok mu, politikayı tek başına bilim değil pratik de belirler. Lenin ve Sovyet Devrimi orta sınıf burjuva demokratik devrimleri olmadan da sosyalizme geçilebileceğinin bir örneğiydi, başarılı oldu mu, hangi perspektiften baktığınıza bağlı. Burjuva demokratik devrimleri yeniden burjuvaziye hizmet etmeye başladı, devrime dönüşmedi maalesef. Sovyet ihtilalinin ise, benim kanaatim çok da başarılı olduğu yönünde. Dünya halklarının 1917’den 1990’a kolonyalizme-emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelelerinde, ABD’deki, Güney Afrika’daki rejimler de dahil ırkçı ve dinci rejimlerin dönüştürülmesinde çok büyük etkisi oldu..
1915’lere gelindiğinde hemen hemen bütün dünya sömürgelere, kolonyalizme bağlanmış bulunuyordu. Osmanlı’nın parçalandığı coğrafyalar da Batı sömürgeleri haline geliyordu. Dünya koloniyal güçler ve onların kolonileri şeklinde iki gruba ayrılmıştı. Anadolu coğrafyasının da İngiliz, Fransız, Rus Çarlığı arasında bölüşülmesi tamamlanmak üzereydi. Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, Kuvvet, Lübnan, Bahreyn, Yemen, BAE, Filistin, Libya, Suriye, Mısır, Balkanlar… bu sürecin bugüne uzanan ayaklarını oluşturmaktadır. Koloniyalizme, emperyalizme karşı teorik temelleri sosyalizm olan ilk büyük pratik çomağı Sovyet İhtilalı soktu. İkincisi hangisidir, bir sıralama yapmak yerine hangi etkilerle başarıldığına bakmak gerekirse, Türkiye’nin bağımsızlık savaşı da Hindistan’ın bağımsızlığı da bunun bir parçasıdır.

Osmanlı da dahil imparatorlukların genişlemesi ve dünyayı kolonileştirmesine karşı, kolaniyal güçlerin tüm dünyayı paylaşmalarına karşı en büyük kırılma Sovyet İhtilalı olup Kurtuluş Savaşı da bunlardan biridir, ancak Sovyetlere göre daha farklı bir modeldir, sosyalizm yerine liberal bir sınırda kalmıştır.

Bir coğrafya veya halkın kolonileştirilmesine karşı bağımsızlık mücadelesi ileri bir mücadeledir. Ancak bağımsızlık mücadelesinden sonra nasıl bir iktisadi, sosyal ve politik düzen ortaya çıkacak, bu da çok çetrefilli bambaşka bir ayağı oluşturmaktadır. Türkiye’de Kurtuluş Savaşı bir bağımsızlık savaşı idi, sonrasında sosyoekonomik ve politik yapılanmanın nasıl oluşacağı sorunu ise bugün de süren bir diğer alanı oluşturuyor. Özgürlükçü eşitlikçi bir demokratik yapılanmayı başarmamız, devrimleri sürdürmemiz gerekiyor.
Suudi Arabistan’ınki bağımsızlık mıydı, kolonileştirme miydi, yanıtı biraz karışık.

Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı’nın dağılması ile çeşitli devletler veya devletçikler ortaya çıktı. Bunlar bir tür sömürgeler oldular. Nasır hareketleri, sosyalist hareketler bağımsızlaşmayı bir miktar sağlayabildiler. Nasır hareketi böyle bir hareketti. Arafat da, Saddam da, Kaddafi de aslında bir tür bağımsızlaşma taşıyıcıları idi, bu yüzden de kafaları vuruldu. İçte daha demokratik olabilselerdi, arkalarında daha olumlu izler bırakmış olacaklardı.

Her davranışımız bilinçli bir eylem değil. Bugün bölgede yaşanan işgal ve yıkımların en önemli destekçisi Suudi Arabistan olup Türkiye de bu süreçlere destek olmuştur. NATO üyesi olmak, halen bu desteği sürdürmek anlamına gelmektedir.
Hacca gitmek, umreye gitmek Suudi Arabistan’a hem iktisadi hem de sosyal ve politik doğrudan dolaylı destek vermek anlamına geliyor. Suudi Arabistan, İsrail, ABD aynı yolun yolcusu olduklarına, Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Mısır’da, Libya’da… aynı oyunları oynadıklarına göre, hacca umreye gidenler Filistin’in işgaline ve Filistinlilerin katliamına bir şekilde destek vermiş olmaktadır.

19 Mayıs 1919’un, Türkiye’nin görece de olsa bağımsızlaşmasından bir çıkarımda bulunulursa bu Filistin Kurtuluş Mücadelesine destek anlamına gelecektir.

Bağımsızlık mücadeleleri kozmopolitizmle birleşebilirse, tüm halkların bağımsızlığı ve tüm insanlığın özgürlük ve eşitliği fikri ile birleşebilirse daha da olumludur.

Başörtüsü meselesinde olduğu gibi en zor nokta kişi, halk veya ülke olarak birilerine bağlanıyor, birilerine bağımlı hale mi geliyoruz, yoksa bağımsızlaşıyor ve özgürleşiyoruz mu sorunudur.

Dışa karşı bağımsızlık, her yerde özgürlük, eşitlik, adalet mücadelelerine selam olsun.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...