12 Mayıs 2018 00:46

Somuta karşı soyut

Somuta karşı soyut

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Öyle anlaşılıyor ki siyasiler ve bazı üst düzey bürokratlar soyut söylemlerle somut durumun perdelenebileceği hakkında derin vukuf sahibidirler. Siyasilerin ve bürokratların demeçlerini izlerken bizleri kimlerin yönettiği konusunda kuşku ve üzüntüye kapılıyoruz. Umuyorum, yabancı elçilikler siyasilerin ve bürokratların bu tür afaki soyut söylem ve demeçlerini ülkedeki somut durumla aynı mesajda merkezlerine bildirmiyorlardır. Eğer, korktuğumuz gibi, soyut mesajlar somut görüntü ve olgularla merkeze yansıtılıyorsa, hakkımızda pek hayırlı düşünceler geliştirilemez.

Cumhurbaşkanı adaylarının seçim vaatlerini yaparken, geçmiş icraatları da dikkate alarak geleceğe yönelik dürüst davranmaları ne denli ahlak sorunu ise, aynı şekilde halkımızın da gelecek değerlemesini yaparken geçmiş deneyimleri dikkate alması o denli kişisel ve ülkesel siyasi sorumluluktur. Zira ekonomide olduğu kadar toplumun çeşitli kurum ve kademelerinde de durum vahimdir. Son bir aylık sürede seçim amaçlı saçılan paralar işleri biraz götürebilir, fakat seçim sonrası durum pek parlak gözükmüyor. On altı yılda ekonomi nasıl bir beceri ile bu hale getirildi, hayret doğrusu! Dünya piyasalarında inanılmaz çok para varken, derin kriz ertesinde yeni bir iktidar yapısı yeni bir ruhla iktidara gelmişken ve bugünden geçmişe baktığımızda halkımıza görüntü verme adına özgürlükçü ve Batılı bir görüntü sergilenmişken ve bu yolla kimi aymazların kalbi çelinmişken nasıl buralara gelindiğinin aslında anlaşılamayacak pek bir yanı yoktur. Bunun içindir ki, “yetmez ama evet” aymazlarına kızgınlığım bir türlü sönümlenemiyor.

Ancak son durağına geldiğimizde anlayabildiğimiz IMF-Derviş politikalarının gerçek yüzü bir proje idi. Dünya piyasalarında elverişli yatırım ve finansman merkezleri arayan aylak maddi ve finansal sermaye için Türkiye piyasa yeri olarak yapılandırılıyordu. Türkiye’ye dayatılan program sorunlara çözüm anahtarı değil, halka geçici olumlu görüntü verip, ekonomiyi üretimden uzaklaştıran ve Batı merkezlere kaynak aktaran bir yapılanmaya dönüştürme projesi idi. IMF’nin yapılandırma programı ülke ekonomisini uluslararası piyasalara pazarlamaya hazırlarken, verilen kredi de ekonominin hizmete yönelik toparlanmasını sağlamaktaydı. IMF’ye olan borçlar zaten ödenecekti, bu durum hükümetin başarısı olmayıp programın hedefi idi. Bugün görülüyor ki, ekonomi üretimden uzaklaştırılıp montaja yönlendirilmiş olarak, katma değerin bir bölümü ekonomi dışına atılırken, potansiyel olarak içeride üretebileceğimiz girdiler için döviz harcaması yapmak durumunda kalıyoruz. Bundan dolayı, bugün IMF’ye borcumuz yok, fakat 450 milyar dolar dolayında piyasalara borçlu durumdayız. Bu proje uygulandıktan sonra bugün Batı karşıtlığı olmanın hiçbir gerçekliliği yoktur.

Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, bugün ekonomi her an akut konuma geçmeye yüz tutan sorunlarıyla kronik durumdadır. Seçimler sonrasında kim iktidarı ele geçirirse bu tabloyu kucağında bulacaktır. İktidara gelecek olan lider ya ülkeyi Ortadoğu bataklığından çekip çıkaracak ve halkı ile bütünleşerek ekonomi için gerçek programlar üretecektir, ya[RTF bookmark start: _GoBack][RTF bookmark end: _GoBack] da ekonomiye pansuman mesabesinde çare üreterek somut durumu perdelemek amacı ile bazı uluslararası güçlerin itkileriyle Ortadoğu bataklığında ülkeyi belirsiz maceraya atabilecektir. Birinci yürüyüşte halkla bütünleşen siyasetçi toplumu ikna edici gerçekçi çözümler üretmeye yönelecektir. İkinci yürüyüşte ise, ülke hayrına olmayan çeşitli iç ve dış kararlar alınırken dikkatlerin saptırılması için yapay gündemlerle kamuoyu meşgul edilebilecektir. Diğer bir deyişle, iktidarı koruma adına kısa vadeli ve halkı ayrıştırıcı politikalarla mı, yoksa ayrıştırma politikası izlemeden halkı ile bütünleşerek nimeti ve külfeti hakça bölüştürücü politikalarla mı yol alınacaktır!   

Kısacası, yeni cumhurbaşkanını öylesine karmaşık sorunlar bekliyor ki, belki de bir Kurucu Meclis oluşturulup, ülkenin geleceğini yeniden karmak gerekir. Umarım bu somut durum, afaki soyut söylemler ve vaatlerle halı altına süpürülerek halkımız uyutulmaz. Akıllı bir insan bir kere kanabilir, ikincisi akılsızlıktır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...