11 Mayıs 2018 00:01

Bilim, eğitim, eleştiri, seçim ve propaganda

Bilim, eğitim, eleştiri, seçim ve propaganda

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bilgi-bilim, akıl-düşünce-felsefe, eğitim, eleştiri, propaganda nedir; aralarında ne tür kesişme veya ayrılıklar var?

Merak, bilme arzusu ve iradesi, gerçeklik-hakikat arayışı insanın temel bir fenomenidir.

İnsani gelişim, insan başarılarının geliştirilmesidir.

İnsan yönetimi, insan fenomenlerinin ve başarılarının yönetimidir.

İktidar; insanların yönetimidir.

O halde tek bir yol değil birden fazla yol bulunuyor. İnsanın merakı, bilme arzusu ve iradesi, gerçeklik-hakikat arayışı geliştirilirse, olanaklar ve ortam bunun için hazırlanırsa bu bilimsel, insani bir eğitim sayılır.

İnsanın merakı, bilme arzusu, aklı ve arzuları “belli bir perspektif”, “belli çıkarlar” için yönetilmeye başlanırsa, daha da kötüsü bunlar belli sınıf veya zümrelerin çıkarlarına endekslenmeye çalışılırsa, o zaman bilimsel ve insani bir eğitimden söz edemeyiz, bu başka bir şey olur.

Bilgi kuramı açısından bilgi ve inanma gerçeklik tutumunun (gerçeklik algısının) farklı formları olarak kabul edilmektedir. Propaganda; politik görüş ve genel kabullerin (kolektif tasavvurların) biçimlendirilmesine, bilginin manipülasyonuna ve davranışların propagandacının veya egemen kişilerin istediği yönde etkilenmesine dair her tür amaçlı girişimi ifade etmektedir. Propaganda; farklı deneyim, gözlem ve değerlendirmeleri dikkate alan veya rasyonel söyleme dayanan çoğulcu ve eleştirel bakışlardan daha farklı bir duruştur. Propaganda teriminin, Protestanlığın yaygınlaşmasına karşı Vatikan’ın 1622’lerde oluşturduğu resmi misyonlara (Congregatio de Propaganda Fide) dayandığı ifade ediliyor.

1790’larda jakobenlerin politik fikirlerini (ideallerini) yaymak üzere oluşturdukları propaganda kulübü veya topluluğu modern anlamına karşılık geliyor. Günümüzde “iletişim”, “halkla ilişkiler”, “kamuoyu çalışmaları”, “misyonerlik-din-Kur’an kursları” gibi oluşumlar ve etkinlikler propaganda şemsiyesi altında toplanabilir. Piyasacılık anlamında ürün tanıtımı, pazarlama ve reklamlar da propaganda departmanlarına denk düşüyor (de.wikipedia.org).

Fikirleri yayma veya genişletme etkinliklerinin tümü propaganda kavramı altında toplanabilir. Bilgi ve etik değerlerin yaygınlaştırılmasına karşılık gelen propaganda faaliyetleri olumlu sayılabilir. Örneğin ifade özgürlüğü, belli bir kanaati ifade etmek anlamında örgütlenme ve propaganda hakkını da içermektedir.

Felsefi anlamda; doğru bilgi, karar ve eylemi polemiklerle çelmeye yönelik her tür sofistikanın (mugalata, safsata) propagandaya denk düştüğü söylenebilir.

Savaş propagandası günümüzde yasak bulunuyor. İnsan öldürmek, bağımlı maddeleri telkin etmek, suçu suçluyu övmek, suça teşvik etmek suç sayılıyor.

Her tür telkin de (İnsan gelişimi ve özgürlüğünü dıştan belirleme) propaganda suçu sayılsa yeridir.

En zorlu sorulardan biri “bilgi-bilim”, “düşünce-felsefe” ve daha da geneli “eğitim-öğretim” bir tür “propaganda” etkinliği ve kurumu mu? Gramsci, Althusser… yargı ve dini kurumların yanı sıra bunları da devletin ideolojik aygıtları olarak sayarken hangi kriterle bunu iddia etmektedir?
“Eleştirel” bir durumu, eleştirel bir mesafeyi kaçırdığımız an, mevcut “bilinenden” daha farklı da olabileceğine veya mevcudun da değişebileceğine dair bir eleştirel bakışı unuttuğumuz veya yok saydığımız andan itibaren sınırı “propaganda” yönünde geçmeye başlamışız demektir.

Eğitim ancak “eleştirel eğitim” olursa; bilim de ancak “eleştirel bir bakışı” içerdiği sürece propagandaya karşı kritik bir tedbir alıyor demektir. Aksi takdirde bilim de, felsefe de, eğitim de, yargı da, devlet de bir ideoloji ve propaganda etkinliği ve kurumuna dönüşür. Din kurumları daha en başından eleştirel bir mesafeye sahip olmadıklarından (veya olmadıkları sürece) zaten her yaptıkları bir tür propaganda (telkin, aşılama) olup neredeyse pür propaganda kurumları sayılabilir.

Önümüzde seçimler var ki, her seçim sonuçta karar organlarını belirlediği için kaderimizi çok büyük oranda etkiliyor demektir. O halde propagandanın etkisi ile değil de bilimle, felsefeyle, hür akıl, vicdan ve iradeyle nasıl karar verebileceğiz; propagandaların etkisinden nasıl gözümüzü, kafamızı, aklımızı, vicdanımızı koruyabileceğimiz sorunu temel bir sorundur ki, bunu salt politik örgütlenme ve herkesin seçme seçilme ve propaganda yapma hak ve özgürlüğü ile sağlayabileceğimiz çok şüphelidir.

Bilim ve felsefe, bunların yaygın şekilde geliştirileceği eleştirel eğitim; gözün, aklın, vicdanın açıklığı için ön koşul olup eğitimin propagandaya kurban verilmesi durumunda, seçimler de daha baştan kurban verilmiş olmaktadır. Bir başka deyişle sağlıklı karar verebilmenin yolu sağlıklı kafalardan geçmektedir. Sağlıklı kafaların yolu ise eleştirel bilim, felsefe, eğitime dayalı gelişen özgür irade ve vicdanlardan geçmektedir.
Seçim (doğru yargı veya karar); bilgi ve özgürlük işidir. Özgür seçimler ise propagandaya karşı bilim ve felsefenin, eleştirel düşüncenin ve hür iradenin önde olduğu, hiç kimsenin temel gereksinimleri için bir diğerine muhtaç olmadığı koşullarda mümkün olur.

Çocuklarımızın da, eğitimin de, seçimlerin de propagandaya kurban gitmemesi dileğiyle.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...