Aykırı manifesto!..

Sonunda gerici ittifakın C. Bşk. adayı AKP İstanbul Kongresinde seçim manifestosunu açıkladı. İlk soru; manifestonun kimin olduğudur. AKP Kongresinde ve Bahçeli’siz açıklandığına göre, AKP ya da Erdoğan manifestosu olmalı. Ama, Erdoğan ittifakın adayı değil miydi? Manifesto, Bahçeli ve MHP’sinin “koltuk değnekliği”nin kanıtı?

Kendi bilecekleri iştir ve önemli olan işçilerle emekçi halka karşı yapacaklarıdır! O da “Ahdim olsun ki” denip manifestoda açıklandı.

Manifesto, bir yandan faiz ve enflasyon, adalet ve hele sosyal adalet, kadın hakları ve özgürlükler konusunda hiçbir şey yapamadığını itiraf ederek, 15 yıllık AKP Devri İktidarının üzerinin çizilmesidir. Öte yandan, dışa bağımlı ekonomi politikası izlenip devlet ihalelerinden başlayarak tüm ekonomi Dolara endekslenerek dolarla çevrildiğinde dövizin düşmek bir yana yükseldiği yılların gerçeğiyken, tersini iddia eden manifesto açıklamak hayal kurmak bile değildir. Bankaları ve tefecileriyle kapitalizmi kıble bilip AKP’nin ve kontrolündeki devlet hazinesini bankalarda tutup faize yatırmış ve faizlerin emirle düşmediği yine yılların gerçeğiyken, manifestonun faizi ve enflasyonu düşürme “ahdi” inandırıcı değildir.

Manifesto, halkı, hayalin bile peşine düşmeye çağırmamakta, gerçeği tümüyle ters yüz etmektedir.

Manifesto, AKP ve Erdoğan’ın emekçi halka söyleyecek sözünün kalmadığının kanıtıdır!

Nasıl söylenecek sözleri kalsın ki? Tekelci sermaye sahiplerine “İşçilerin grev yapmasını önledik. Daha ne istiyorsunuz?” diyen Erdoğan değil midir?

“Özellikle sosyal adaletin tam anlamıyla tesisi önceliğimiz olacaktır” diyor Manifesto. Herhangi bir yerinde işçi ücretlerinin artırılması sözü edildiğini gören işçi var mıdır? Halkın sırtına yüklenecek “bölge ve sektör bazlı teşvikler” işçiye değil, sermayeye dağıtılacaktır.

Ama AKP nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçilerden yalvar-yakar oy isteyecektir. İsterken “vatan-millet” ya da “din-iman” istismarı yapma dışında bir şansı yoktur. Ücret ve sosyal hak vadedecek hali kalmamıştır. Sadece Erdoğan’ın sözleriyle değil, iktidarındaki uygulamalarıyla kanıtlı vaadi, grev yasaklarıdır. Düşük ücretlerdir. Gerçek ücretlerin iktidar yıllarında sürekli düşmüş olmasıdır.

İşçiye yokken, Erdoğan ve AKP’sinin köylüye söyleyecek lafı var mıdır? Türkiye’nin tarımını can çekişme noktasına getirdiler. Tütünü geçtik, artık pancar da ekilemiyor ülkede. Şeker fabrikaları haraç mezat satıldı. Köylü hayvancılık yapamıyor, et ithalatı süreklilik kazandı. Sebzeci-meyveci kan ağlıyor, AKP’nin “yürü ya kulum” dediği komisyoncular köylüyü ölüme, kentliyi ateş pahası sebze-meyve yiyemez hale sürükledi. Siz manifestoda, yeni savaş çağrıları ve kahramanlık edebiyatıyla etkileme çabası dışında köylüye verilen bir söz gördünüz mü? Köylüye vaatte bile bulunamıyor AKP. Vaat, “Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak” şeklinde! Nasıl? Savaşla mı? Kiminle ABD’yle mi, Rusya’yla mı? Küresel güç onlar. Birine karşı diğerine dayanarak onlarla mı yarışılacak?

Manifestonun esnafa da vaadi yok! Doğru olması hem kapitalizmin emir dinlemez olması dolayısıyla hem de AKP’nin faizciliği nedeniyle olanaksız faizleri düşürme sözü dışında hiçbir şey! O söz de yerine getirilmek üzere değil “Faiz haramdır” diyen İslam inancını istismar amacıyla söyleniyor!

Hele özgürlükler ve adalete dair ahitler!

İddia: “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ anlayışını şiar edindik.” Her gün şu kadar kişiyi “Etkisiz hale getirdik” diye övünen AKP’nin “insanı yaşatma”yı ilke edindiğine kim inanır?

İddia: “Milletimiz bir bütündür. Her bir vatandaşımızın iradesi değerlidir, tercihi saygındır”! Ama daha dün her önünüze gelene küfür etmiyor muydunuz?

İddia: “Demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz işleyecek. Birimiz özgür olmadıkça, diğerlerimiz de özgür olamaz. Demokrasinin daha fazla derinleşmesi ve kurumsallaşması ise özgürlüklerin garantisi olacak.” Ne demokrasisi? Özgürlük mü bıraktınız? Haydi, yasakçı OHAL’i kaldırmakla başlayın öyleyse!

Komiktir! En komiği ise gençlerle ilgilidir:

“Gençler, size dikte etmeyeceğiz. Sizi kalıplara sokmak için çalışmayacağız. Eğitim-öğretim sistemimizi sizin beklentilerinizi karşılayacak şekilde geliştireceğiz.”