07 Mayıs 2018 00:38

15 Temmuz'un gölgesinde seçim tartışmaları

15 Temmuz'un gölgesinde seçim tartışmaları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İktidar cephesinden yapılan açıklamalar, seçim stratejisinin muhalefetin “15 Temmuz’un siyasi ayağı olduğu” suçlaması üzerine kurulduğunu/kurulacağını gösteriyor. AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk; CHP, İyi Parti, Saadet ve DP ittifakını “15 Temmuz’da silahlı kanadın yapamadığını siyaseten yapmak için kurulmuş bir ittifak” olmakla suçluyor. Öte yandan iktidarın küçük ortağı Bahçeli de “muhalefet partilerinin cumhurbaşkanlığı adaylığı için topladıkları imzalarda FETÖ destekçilerinin olup olmadığına bakılması gerektiğini” söylüyor. Yani tek adam rejimine karşı çıkan herkes darbe ya da terör destekçiliği ile suçlanıyor. Dahası bu toplumsal kesimler korku ve baskı yaratılarak teslim alınmak isteniyor.

Her şeyden önce 15 Temmuz’un siyasi ayağı tartışmasının iktidar için de netameli bir konu olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü eğer bir darbenin ya da darbe girişiminin siyasi ayağından söz edilecekse, bu siyasi ayak herhalde darbecilere darbe yapacak gücü verenler olmalıdır. Darbecilerle iktidarı 11 yıl boyunca (2002’den 2013’e kadar) paylaşıp aralarında devlete kimin hâkim olacağı konusunda bir çatışma başlayınca “ne istediler de vermedik?” diyen bizzat bu iktidarın başı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Dolayısıyla bu darbecilere darbe yapabilecek gücü kimlerin/hangi siyasetin verdiği sorusu yanıtsız değildir. Şurası da açıktır ki, “aldatıldık” demek bu sorumluluğu ortadan kaldırmamaktadır.

Bugüne kadar iktidar içinden darbe girişimine ya da FETÖ’ye destek nedeniyle soruşturulup yargı önüne çıkartılan bir tek siyasetçinin olmaması, sizce de biraz garip değil mi? Acaba bu garabetin nedeni feda edilecek (günah keçisi ilan edilecek) tek bir kişinin/tuğlanın bütün duvarın çökmesine yol açacağı kaygısı olabilir mi?

Peki, CHP ve İyi Parti başta olmak üzere iktidarın “darbenin siyasi ayağı olmak”la suçladığı partilerin hiç mi suçu yok?

Elbette var. Ama bu suç darbe destekçiliği değil. CHP başta olmak üzere bu partilerin suçu, adına ‘Yenikapı ruhu’ denen hortlağın canlandırılmasına destek çıkarak tek adam rejiminin, yani darbeyle mücadele adına kurulmak istenen dikta rejiminin inşasının önünü açmalarıdır. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından siyasi hesaplarla yapıldığı artık belli olan Afrin operasyonuna kadar iktidara verdikleri her destek, bu tek adam-dikta rejiminin inşasına verilen desteğe dönüştü. Bu partilerin ülkenin böylesine kritik bir eşikten geçtiği bugün bile HDP ile demokrasi ekseninde buluşmaktan kaçınmaları,iktidara verilen yeni bir destek olarak anlam kazanıyor. Bundan daha da önemlisi bu partilerin HDP’yi ‘sıfır baraj’ ittifakının dışında bırakma tutumları, ülkeyi darbe ve dikta kıskacından kurtaracak demokratik bir çıkış konusunda kapasitelerinin ne kadar sınırlı olduğunu da ortaya koyuyor.

Evet, ülkenin darbe ve dikta kıskacından kurtarılması için demokrasi dışında bir çıkış yolu yoktur. Tek adam-dikta rejimi kurmak isteyen iktidarın darbecilerle mücadele adına ilan ettiği OHAL mızrağının sivri ucunu o günden bugüne demokrasi güçlerine yöneltmesinin nedeni de budur. Darbeciler de başarıya ulaşsaydı, herhalde ilk hedefleri yine iktidarın baskı ve tasfiye politikası uyguladığı demokrasi güçleri olacaktı. Çünkü demokrasi mücadelesi veren güçler, her zaman darbecilerin de, dikta rejimlerinin de en büyük düşmanları olagelmiştir. Bu durum kaçınılmaz olarak demokrasi güçlerine de önemli sorumluluklar yüklüyor.

Gelinen yerde demokrasi güçlerinin ortak adayı olarak açıklanması konusundaki yetersizlikler-zayıflıklar başka bir tartışma konusu olmakla birlikte, Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden cumhurbaşkanlığı adaylığı (ve elbette ciddi bir kuşatma altında tutulan HDP’nin barajı geçmesi) tek adam-dikta rejiminin durdurulması ve demokratik bir seçeneğin yaratılması bakımından önemli bir olanaktır. Bu olanağın gerçekliğe dönüştürülmesi; darbe ve dikta kıskacı karşısında demokratik seçeneğin yaratılması için 24 Haziran baskın seçimlerine giderken bütün demokrasi güçlerinin sorumluluklarına uygun davranması tarihi bir önem taşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...