30 Nisan 2018 00:00

Tek adam rejimine hayır demek için, haydi 1 Mayıs'a!

Tek adam rejimine hayır demek için, haydi 1 Mayıs'a!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yarın 1 Mayıs; İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik ve Mücadele Günü, işçi sınıfının tek uluslararası bayramı; hatta dünyanın bütün ülkelerinde kutlanan tek bayram!

Bu yıl 1 Mayıs, Erdoğan-Bahçeli ittifakının ülkeyi “baskın bir seçim”le “tek parti tek adam rejimi”ni yasalaştırma amacıyla yaptığı girişimlerin belirlediği koşullarda kutlanıyor. Bu yüzden de bu yıl işçilerin 1 Mayıs hazırlıkları; işçi sınıfının sorunlarının 1 Mayıs değerleri etrafında konuşulup tartışılması yanında, aynı zamanda “tek parti tek adam rejimi”ne karşı mücadele, seçimlerde alınması gereken işçi tavrının ne olması gerektiğine kadar genişleyen ideolojik-siyasi içerikli tartışmalar eşliğinde yapılıyor.

Yani yarın işçiler, Türkiye’nin her yanında; sınıfın talepleri ve siyasi taleplerini de öne çıkaran pankartlar, dövizler taşıyarak bunları sloganlaştırarak, ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olan sermaye partilerine seslerini duyurmaya çalışacaklar. Ki, bu amaç aynı zamanda bu taleplerin gerektirdiği tutumu seçim süreci boyunca her vesileyle gündeme getirerek, işçilerin, emekçilerin birliklerini, mücadele azimlerini ve dayanışmalarını ilerletmeye devam ettirmelerini de gerektirir.

1 Mayıs ve seçimin böyle iç içe geçmesi, pek çok bakımdan bir fırsattır da. Ama fırsatın geçek olması, kendiliğinden olmaz; bunun için koşulları iyi değerlendiren, inisiyatif alan, yaratıcı bir çalışma da ön koşuldur.

***  

Abdullah Gül’ün aday olmayacağı kesinleşti.

AKP’nin sözcüleri, günlerdir, bir yandan diş gıcırtatırken öte yandan “Abdullah Gül AKP’nin kurucusudur; kendisini çok sever sayarız. Beklentimiz, ‘kardeşine destek vermesi’dir; AKP düşmanlarının oyununa gelmemesidir...” gibi övgüyle karışık aba altından sopa gösterme tutumunu ilerlettiler. Gül’ün “Geniş bir mutabakat oluşmadı. Artık adaylığım söz konusu değil” içerikli açıklamasından sonra AKP cenahının sözcülerinin tutumu açıkça “linç”e dönüştü.

Bu sefer “linç”e öncülük eden Başbakan Yıldırım oldu. Başbakanın hemen arkasından bakanlar, Gül’e ‘tekme atma” kuyruğuna girdi. Ve arkasından elbette her önüne gelen “vurmaya” başladı. Öyle ki, “Bir daha dünya yansa, kafanı oturduğun lüks keşanesinden çıkarıp ‘ne oluyor” diye bakamayacaksın” denmiş oldu!

Böylece Gül, Boğaz manzaralı “mini saray”da bir “süresiz ev hapsine” mahkum edildi. Gül’ün en yakınları da Arınç ve Davutoğlu’nun şahsında el-etek öptürülüp “biat” tazelendirilerek “göz hapsine devam” kararıyla “serbest” bırakıldı!

***

“İkili İttifak”ın adayı zaten belliydi. İyi Parti’nin adayının da Akşener olacağı kesinleşti. SP adayının 1 Mayıs’ta açıklanacağı belirtiliyor.

HDP’nin adayı da hemen hemen belli; Selahattin Demirtaş olacak gibi görünüyor. Ama henüz resmen belirlenmiş değil.

CHP’nin adayı da “belli” ama CHP’liler ve adaya oy verecek kamuoyu bilmiyor. “Sır gibi saklanan” adayı, kendisine bu konuda “tam yetki” verilmiş Kılıçdaroğlu biliyor bir de Akşener!

Kuşkusuz ki, özellikle ikinci tura çıkacak adayın kim olduğu önemli olacak ama “sıfır baraj ittifakı”nın nasıl oluşacağı, oluşup oluşmaycağı daha önemli. Çünkü; “sıfır baraj” ittifakının oluşmaması durumunda milletvekili sayısı konusunda zaafiyet yaratacağı gibi, ikinci turda oyların muhalefet saflarından çıkacak aday etrafında birleşmesi de hayli sorun olacaktır.

***

Önceki gün bir televizyon kanalına çıkan Başbakan Yıldırım; “Bedelli askerliğin çıkabileceğine” dair ciddi ifadeler kullandı. Başbakan Yardımcısı Fikri Işık; “Mademki başbakanımız öyle diyor, bakanlar Kurulu’nda konu elbette ele alınır” diyerek Yıldırım’a destek verdi.

Böylece Boğazdaki “kaçak yalı” sahiplerini bile “mağdur” sayıp onlara da “af” getiren “İmar affı”ndan sonra, “ikinci seçim rüşveti” demek ki “bedelli askerlikmiş” diye konuşulmaya başlanmıştı ki, Yıldırım ve söylediklerini üstü çizildi.

Çünkü bu açıkların üstünden birkaç saat geçmeden, AKP sözcüsü Mahir Ünal, “Bu Başbakanın kişisel fikridir. Bedelli askerlik gündemimizde yok” diyerek, ülkeyi kimin yönettiğini bir tokat gibi Yıldırımın yüzüne çarptı.

Mahir Ünal öylesine net konuştu ki; konuşturanın kim olduğunu herkes anladı!

Bir seçimde bayağı işe yarayacak bir “rüşvet” olacak olan “bedelli askerlik” konusunun Başbakan tarafından gündeme getirilmişken böyle kesin biçimde reddedilmesi, elbette çok “manidar”dır.

“Bedelli askerlik”, Erdoğan değil de Yıldırım tarafından güdeme getirildiği için mi reddedilmiştir; yoksa Bahçeli mi itiraz etmiştir; ya da daha uygun bir zaman mı beklenmektedir?

Bunlardan hangisinin olduğunu yakında göreceğiz.

***

Evet, yarın 1 Mayıs; işçiler, emekçiler dünyanın her ülkesinde bu büyük bayramlarını kutlayacaklar.

Türkiye’de işçiler, emekçiler ilerici demokrat güçler, “savaş hali” ve “baskın seçim” tarafından da ağırlaştırılan OHAL koşullarında bir seçime doğru giderken; 1 Mayıs’ı kutlayacaktır.

1 Mayıs’ın “tek adam rejimi”nin önünü kesme mücadelesinde de bir adım olması umudu ve dileği ile;

Haydi mücadeleye!

Haydi 1 Mayıs’a!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...