22 Nisan 2018 00:15

Erken seçim için hızlandırılmış siyasal iletişim

Erken seçim için hızlandırılmış siyasal iletişim

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Devlet Bahçeli erken seçim lafı eder etmez seçim sürecine girdik. Kendisi bile şaşırmış, hatta ertesi günkü toplantıda Cumhurbaşkanı’nı “bari 24 Haziran’a kadar bekleyelim” diye ikna etmeye çabalamış olabilir. O gün üniversite sınavı varmış ama mühim değil, hem okuyacaklar da ne olacak? Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı’nın dediği gibi: “Ülkeyi ayakta tutacak olanlar okumamış cahil halk. Türkiye’nin okumuş kesimi, profesörden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mezunları.” 

Önümüzde iki aylık bir süre var, adayların ellerini çabuk tutmaları, kısa sürede kendilerini topluma doğru şekilde anlatmaları gerekiyor.Yakın geçmişte Erdoğan’ın danışmanlığını yapmış hatta konuşma metinlerini yazmış olan Aydın Ünal, “Aday adaylarına tavsiyeler”başlıklı bir yazı yazdı (Yeni Şafak, 19.04.2018). Siyasal iletişim disiplinler arası bir alan, ben de Ünal’ın tecrübeleri ile derledikleri konusunda bazı uyarılar yapmakistedim. Aralarındanen risklileri seçtim, mecburiyetten biraz da kısalttım, siz bence tamamını mutlaka okuyun:

“İlk olarak siyasete neden girdiğinizi anlaşılır bir şekilde izah edin. Vatan, millet, hizmet gibi hamasi kavramlara hiç başvurmayın. Siyasete girmeyi siz talep etmediniz, sizi ittiler. “Ben aslında siyasete girmeyecektim ama halk istiyor” diyebilirsiniz. “Yeni sistemde artık nitelikli siyasetçilere ihtiyaç var” ya da “siyaset bize ihtiyaç duydu” gerekçelerini de kullanabilirsiniz. “Genel Başkan istedi, çok ısrar etti, kıramadım” şeklindeki gerekçe daha vurucu bir etki oluşturabilir.”

Vatan, millet falan deyince işler karışıyor, hizmet derseniz tutuklanma ihtimali var. Afrin Operasyonu’nun oyları artırdığını söyleyen çıktı hatırlarsanız, iletişim kazalarına karşı dikkatli olun. Unutmayın, sizi ittiler, açıkça, “Arazime istediğim imar izni, kat müsaadesi alamıyorum, o yüzden adayım” deyin. “Şu parkın varlığı sizi de rahatsız etmiyor mu, buraya bir AVM yakışır, hafta sonu çoluk çocuğunuzla kapanırsınız” diyerek vizyonunuzu gösterin. Önüne yeşil saksılar koyacağınız vaadinde bulunun, toplumun her kesimini kucaklayın. Hem böylece Genel Başkanın sizi istediğine herkesi kolayca ikna edebilirsiniz.

“… Objektiflerin odaklandığı biri varsa, onun sol omuz arkasında konumlanın. En öne geçmek için önünüze geleni çiğneyebilir, omuz vurarak saf dışı bırakabilir, önünüzdekini tutup kenara atabilirsiniz. Protokol koltuklarını gözünüze kestirin ve vinç gelse kaldıramayacak gibi oturun.”

Ana akım ve iktidar medyası mecburiyetten yalnızca liderinizi izlediği için birilerini tutup kenara fırlatırken, önünüze geleni çiğnerken sadece bağımsız, alternatif medyaya haber olacaksınız, objektiflere gülümserken, bilginiz olsun.İri yarı birisi değilseniz, hileye başvurun, protokol sıralarına raptiye serpiştirin, acıyla zıplayanın koltuğu kapın. Kameraları lütfen gözden kaçırmayın, biraz eğlenmek gazetecilerin de hakkı.

Sivil giyimli polislere dikkat edin esnaftan dayak yemeyin

“Siyasette her zaman “görünür” olmak da iyi değildir. Eğer kavga, dövüş, mücadele, risk varsa kimseye hissettirmeden ortadan kaybolun. Böyle zamanlarda önlerde olup yüzünüzü eskitmeyin. Kavganın sonunda zafer varsa herkesi kenara iteleyip muzaffer komutan edasıyla en öne geçin.”

Benden duymuş olmayın ama her yer sivil giyimli polis kaynıyor, sıvıştığınızı düşünürken kendinizi gözaltına alınırken bulabilirisiniz. Kavganın sonunda zafer varsa tutuklanmaya hazırlanın. En iyisi OHAL’in demokrasi getirmediği birilerine danışın, gözaltında haklarınızın neler olduğunu öğrenin, yedi gün avukatınızın dahi yüzünü göremeyebilirsiniz.

”Varsa lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın; halktan biri gibi görüneceğim diye hurda araçlara da binmeyin, hoş karşılanmaz.”

Bence arabanızı hemen satın, seçilirseniz zaten kamu kaynaklarından lüks bir otomobil sahibi olacaksınız. Taksi kullanın, bu sayede “yerli ve milli” taksi şoförlerimizle tanışma fırsatı da bulursunuz. Kısa mesafe yolcu almıyorlar, bunalıp Uber çağırmayın, taksicilerden dayak yersiniz.

“…Salonlara, toplantılara girerken bakan tevazu ile davransa kimlik sorarlar. Ama siz şık kıyafetinizle, dik, kararlı, kendinizden emin yürüyüşünüzle, aday adayı olarak herkesin önünü ilikleyip sizi selamlamasını sağlayabilirsiniz. Bir eliniz cebinizde, kibirle, “naber dostum” dediğinizde tüm kapıları açabilirsiniz.”

Ben her gün bizim bakkalda yarım saat dert dinliyorum. Yine siz bilirsiniz ama eli cebinde kibirle “Naber dostum” diyen bir aday adayınıbizim mahallede en iyi ihtimalle sopayla kovalarlar.

“…En basit mevzuyu gittikçe yükselen bir ses tonuyla anlatabilirseniz, ne kadar anlamsız olursa olsun çılgınca alkış alabilirsiniz. “Küreselleşme”, “Global”, “interaktif”, “ekolojik” “radikal”, “stratejik” gibi moda kavramları sıkça kullanın. El hareketlerinizle konuşmanızın uyumlu olması çok önemli değil. İlgili ilgisiz yumruğunuzu kürsüye vurun. Aday olacağınız partiye göre şairler belirleyip mısraları yerli yersiz konuşmanıza serpiştirin.”

Kelime oyunu gibi düşünün, gerçi insan anlamsız cümle kurarken bile zorlanıyor:“İnteraktif siyaseti global ekolojik hareketlerden öğrenecek değiliz, bize radikal diyenler önce stratejik ortaklarına baksınlar, kapıları açarsak küreselleşmeyi görürsünüz! diye bağırıp masayı yumruklayabilirsiniz. Masa yoksa Esra Ceyhan’ın programına katılan Sabri Bey gibi “Allaaah!” narasıyla uçtuğunuzu iddia edin, taklalar atın. İnanın bana deliye kimse ilişmiyor.

Konuyla ilgili lazım olursa Hayrettin Karaman’ın Küreselleşme şiirinden aşağıdaki dörtlüğü okuyun, seçmeninizin sizi doğru anlayacağından emin olabilirisiniz:

“Küresel sömürü can çekişiyor 
Şiddet kol geziyor, kin pekişiyor 
Yoksulun kanını emip semiren 
Bir gün patlayacak, balon şişiyor”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...