21 Nisan 2018 00:15

Seçime giderken muhalefetin kozu

Seçime giderken muhalefetin kozu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Baskın seçim kararını kimin aldığı, kime söylettiği, aynen 15 Şubat darbe girişimin kimin eseri olduğu gibi, siyasi meçhul olarak tarihe gömülecektir. Olanı bir tarafa bırakıp, göstermelik seçime giderken ülke manzarasına baktığımızda, maalesef, ileriyi ve planlanan ufku değil, birikmiş maliyetleri görmekteyiz. 

Bu net tabloyu, 15 yıl boyunca hem de olağanüstü tarihsel koşullardan da yararlanarak yaratıp, şimdi maliyetinden sıyrılmaya çalışan iktidarın seçim sloganından anlamaktayız, umarım anlayacağız da! İktidarın ve liderinin hemen tek sloganı olarak tüm sokak ilân tahtalarına seçim kararından önce(!) asılmış olan “kutlu yürüyüş” gibi söylemden halkın dikkatinin nereye çekilmek istendiği çok bellidir. 

AKP’nin daima izlediği yöntem, tüm eski proje taslaklarında da görüldüğü üzere, içi muğlak belli belirsiz beklenti ya da umut yaratmak olmuştur. Bu aşamada da aynı yöntemle karşı karşıyayız. İçi boş böylesi vaat yönteminin açılım projesinde taraflara ve ülkeye ne denli yüksek maliyetler yıktığı henüz hafızalardan silinmedi. Bu nedenle, bu kez hem de çok yaşamsal bir seçime giderken, artık tüm projelerin açık seçik tartışılması, hatta bunların bir tür ahit olarak siyasi metinlere geçirilmesi ve seçimden galip çıkanların ahitlerini yerine getirmelerinin denetlenmesisiyasilerin kaçak oynamalarının engellenmesi açısından zaruridir. Başkanlık döneminde nasıl olur, bilemiyorum!

Kutlu yürüyüş ya da büyük yürüyüş ne demektir? 15 yıl boyunca her sıkışıklıkta dile getirilmiş olan bu sloganın artık açılması gerekmektedir. Nedir bu kutlu yürüyüş? Siyasi olarak demokratik, laik ve hukuk devleti olmaktan mı çıkacağız; yoksa ekonomik olarak sistem değişikliğine mi gideceğiz; ya da burada sayamadığımız başka alanlarda çok köklü değişikliklere mi gebeyiz? AKP kadrolarının bu konularda netleşmesi ve halkımıza çok açık ve net olarak kafalarındakini söylemesi gerekmektedir. 

Son 15 yıla baktığımızda, AKP politikalarının siyasi ve toplumsal alanda gerçekleştirdiği tablo mutasavver kutlu yürüyüşün alanlarının göstergesi ise, önemli mesafenin alındığı görülmektedir. Bunların devamı için daha sıkı bir rejime gereksinme olmadığı gibi, yargı, medya ya da yönetsel organizasyon vb gibi potansiyel engelleme mekanizmaları devrede olmadığından baskın seçime gereksinme duyulmazdı. Daha açık söylemek gerekirse, AKP’nin kafasındaki siyasi ve toplumsal projenin yaşama geçirilmesinde şimdiye dek engelsiz yol alınmış olup, bundan sonrasının da engellenebileceği konusunda öngörü olmadığına göre, AKP’nin devamlı dillendirdiği ve toplumun hamasi ve belki de baskılanmış duygularına hitap eden söylemlerinin baskın seçimin asıl gerekçesi olmadığı çok açıktır. 

Bu durumda konuyu siyasi söylemlerden daha can alıcı yerlerde aramalıyız. Sanırım AKP iktidarı iki yolda giderek yükselen zorluklar ve engellerle karşılaşmak durumundadır. Bunlardan birinin ekonomi politikası, diğerinin ise, birinciyle de bağlantılı olarak, dış siyaset ve ABD-Rusya arasında gidip-gelme siyasetinin saplandığı bataklıktır. Ekonomi hiç de iç açıcı gelişmelere sahne olmadığı gibi, gün geçtikçe işlerin daha da halk tarafından anlaşılabilir seviyelere geleceği gün gibi ortadadır. Şimdiye dek halkın siyasete yaklaşımı ekonomi çıtasına yükselmediğinden dolayı, AKP sosyal gerekçelerle desteklenebilmiştir. AKP’nin yürüttüğü sosyal destekli cemaatçi politikalar halkın siyasi eğiliminde ekonomiyi devre dışında tutabilmiştir. Ancak bu alanda artık deniz bitti! 

Suriye meselesi, ciddi bir hata olarak, giderek genişleme ve büyük güçler arasında oyun sahasının daraldığı alanda manevra kabiliyetinin kaybedilme eğilimine girmektedir. NATO üyeliği bağlamında bir yandan Rusya ilişkisi, diğer yandan çatışma alanlarında ittifak güçlerine karşı Rusya destekli manevraya girişme, karşılıklı olarak tarafların işine geldiği ve müsaade edildiği alana kadar götürülebilirdi. Bu alan tüketildiğinde mukadder sonuç gerçekleşecek idi; ya müşterek harekâta dönülme zorunluğu ya da engellenmenin gündeme geleceği gün gibi ortada idi. Umalım, uygulanan yanlış ekonomi politikaları girdabında savrulan ülkemiz, ağır bedel olarak, içte Yunanistan benzeri politikalara, dışta da Soros’un küstahça belirlediği “ihraç ürünlerimiz” in devreye sokulmasına zorlanmaz. İçte ve dışta kurmay akla bundan dolayı gereksinme duyulur, tabi duyulursa! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...