20 Nisan 2018 00:15

İşçilerin uluslararası birliği

İşçilerin uluslararası birliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülke seçim atmosferinde 1 Mayıs’a gidiyor. Tek adam, tek parti rejimine doğru gidişin önünün kesilmesi için güçlü ve yaygın bir 1 Mayıs’ın önemi daha da artmış bulunuyor. Gazetemizde “baskın seçime” ilişkin değerlendirmeleri okuyacaksınız. Biz bugün burada başka bir konuyu ele alacağız. 1 Mayıs yaklaşırken işçi sınıfı üzerine yapılan bazı değerlendirmelerde basına yansıyor. Aydınlık yazarı, Vatan Parti’li, geçmişte Türk-İş’te çalışmış Yıldırım Koç “işçilerin uluslararası birliğinin neden gerçekleşmeyeceğine” ilişkin yazdığı bir makaleyi köşesinde yer verdi.

Belli ki, geçmişteki “görevlerinden” ötürü işçi sınıfı adına söz söyleme hakkını kendinde görüyor. Yakın bir dönemde işçileri gerici savaşlar için vatan savunmasına, kendi sermaye sınıfının çıkarları için siperlere koşmaya çağıran Koç, şimdi de uluslararası işçi sınıfının gericiliğinden dem vurarak, sınıfın uluslararası birliğinin olanaksız olduğunu ilan ediyor.

Koç, 19. yüzyılda işçilerin bir ülkeden diğerine geçmesinin kolay olduğunu, bu kolaylığı “işverenlerin de” -bu terim Koç’a ait, kapitalistler ya da patronlar demiyor- kullandığını ve başka ülkelerden grev kırıcılar getirdiğini vb, işçilerin bu nedenle birleşme koşullarını olduğu, işçilerin bazı haklar kazandığını, Enternasyonalin bu nedenle kurulabildiğini, artık bu koşulların olmadığını, emperyalist ülkelerde işçi sınıfının Amerikan, Alman vb. emperyalistlerinin çıkarları için savaştığını vb. anlatıyor. Kısacası işçilerden umut yok diyor.

İşçi sınıfı uluslararası bir sınıftır. Uluslararası olması onun farklı ülkelerde benzer sömürü koşullarında çalışması, aynı sömürüye tabi tutulmasından alır. Bu sömürüye karşı özünde aynı mücadeleyi verir, ama farklı ülkelere ve farklı uluslara mensup olduğundan mücadelesi biçimsel olarak farklı koşullarda devam eder. Yani özde aynı sömürü, biçimde farklı ülkeler söz konusudur. Her ülkenin işçi sınıfı öncelikle kendi burjuvazisine karşı mücadele edecek, bu mücadeleyi verirken işçi sınıfının uluslararası birliğini gerçekleştirmeye çalışacaktır.

Farklı ulusların sömürülmesi ve savaşlar sadece emperyalizm döneminde değil, serbest rekabetçi dönemde de -19.yüzyıl- söz konusu idi. 1848 devrimleri, ayaklanmalar bu dönemde gerçekleşti. Fransız işçileri burjuvazinin ulusal ihanetine Paris Komünü ile yanıt verip, sosyal kurtuluş yoluna çıkarken, Alman işçileri de Fransa’nın Alman burjuvazisi tarafından yağmalanmasına karşı mücadele bayrağı açtı. Rus işçileri de 1917’de düşman kendi içimizde, tepemizde deyip çarlığı ve burjuvaziyi devirdiler, sonra vatanı savundular. Elbette işçi sınıfının en örgütlü, en mücadeleci kesimleri öncelikle mücadeleye atıldı ve diğer sınıf kardeşlerini ardından gelmeye zorladı. İşçi sınıfı adına tutum belirleyenler her zaman en bilinçli, en örgütlü kesimler oldu. 

Koç, emperyalizm döneminde işçi sınıfının birliği olanaksızdır diyor. Ama bir bakalım, ABD, Fransa ve İngiltere’nin Suriye’yi bombalamasına karşı çıkıp, mücadele çağrısı yapanlar kimler? İşçi sınıfının en bilinçli, en örgütlü kesimleri, komünistler, emek örgütleri. Fransa’nın emperyalist burjuvazisi işçi ve emekçilere Macron’un ardında hizaya geçin derken, Fransız işçi ve emekçileri grev ve mücadele yolunu tutuyorlar. Amerikan işçilerinin de Trump’ı desteklemek için yollara döküldüğünü duymadık! Bugün uluslararası işçi sınıfının birliği için mücadele eden kesimler henüz azınlıkta olsalarda, bunlar uluslararası burjuvaziye karşı tarihsel bir haklılığı savunuyorlar ve koşullar elbette giderek değişecek.

Bağımlı ülkelerin elbette emperyalizme karşı bir mücadele sorunu bulunuyor. Ama bu mücadeleye kim önderlik edecek? Emperyalistler arasında dayanacak bir devlet arayan egemen burjuva kesimleri mi, ulusal olduğunu iddia eden burjuva kesimleri mi? Yoksa emperyalizme karşı mücadeleyi genel olarak sömürüden kurtulma mücadelesine vardıracak işçi sınıfı mı? Erdoğan şahsında emperyalizme kafa tutan bir lider bulunduğunu ilan edip, önce övgüler, sonra sövgüler yağdıranlar mı antiemperyalist mücadele verecekler? 

İşçiler birlik sağlayamaz denilip, antiemperyalist birlik öneriliyor. İşçileri birbirlerini boğazlamaya davet edenlerin antiemperyalizm adına söyleyebilecek tek sözleri olabilir mi? Onlar kendi sözde ulusal burjuvalarının peşine takılarak hangi antiemperyalist birliği sağlayacaklar? İşçi sınıfı uluslararası birliğini sağlayamaz ama, Putin, Ruhani ve Erdoğan  antiemperyalist birliği sağlayabilir, öyle mi? Bugün işçi sınıfının tutumunu ve çıkarlarını henüz azınlıkta olsalarda işçi sınıfının en bilinçli ve örgütlü kesimleri savunuyor ve savunmaya da devam edecekler. İşçileri kendi burjuvalarının peşine takılarak birbirlerini boğazlamaya çalışanlar sınıf mücadelesi tarihine hainler ve dönekler olarak geçtiler. Bu tipler bugün de başka bir sıfatı hak etmiyorlar. Uluslararası işçi sınıfı ise 1 Mayıs’ta bir kez daha uluslararası bir sınıf olduğunu tüm dünya da gösterecek. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...