20 Nisan 2018 00:15

Baskın var!

Baskın var!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türk sinemasının klasiklerinden ‘Şekerpare’nin artık hepimiz tarafından ezberlenmiş sahnelerinden biri de baskın sahnesidir. Komser Ziver (Şener Şen) evlenme vaadi ile hamile bıraktığı hizmetçi Peyker’le(Ayşen Gruda) evlendirmek için Bekçi Cumali’yi (İlyas Salman) kandırır. Ancak Cumali bu kararından caymaya kalkışınca Ziver ona bir oyun kurar. Sarhoş ettiği Cumali’yi soyup Peyker ile aynı yatağa yatırır. Sonra gecenin bir saatinde ev ahalisi ile birlikte “baskın var” diye bağırıp tekme ile açtığı odada Cumali ve Peyker’i ‘basar’! Gece sarhoş olduğu için ne olduğunu hatırlamayan Cumali, Peyker ile basıldığına inanır ve mecburen evlenmeyi kabul eder…

İşte ‘SS (saray ve savaş) ittifakı’nın aylardır her türlü hazırlığını yapıp “yok öyle bir şey” dediği erken seçimin aniden 24 Haziran’da yapılacağının açıklanması, bizlere tam da Komser Ziver’in oyunbazlığını/sahtekârlığını hatırlatıyor! 

SS ittifakının cumhurbaşkanı adayı Erdoğan, OHAL uzatılırken “seçimler zamanında yapılacak” diyordu ama ne olduysa ittifakın küçük ortağı ile 30 dakika görüşünce oldu! Erdoğan bu görüşmeden sonra kameraların karşısına geçip “iç ve dış gelişmeleri geniş yelpazede istişare edip erken seçim kararı aldıkları”nı açıkladı. 30 dakika içinde neleri hangi uzun yelpazede istişare ettiklerini bilmiyoruz. Ama şurası açıktır ki, 24 Haziran’da seçim kararı tıpkı Ziver’in Cumali’ye kurduğu kumpas gibi halkı aldatmaya yönelik önceden planlanmış bir oyundan başka bir şey değildir. Çünkü 24 Haziran’da seçim kararı ne erken seçim, ne de baskın seçimdir. Bu karar düpedüz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’le iktidar eliyle başlatılıp 16 Nisan 2017’de ikinci aşaması gerçekleştirilen ‘sivil darbe’nin son aşaması olarak dayatılmaktadır.

‘Sivil darbe’nin son aşaması diyoruz, çünkü OHAL altında yapılan 16 Nisan referandumundaki pratik hala akıllardadır. Şimdi bunların üzerine seçim yasaları en ince noktasına kadar SS ittifakının çıkarına göre hazırlandı ve mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılması da yasallaştırıldı. Buna rağmen kendilerine güvenemedikleri için muhalefete seçimlere hazırlanma fırsatı bile bırakılmadan seçimleri iki ay içinde oldu-bittiye getirerek tek adam rejimini kalıcı hale getirmek istiyorlar.

“Ülkenin önünü görmesi”, “belirsizliklerin giderilmesi” için erken seçim kararı aldıklarını söylüyorlar. Doğrudur, ülkede artık hiç kimse önünü göremiyor. Ama bu karanlığın nedeni iktidarın iç politikadan dış politikaya, ekonomiden eğitime, sağlıktan sosyal yaşama kadar her alanda yarattığı kara tablodur.

FETÖ’cülerle 11 yıl boyunca iktidarı paylaşanlar, suç ortaklığı yapanlar onlardı ama darbecilerle mücadele adı altında ilan ettikleri OHAL’den sonra kendilerine ve darbecilere karşı olan bütün demokrasi ve halk güçlerini hedefe koyup saldırmaktan geri durmadılar. Binlerce siyasetçi, akademisyen, gazeteci tutuklandı. Grevler yasaklandı. Medya organları ya kapatıldı ya da bin bir hile ve devlet kredileriyle havuz medyasına dahil edildi. Yargı tek adamın yargısı yapıldı-ki 2017 hukukun üstünlüğü endeksine göre Türkiye, dünyada 113 ülke arasında 101. sırada yer alıyor. Eğitim, çocuk tacizcisi-tecavüzcüsü tarikat, cemaat ve vakıflara emanet edilmiş durumda. Dolar ve Euro fırlayınca işçi-emekçilerin ücretlerindeki düşüş daha şimdiden ücretlere yapılan zamları aştı. İşsizlik ve enflasyon uzun yıllardan sonra yine çift haneli rakamlara yükseldi. Dış politikada “milli güvenlik” adı altında iktidarın sürdürdüğü yayılmacı-müdahaleci politikalar nedeniyle Türkiye, Suriye’deki cihatçı çetelerin hamisi haline getirildi. Yetmedi, Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve açmazlar yapılan operasyonlarla sınırın ötesine taşındı. 

Özetle eğer ülke önünü göremiyor ve belirsizlikler yaşanıyorsa bunun en büyük sebebi ülkeyi 16 yıldır yöneten AKP-Erdoğan iktidarı ve uyguladığı politikalardır. Dolayısıyla bunların derdi ülkenin önünü görmesi olsaydı yapabilecekleri tek bir şey vardı: Bu karanlık tablonun mimarları olarak derhal çekip gitmek! 

Oysa bunların derdi tam aksine kendilerini kurtaracak bir rejimi-tek adam rejimi-inşa etmektir. İşte bu nedenle bugün seçimi oldu-bittiye getirmeye çalışıyorlar. Çünkü ekonomideki gidişat giderek kötüleşmekte, hiçbir sorunu çözmediği halde büyük bir zafer olarak sunulan Afrin operasyonunun havası sönmektedir. İçeride ise, dayatılan OHAL düzenine karşı halkın hoşnutsuzluğu giderek artmaktadır.  

Yani her şeye rağmen baskının basanın yanında kalmayacağının alametleri fazlasıyla belirmiş durumdadır. Yeter ki demokrasi güçleri tek adam rejimine karşı halkları doğru politikalar etrafında birleştirebilsin ve seçim sürecini hızla her alanda mücadelenin yükseltildiği bir süreç olarak örgütlesin. Çünkü tıpkı filmdeki şarkıda söylendiği gibi; al takke ver külah her zaman sökmez!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...