Ayşe Öğretmen ve düşüncenin suçlaması
Fotoğraf: Envato
Bir televizyon kanalına katılarak barışı seslendiren Ayşe öğretmen, geçmişteki ve şimdiki devletin barış düşüncesini benimsememesi nedeniyle hapis cezası almıştı. Ayşe öğretmen barış istemekle terör örgütü propagandası yapma suçunu işlemiş oluyormuş(!?) Şimdi 6 aylık bebeğiyle yarın (Cuma günü) hapse girecek.
Barış düşüncesi benimsenmiyor, biliyoruz. Marazi bir durum bu. Bir hatırlatmada bulunayım. İHD Genel Başkanı Akın Birdal da 1995 yılında barışı seslendirmesi nedeniyle yargılanmış ve cezalandırılmıştı. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçundan! Düşünebiliyor musunuz, barış istemek kin ve düşmanlığa tahrik olarak değerlendiriliyor. Akın Bey’i 1999 yılında cezanın infazı için hapse atmışlardı. Bizim devletimiz barıştan pek hazzetmez. “Yurtta sulh, cihanda sulh” iyi bir slogan da eğitim sisteminden, yasal düzenlemelere değin pek barış içinde bir toplum ve dünya hedefi yolunda müspet adımlar atıldığı söylenemez.
Türkiye yargısının hukukun üstünlüğü ilkesi bakımından, sadece bağımsızlık ve tarafsızlık gibi bir sorunu yok; bir zihniyet ve kültür sorunu da var. Bir eğitim ve bilinç sorunu…
Eskiden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden söz ettiğimizde - AİHM, AİHM olmadan önce, Komisyon ve Divan olarak çalıştığı 1998 öncesi dönemde- bazı savcılar, hakimler, gürlerdi: “Burası Türk Mahkemesi!”
Hani bugünlerde çok tekrarlanan bir slogan haline geldi ya, “yerli ve milli”, tam da öyleydi.
Bir adalet kurumunda hak ve adaletten önce yerli ve millilik vurgusu aramak garip.
Elbette iç hukuk bakımından, yani birincillik bakımından ulusal yargı temeldir. Bu açıdan her ülkenin yargısı için elbette yerli ve milli diyebiliriz. Ama sadece bize özgü değil bu. Bir sistem (AİHS) bakımından, her iç hukuk “yerli ve milli”dir. Ama bununla kastedilen herhalde “biz burada ne der, ne yaparsak odur, kimse bize karışamaz, insan hakları sorunları da bizim iç işimizdir” derseniz, işte bu olmaz.
Ne işiniz var o zaman Avrupa Konseyi’nde, AİHS’in tarafı olmada, AİHM’in yargı yetkisini tanımada?
Yüzlerce ulusalüstü insan hakları belgesinin altına, uymayacaksanız, uygulamayacaksanız niye imza atıyorsunuz?
Sorunları içeride çözmek lazım öncelikle…Elbette.
İnsan hakları konuları, evrensellik ilkesinden hareketle, uluslar arası bir ilgiyi, dayanışmayı ve korumayı gerektirir. Taa 1919 tarihli İLO kuruluşundan beri öyledir.
Eksiklerinden, etkisizliğinden, ağır işleyişinden söz etsek de, insan haklarının uluslar arası koruması gereklidir.
Evet, Ayşe öğretmen açısından ve bebeği açısından çok ciddi sorun var. Tıpkı şu anda anneleriyle birlikte hapiste olan 700 bebek/çocuk gibi…
Başka bir Ayşe de (yazar, tarihçi Ayşe Hür) propaganda suçundan ceza aldı bu hafta.
Sadece o mu?
Bu hafta, ilahiyatçı yazar, insan hakları savunucusu İhsan Eliaçık da son derece ağır (6 yıldan fazla) hapis cezasına çarptırıldı.Eliaçık, 80’li ve 90’lı yıllardaki yargılanmalarını (35 ayrı davadan yargılanmasını) hatırlattı.
Kötülüğün, kötü yılların mukayesesini yaptı. Bu dönem daha ağır…
Hafta başında İzmir’den bir haber geldi. Şarkıcı, insan hakları savunucusu Suavi de cezalandırıldı, cumhurbaşkanına hakaret suçundan ve paraya çevrildi cezası.
Daha haftanın ortasındayız. İHD Ağrı eski temsilcisi avukat Olcay Öztürk mahkemeye çıktı bu hafta ama özgürlüğü iade edilmedi.
O arada barış bildirisi nedeniyle akademisyen yargılamaları devam ediyor ve terör örgütü propagandasından cezalar veriliyor.
Şiddete başvuran siyasal amaçlı örgütlerle, şiddet eylemleriyle ve bunların propagandası ile hiç alakası olmayan düşünce açıklamaları yargılanmaya neden olabiliyor.
O arada tekrar hatırlatalım Mehmet Altan’ın durumunu. AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen hala hapiste tutuluyor. Şahin Alpay’n da ev hapsi sürüyor.
Cumhuriyet davasında Akın Atalay hapiste. Özgürlükçü Demokrasi gazetesine ve basan matbaaya büyük baskın ve yasak hatırda tutulmalı.
Gazeteyle dayanışma amacıyla sorumluluk üstlenen dayanışmacılar hakkındaki davalar sürüyor.
150’den fazla gazeteci, yazar var hapishanelerde…
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle binlerce insan hakkında soruşturmalar var ve insanlar tutuklanıyorlar.
Bir de bizim büyük dayanışmacı , hak savunucusu arkadaşımız Eren Keskin’i tekrar hatırlayalım.Yüzlerce yıl hapsi isteniyor toplam 143 davadan…
Egemenlerin, Nazlı Ilıcak’ı, Ahmet Altan’ı yazdıkları yazılardan hareketle ömür boyu hapiste tutmak istediklerini daima hatırlamak lazım…
Topluma verilen mesaj çok açık:
İtiraz etmeyin, eleştirmeyin, fikrinizi söylemeyin, itaat edin, susun!..
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21