15 Nisan 2018 00:37

Füzeler Suriye’ye atıldı ama bütün dünya tehdit edildi!

Füzeler Suriye’ye atıldı ama bütün dünya tehdit edildi!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Günlerdir, dünya kamuoyunun gündeminde olan ABD-İngiltere-Fransa’nın Suriye’ye yönelik operasyonu önceki gün sabaha karşı 04.00’te başladı ve tamamlandı.

ABD’nin Doğu Akdeniz’deki ve Kızıldeniz’deki savaş gemilerinden atılan füzelerle katıldığı saldırıya İngiltere ve Fransa savaş uçaklarıyla katıldı.

Saldırı sonrasında Pertagon;
- Şam, Hama, Humus, Dera ve Suveyda kentlerindeki hedeflerin vurulduğu,
- Vurulan hedeflerin, “Kimyasal silah üretim tesisleri ve depolama alanları” oluğunu,
- Bu hedeflerin, Suriye, İran ve Lübnan Hizbullahı’nın kullandığı üs ve tesisler oluğunu açıkladı.

Pentagon’dan yapılan açıklamadan anlaşılmaktadır ki, bu saldırıda Rusya’nın üslerinin vurulmaması için özel bir dikkat gösterilmiştir.

ABD, İngiltere ve Fransa, bu saldırının “Esad rejimine bir mesaj olduğunu”, tekrar bir “kimyasal silah” kullanımı söz konusu olduğunda saldırının devamının geleceğini açıkladı.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de, saldırıyı NATO’nun desteklediğini açıkladı.

TÜRKİYE DE YAPSA BÖYLE YAPARDI!

Türkiye’nin ABD’nin organize ettiği saldırı konusundaki fikri önceden biliniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve öteki hükümet sözcüleri, Esad’ın mutlaka cezalandırılmasını ama Rusya ile ABD’nin karşı karşıya gelmesini istemediklerini açık açık söylüyorlardı.

Nitekim dün sabah saatlerinden itibaren Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ve AKP Sözcüsü Mahir Ünal; yaptıkları açıklamalarda bu emperyalist saldırıyı değil, Esad rejimini lanetlemeye devam ederken, saldırıya da tam destek verdiklerini açıkladılar.

Dışişleri Bakanlığı ABD-İngiltere-Fransa’nın saldırısının, “Memnuniyetle karşılandığı”nı açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü  İbrahim Kalın, “Operasyon vicdanlara tercüman oludu” diyerek, bu saldırıya Türkiye’nin desteğinin sadece protokol icabının ötesinde “Canıgönülden bir tam destek” olduğunu ifade etmiş oldu. AKP Sözcüsü Mahir Ünal ise; “Saldırının Suriye’ye değil, Esad rejimine yönelik olduğunu öne sürerek saldırıyı “teknik bir olaya” indirgeyerek, Suriye’ye yönelik “saldırıseverliğe” tüy dikti!

Dahası dün saldırıyla ilgili yapılan her üç açıklamanın diğer bir ortak yanı ise; saldırının böyle sınırlı, hedefe yönelik olmasının nedeni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde Putin, Trump ve Macron’la yapılan telefon diplomasisinin sonucu olduğu biçimindeki abartılı yorumlardır. Ki bu abartının, yandaş medyada daha açıkça yapıldığını görüyoruz.

Türkiye’den yapılan resmi sözcülerin değerlendirmelerine bakıldığında, “Türkiye de bir cezalandırma operasyonu yapsa böyle yapardı” denmek istendiğini söylersek aslında bir abartı yapmamış oluruz.

OPERASYON KÜÇÜK AMA SONUÇLARI BÜYÜK VE TEHLİKELİ OLABİLR

Operasyonu medya üstünden yapılan ve sorunu “Salt askeri bakış açısıyla” ele alan bu saldırıyı önemli görüyor, gösteriyorlar. Ama, Suriye krizinde gelinen yer, dünyada batı emperyalizmi ile Rusya (ve Çin) emperyalizmi arasında, “soğuk savaş”, “casus savaşları”, “ticaret savaşı” gibi “savaş çağrıştıran” nitelemelerle ifade edilen gelişmelerin “Suriye sahası”ndaki devamıdır. Bu yüzden bu saldırıyı, sadece birkaç savaş uçağı ve savaş gemisinin bir gecede gerçekleştirdikler birkaç saatlik “mesaisi” ile sınırlı görmek herhalde bölgede düşülecek en büyük yanılışlardan birisi olur.

Çünkü batılı emperyalistler  Rusya ve İran başta olmak üzere Suriye’ye müdahil olan ülkelere ve dünyaya mesaj vermeyi amaçladılar.

Şöyle ki;
1- Böylece batılı emperyalistler; eğer biz dünyanın herhangi bir köşesinde bir yere müdahale etmek istiyorsak, nedenlerimizi de kanıtlarımızı da kendimiz yaratırız; bunun için de elimizde yeterince güç ve imkan var. Suriye’de biz olmadan ve bizimle uzlaşmadan bir şey yapmaya kalkmayın; buna izin vermeyiz demek istemektedirler.

2- ABD kendi müttefikleriyle saflarını sıklaştırarak, Almanya ve İtalya gibi en azından böyle askeri harekatların dışında kalmayı tercih eden müttefiklerine de, “Ne şiş yansın ne kebap yöntemiyle gidilmez, herkes elini taşın altına koymalıdır” demek istemiştir.

3- ABD Suriye’de kalıcı olduğunu, “Suriye’den çekileceğiz” demenin aslında müttefiklerin ve hatta NATO’nun bölgeye daha güçlü biçimde gelerek, ABD’nin üstündeki ağırlığı azaltmaların istemek anlamına geldiğini söylemiş olmaktadır. Ki, bu da Batılı emperyalistlerin Suriye’ye daha güçlü olarak gelmeye devam edeceği anlamına gelmektedir.

4- ABD ve müttefikleri, “Astana görüşmeleri”nin Suriye’de “ateşkes” gibi kimi “teknik konular” dışında yapacağı bir şey yoktur. Suriye’nin haritasında yapacağı bir şey olmadığını ve asıl olanın “Cenevre görüşmeleri”nde olduğunu göstermeyi amaçlamıştır.

5- “Mesaj Esad rejimine verildi” dense de aslında mesaj; Rusya ve İran’dan başlayarak, Türkiye’nin içinde olduğu tüm bölge ülkelerine, Suriye krizine müdahil olan ülkelere, hatta tüm dünyaya verilmiştir. Bu mesajın içinde Trump’ın kadrosuyla artık ABD’nin dünya sahnesinde olmasını gösterme de vardır.

6- Saldırı ile Suriye krizinde bundan böyle ABD, Fransa, İngiltere, NATO, İsrail, Suudi Arabistan Mısır ittifakının Suriye politikasında daha aktif olacağı, Rusya, İran, hatta Türkiye’nin Suriye’deki girişimlerinin artık batılı emperyalistlerin bölgedeki müttefikleri tarafından daha da sınırlanacağının mesajı verildi.

7- ABD-Fransa-İngiltere’nin, elbette bu saldırı ile en başta Rusya’ya ve İran’a mesaj verdiği; Rusya’nın özellikle de Putin’in bölgede kazandığı itibara darbe vurmayı amaçladığı bir gerçektir.

BARIŞ ZORLAŞMIŞ, BARIŞ MÜCADELESİNİN ÖNEMİ ARTMIŞTIR

Nitekim Rusya’nın Birileşmiş Milletler Büyükelçisi Anatoliy Antonov, “En kötü endişelerimiz gerçekleşti. Rusya Devlet Başkanının tahkir edilmesi kabul edilemez” diyerek saldırının Putin ve Rusya’nın itibarına yönelik yanına da dikkat çekti.

Putin de “Bu saldırıyı en sert biçimde kınıyoruz. Uluslararası alanda yıkıcı etkileri olacaktır!” diyerek sert biçimde görüşlerini ifade etti.

İran’dan da sert açıklamalar var.

Esad ise, “Batı kontrolünü kaybettiği için saldırdı” diyerek ABD ve batılı emperyalistleri suçladı.

Ama bu açıklamalar ne kadar sert olursa olsun, bu sertliklerin ve verilen mesajların sahada hemen yarın askeri karşılıklarının olacağı anlamına gelmiyor. Tersine; ABD ve Rusya’nın hemen karşı karşıya gelmesi de beklenmiyor. Ama, bölgede çelişkilerin derinleştiği, bölgesel savaş etkenlerinin bu son saldırıyla daha da güçlendiğini söylemek gerekir. Bu da bölgede asker-silah yığınağının artacağı, küçüklü büyüklü, gerilimlerin ve çatışmaların artıp yaygınlaşacağı anlamına gelmektedir.

Kısacası bu son saldırı Suriye topraklarına yapılmıştır ama füzeler Suriye’de paylaşım mücadelesi içindeki ülke halkları başta olmak üzere tüm dünya halklarına atılmıştır.

Düne göre Suriye’de ve bölgede barış daha zorlaşmış, barış mücadelesinin önemi daha da artmıştır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...