11 Nisan 2018 00:26

Suriye'ye batı müdahalesi Türkiye-Rusya ilişkilerini baskılıyor

Suriye'ye batı müdahalesi Türkiye-Rusya ilişkilerini baskılıyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

IŞİD yenildi artık sıra siyasi çözümde” dendikçe, Suriye’de adeta bir karıştırıcı el, her şeyi yeni baştan eskisinden daha karmaşık hale getirmek için uğraşıyor.

Afrin operasyonunun hemen sonrasında İsrail savaş uçaklarının Suriye’de İran’ın kullandığı iddia edilen bir üssü savaş uçaklarıyla bombalaması ve Filistin’e yönelik İsrail saldırılarının ardından batılı ülkelerle Suriye arasındaki gerilim, Guta’da Esad güçlerinin kimyasal silah kullandığı iddiasıyla zirveye vardı.

Doğu Guta’daki Duma kasabasında rejim güçlerinin kimyasal silah kullandığına dair haberlerin çıkmasıyla başlayan karşılıklı suçlamalar, ABD ve Rusya arasında (İngiltere ve Fransa’nın açıkça ABD’nin arkasında yer aldığı) ciddi bir gerilime dönüşmüş bulunuyor.

ABD VE MÜTTEFİKLERİ SALDIRIDA KARARLI

ABD’nin Suriye’ye yönelik saldırıyla ilgili tutumu, doğrudan ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklandı.

Trump “Suriye’ye askeri seçenek de masada. Askeri liderlerle görüşüp 48 saat içinde büyük kararlar vereceğiz” diyerek, ABD’nin Suriye’ye mutlaka silahlı bir saldırı yapacağını da belirtmiş oldu. Siz bu satırları okurken Suriye’ye saldırı için Trump’ın sözünü ettiği “48 saatlik süre” dolmuş olacak.

BM’deki tartışmalar göstermektedir ki; ABD Suriye’ye yönelik saldırıyı İngiltere ve Fransa ile ortak bir operasyon olarak gerçekleştirecektir.   
Nitekim ABD’nin Akdeniz’deki 6. Filosuna bağlı bir savaş gemisinin Suriye kıyılarına doğru hareket ettiği basına düştü. Rusya ise bir yıl önce olduğu gibi yine Esad rejiminin yanında duruyor ve bölgede kimyasal silah kullanıldığına dair hiçbir izin bulunmadığında ısrarlı.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, Rusya’nın tutumunu, “ABD’nin Suriye’ye askeri operasyon düzenlemesi durumunda ciddi sonuçları olacağını, ABD’ye ilgili kanallar aracılığıyla ilettik” diyerek ifade etti.

Dün de, Rusya’nın Karadeniz donanmasının ve Güney Rusya’daki “Radar ve füze sistemlerinin alarma geçirildiği” duyuruldu. Elbette bunun önceden alınmış bir tatbikat olduğu söylenerek!

BİR YIL ÖNCESİNE GÖRE BİLE DAHA VAHİM

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, Duma’daki ‘‘Şüpheli kimyasal silah saldırısı” ile ilgili, “BM’nin bu saldırıları ve sorumlularını belirleyemediğini” söyledi.

Böylece onca ikili ve çoklu uluslararası görüşmelere karşın bugün yeniden 7 Nisan 2017’nin (*) öncesine dönüldüğü görüldü. Hatta bazı bakımlardan çelişkilerin daha da derinleştiği ve paylaşım mücadelesi veren ülkelerin, “güç gösterisine” başvurduğu, mevzilerini güçlendirmek için daha büyük ölçüde “Askeri güce gereksinim duyması” dikkate alındığında; Esad rejiminin “kimyasal silah” kullandığı iddiasının, bu ülkelerin Suriye’deki askeri etkinliklerini artırmasının sadece bir bahanesi olduğu apaçık görülüyor.

Bu yüzden de gerek ABD, gerekse yakın ortakları İngiltere ve Fransa, önce Suriye’de bazı hedefleri vurduktan sonra, Duma’da gerçekten kimyasal silah kullanıp kullanılmadığının kanıtlarını arayacaklar!

Tabii eğer aramak isterlerse! Ki, daha güçlü ihtimal, bir yıl önce İdlib’te olduğu gibi, burada da gerçek kanıtların bulunup bulunmadığı karanlıkta kalmaya devam edeceğidir.

TÜRKİYE’DEN BATI MÜDAHALESİNE YEŞİL IŞIK

Her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan rejimin saldırısıyla ölen Suriyeliler için bütün dünyayı, özellikle ABD ve batılı büyük ülkeleri, yaşanan trajediye seyirci kalmakla suçluyor.

Doğu Guta’daki “kimyasal saldırı iddiaları” karşısında Erdoğan, onları Doğu Guta’daki saldırılara müdahale etmemekle suçluyor; ama bu saldırının -eğer yapıldıysa- Rusya’nın himayesinde olduğunu ve ölenin de öldürenin de Müslüman olduğunu unutarak!

Pazartesi günü yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında medyanın karşısına çıkan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ise; “Doğu Guta’daki saldırı uzmanlar tarafından süratle incelenmelidir. Bize ulaşan bilgiler hem istihbarat örgütümüz üzerinden hem de elde edilen haberler, görüntüler ve fotoğraflar üzerinden baktığımızda burada kimyasal silah kullanıldığı çok net bir şekilde gözüküyor. Ancak bunun uzmanlar tarafından da elbette incelenmesi ve soruşturulması son derece önemlidir” diyerek, “Ne şiş yansın ne kebap” çizgisinde yürümeye çalışıyor. Öte yandan “Biz rejim güçlerinin kimyasal silah kullandığından eminiz” diyerek batılı emperyalistlerin müdahalesi için “yeşil ışık” yakıyor.

Bu da Suriye’de ABD etkisini kırmak için uğraşan Türkiye’nin, ABD’yi rejime karşı müdahaleye çağırarak bu kez onu Suriye’de daha etkin bir pozisyona çekmesi gibi çelişik bir tablo ortaya çıkarıyor.

RUSYA’DAN KRİTİK AFRİN TALEBİ

Rusya ile nükleer santral inşaatı ve S-400 füze alımları gibi ciddi ekonomik ilişkilere giren Türkiye’nin Suriye politikası ise iki ülkeyi karşı karşıya getirecek bir yolda ilerliyor. Üstelik de hayli hızlı ilerliyor.

Bu konuda, gelişmeleri dün gazetemize değerlendiren Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı, “Eğer... ABD Suriye’ye yeni bir saldırı başlatırsa, ki yüksek bir ihtimal bu. Bundan en büyük memnuniyeti iktidarın duyacağını söyleyebiliriz. Bu ise Rusya ve İran’la yakınlaşmanın nesnel sınırlarını bir kez daha gösterecek” diyerek; Suriye’de, Rusya-Türkiye yakınlaşmasının artık sınıra dayandığını ifade ediyor. Dahası son günlerde Türkiye’nin giderek batı emperyalizminin saflarına yöneldiğini söyleyenlerin sayısı da giderek çoğalıyor.

Nitekim, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk güçlerinin Afrin’de kalacağını hiçbir zaman söylemediğini ve operasyonun sona ermesinin ardından Türkiye’nin bu bölgenin kontrolünü Suriye hükümetine geri vermesi gerektiğini belirtti.

HER YENİ GELİŞME ÇELİŞKİLERİ ARTIRIYOR

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Lavrov’un bu isteğine; “Bu yanlış bir istek. Zamanı gelince Afrin’i kime teslim edeceğimizi biz biliriz” diyerek yanıtladı.

Rusya’nın Suriye’deki amaçları dikkate alındığında, bundan sonra Rusya’dan gelecek isteğin; “Fırat Kalkanı bölgesini de Suriye rejimine devredin!” olacağını söylemek için derin bir diplomasi bilgisine ihtiyaç yok.

Türkiye ile girilen ekonomik ilişkiler ise, herhalde Rusya’dan çok Türkiye’nin elini kolunu bağlayacak ilişkiler olarak biçimlenmektedir.
Bütün bu gelişmeler dikkate alındığında; batı emperyalizmi ile Rusya arasındaki gerilimlerin, Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirecek doğrultuda ilerlediği açıkça görülmektedir.

(*) 7 Nisan 2017’de de ABD, İdlib’de rejim güçlerinin kimyasal silah kullandığı iddiasıyla Suriye’nin Humus yakınlarındaki Al-Shayrat hava üssünü savaş gemilerinden atılan füzelerle vurmuştu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...