07 Nisan 2018 00:15

Seminer notları

Seminer notları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

“Seminer Notları” başlıklı bir yazının, seminer hakkında bilgi verme amaçlı olması hasebiyle, seminerden sonra yazılması gerekir. Seminer cuma günü başladığından, bu yazı seminer öncesinde, seminere hazırlanırken, savunmaya çalışacağım bazı görüşlerimle ilgilidir. 

Sözü edilen seminer, Marmara Üniversitesi Mezunları Derneğinin, “Türkiye 14. Vergi Kongresi” başlığı altında tertiplemiş olduğu, “Ekonomik Büyüme, Gelir Dağılımı ve Vergi Politikaları” konulu kongredir. Kongrede benim konumun başlığı ise “Küreselleşme ve Uluslararası Siyasetin Büyümeye Etkisi”şeklinde belirlenmiş.

Bana verilen konu oldukça yeni olup, klasik iktisat öğretisinin son dönem araştırmalarını içeriyor. Hatta denebilir ki, süreç henüz tarih olmadığı için, elimizde anlamlı istatistik ve yorum da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, bir yandan geçmiş bulgu ve deneyimlerle diğer yandan da teorinin sunduğu ön bilgilerle konu üzerinde tartışma yaratabilecek bazı noktalara değinmekle yetineceğim. 

Açıktır ki, öncelikle küreselleşme olgusunun ekonomi bağlamında oluşum gerekçesi üzerinde bazı şeyler söylemek gerekiyor. Küreselleşme süreci, iletişim araçlarındaki hızlı gelişme ve sosyalist blokun dağılması gibi tali açıklamalarla geçiştirilemez. Küreselleşme 1970’lerden itibaren ileri kapitalist ekonomilerde boy gösteren kâr oranlarının azalması olgusuna bağlı olarak, merkez sermayenin, gerek üretim alanı gerekse tüketim alanı olarak çevresel alanlara yayılma aşamasıdır. Böylesi sermaye yayılışı fevkalade kısıtlı olarak çok öncelerde gerçekleşmiştir. Ancak, günümüz sermayenin çevreye saçılması salt nicel gelişme olmayıp, sermayenin tabii olacağı kurallar bağlamında çok ciddi nitel dönüşümle ilgilidir. Örneğin, özelleştirmelerde ulusal ve uluslararası sermayeye karşı ulusal devletlerin politikaları, kâr transferi ya da sermayenin girebileceği alanlar gibi konularda bir dizi uluslararası düzenleme ulusal hükümetlerin hareket alanını sınırlamıştır. Bu itibarla, ulusal sermayelerin kalkınma politikaları, para ve faiz işlemleri, hatta bütçe politikaları tehdit altındadır. 

Küreselleşme sürecinin başat mantığı doğrultusunda, güçlü merkez sermayeler arasında rekabet yaşanmaktadır. Rekabette sermayenin en önemli silahının teknoloji olduğu düşünüldüğünde, gelişmekte olan bir ekonomiye yabancı sermayenin teknoloji transferi söz konusu olamaz. Çok ileri teknolojiye sahip bir sermaye gelişmekte olan bir ekonomide yatırım yapabilir, ancak yatırımın coğrafi olarak yer seçimi, teknolojinin de taşınacağı anlamına gelmez. O yörede yapılan yatırımda teknolojik süreç ülkeye açılmayacağından, üretim yapılıp tüm dünyaya satılırken sağlanan dövizin de, sağlanan yüksek kârların transferi neticesinde, ülke cari dengesine katkısı düşünülemez. 

Kısacası, yurt içi hasıla ile ulusal gelir arasında birincisi lehine oluşan fark, ülke aleyhine sonuç yaratır. Kısacası, ekonomik karar bağımsızlığı zayıflamış olan ulusal devlet aygıtı ulusal kalkınma plan ve programlarını uluslararası sermaye gölgesi altında bağımlılık koşulunda gerçekleştirmek durumunda kalır.

Küreselleşme ile ulusal ekonomik sınırları üzerinde hakimiyeti gerilemiş olan gelişmekte olan ekonomilere serseri finansal sermayenin giriş çıkışları, kur-faiz-fiyat denetiminde otoriteleri çıkmaza sokar. Üretime değil, borsaya ya da finansal alanlara giren uluslararası sermaye üretime katkı yapmadan faiz kazancı sağlarken, hem ülke kaynaklarında erimeye yol açar, hem de ülkede yarattığı finans bolluğu ile tüketimi kamçılayıp dolaylı vergilerde artış yanında, piyasa hareketlenmeleri ile de sermayenin ve tüketicilerin görüşlerini perdeler. 

Şu hale göre, ekonomik büyüme yerine ulusal kalkınma modelinin inşası, küreselleşme sürecinin hassas ve kritik bir yaklaşımla ele alınmasını gerektirmektedir. Ancak böylesi bir yaklaşımla, kısa vadeli parıltıların göz boyama etkisinden sıyrılıp, uzun vadeli gerçek problemlere kalıcı çözümler üretmeye yönelinir. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...