04 Nisan 2018 23:19

Yaşayarak öğrenenler

Yaşayarak öğrenenler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye’de patronların işçilere ‘ekmek verdiği’, bu nedenle işçilerin kendilerine ekmek veren patronun sözünü dinleyerek tevekkül etmesi (kaderine boyun eğmesi) gerektiğine olan inanış, onca yaşanmışlığa rağmen, günümüzde hala karşılığı olan bir düşünce ve davranış biçimi olarak varlığını sürdürüyor.

Geçmişten günümüze hakkını arayanlar, iktidarın baskılarına karşı çıkanlar, daha güçlü olmak için mücadeleci sendikalarda örgütlenmek isteyenlerin ya ‘teröristlerin’ oyununa geldiği ya da ‘şeytana uyduğu’ yönündeki söylemlerin sürerken, bazı imamların Cuma hutbelerinde işçilerin greve çıkmasının dinen ‘caiz olmadığı’na yönelik konuşmalar yaptığı hatırlanacaktır. 

Ekonomik-toplumsal sistem kendi tarihsel gelişim yasalarına göre ‘tıkır tıkır’ işletilirken, işçi ve emekçilerden sadece fabrika ya da işyerinde değil, toplumsal yaşamın her alanında kendisini çepeçevre saran yasak, kural ya da emirlere koşulsuz ‘uyması’ halinde güvende olduğu, sistemin işleyişine itiraz etmediği sürece başına bir iş gelmeyeceği mesajı veriliyor. Örneğin işçilerin çalışırken, zam isterken en temel hakları ellerinden alınmak istendiğinde haklarına sahip çıkmak, örgütlü mücadeleye katılmak yerine, çalışacak bir işleri olduklarına şükretmeleri, kaderlerine razı olmaları gerektiği öğütleniyor. Böylece her bir emekçinin hakkını aramak için mücadele ettiğinde ya da kafasını kaldırdığında devletin sopasını yiyeceği söylenerek, sistem tarafından kendilerine çizilen sınırların dışına çıktıklarında başlarına kötü şeylerin gelebileceği hissettiriliyor. 

Patronlar ile işçiler arasında yaşanan çıkar çatışması ve çelişkilere rağmen, işçilerin ‘işçi gibi yaşayıp, patron gibi düşünmek’ durumunun her şeye rağmen sürmesi, onların ‘bıçak kemiğe dayanıncaya’ kadar çalışma ve yaşam koşullarına tepki göstermekten geri durulmasına neden oluyor. İşçiler, aldığı ücretten ve çalışma koşullarından şikayetçi olmadıkları, koşullar kötüye gitse de herhangi bir gerekçeyle çalışacak bir işleri olduğu için ‘şükrettikleri’ sürece, içinde bulundukları ve her geçen gün kötüye giden koşulları sorgulama, daha iyi koşullarda çalışmak ve yaşamak için harekete geçme ihtiyacı duymuyorlar. 

Bugün binlerce işçinin işini koruma kaygısıyla patronların her isteğine boyun eğmesi, sermayenin emekçilerin sadece günlük yaşamında değil, zihinleri üzerinde de egemenlik kurduğunun en somut göstergesi aslında. İşsizliğin ve yoksullaşmanın istikrarlı bir şekilde artması, esnek ve güvencesiz istihdamın yaygınlaşması, aynı işi yapanlar arasında oluşan çalışma statüsü (kadrolu, sözleşmeli, geçici vb) ve ücret farklılıkları, sosyal güvenlik ve sağlık hakkından eşit derecede yararlanamama vb gibi pek çok neden, sistem ne kadar ‘despotik’ karakter gösterirse göstersin,bireysel korkuları sürekli besliyor ve derinleştiriyor. 

Günümüz modern çalışma ilişkilerinin büyük ölçüde esnek, kuralsız ve güvencesiz hale getirilmiş olması, çalışma şansına sahip olanları sürekli daha çok ve daha hızlı çalışmaya ve patronlara daha fazla boyun eğmeye zorlayıp, onları sistem tarafından örülen korku duvarının içine hapsederken, kafasını kaldırıp çevresine bakmasını, içinde bulunduğu koşulları sorgulamasını engellemek için bütün olanaklarını seferber ediyorlar. 

Ülke ekonomisinde yaşanan ve giderek ağırlaşan sorunlar, OHAL KHK’lerinin yarattığı tahribatın artarak sürmesi, taşeron işçilere kadro düzenlemesinde on binlerce işçinin ‘güvenlik soruşturması’na takılması vb gibi pek çok sorunda yaşanan çözümsüzlükler, uzun süredir yaşanan mağduriyetleri daha da yaygınlaştırmış, bugüne kadar ısrarla görünmeyen gerçekleri açık bir şekilde ortaya koymuş durumda. 

İşçi ve emekçiler, yaşadıkları deneyimler üzerinden yaşamlarını çepeçevre kuşatan yanılsama ve aldanmaların farkına vardıkça, kimlerin yanında, kimlerin karşısında olduğunu yaşayarak öğrendikçe, kendi emeklerine ve geleceklerine sahip çıkma davranışları daha da belirginleşiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...