04 Nisan 2018 00:15

Kendi Afganistan'ını yaratmak!

Kendi Afganistan'ını yaratmak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Birkaç gün önce ajanslar Doğu Guta’daki en önemli radikal İslamcı grup olan Ceyş’ül İslam’ın (İslam Ordusu) Türkiye’nin denetiminde bulunan Cerablus’a taşınması konusunda anlaşmaya varıldığı haberini geçtiler. Bilindiği gibi bir süreden beri Suriye ordusu Şam’ı tehdit eden Doğu Guta’daki cihatçı gruplara karşı operasyon düzenliyordu. Cihatçı grupların Suriye’de Türkiye’nin denetimi altında bulunan topraklara sığınmayı kabul etmesi elbette öylesine alınmış bir karar değil. Bu karar, Türkiye’deki iktidarın Suriye’de uygulamaya çalıştığı strateji doğrultusunda atılmış bir adımdır. Türkiye’deki iktidar, Suriye savaşının en başlarından bu yana sürdürdüğü cihatçı grupları destekleme politikasını bugün yeni bir boyuta taşımış bulunuyor. Önce IŞİD ve sonra PYD/YPG ile mücadele adına ele geçirdiği topraklara bu cihatçı grupları yerleştiriyor. 

Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunda ele geçirdiği Cerablus, Azez, Mare hattında tam bir şeriat düzeni hüküm sürüyor. Afrin’de de fetvalar çıkarıp halkın mallarını yağmalayan ÖSO’cular üzerinden benzer bir ‘düzen’ kurulmak isteniyor. Türkiye ayrıca cihatçı grupların ‘son kalesi’ İdlib’de ‘gözlemci’ olarak asker bulunduruyor. Suriye rejimi ve destekçilerinin (Rusya ve İran) Doğu Guta’dan sonra İdlib’e yönelmesi halinde-ki, Suriye ordusu bugün ara vermiş olsa da daha önce güneyden İdlib’e yönelik bir operasyon başlatmıştı-buradaki cihatçı grupların ne olacağı da belli. Ya Hatay üzerinden Türkiye’ye giriş yapacaklar ya da diğer gruplar gibi Suriye’nin Türkiye tarafından ele geçirilmiş topraklarına sığınacaklar.
Türkiye’deki Erdoğan iktidarı, Suriye savaşının en başından bu yana ‘tampon bölge’ politikasını savundu. Hatta bu politikaya zemin yaratmak için Suriye’den Türkiye’ye mülteci akınını özellikle teşvik etti. Tampon bölge politikasının hedefi, önceleri Esad’ı devirmekti. Bugün koşullar ve öncelikler değişti ama tampon bölge politikası değişmedi. Erdoğan iktidarı bugün sınır bölgelerinde ele geçirilen topraklara cihatçı grupları yerleştirerek Kürtleri kuşatmak ve Suriye’nin geleceği ile ilgili pazarlıklarda söz sahibi olmak istiyor. 

Erdoğan iktidarı her ne kadar görmezden gelmeye çalışsa da sınır bölgelerine cihatçı grupların yerleştirilmesi uzun vadede Türkiye için büyük bir tehdit oluşturuyor. Zamanında yine Rojava Kürtlerine karşı desteklenen IŞİD’in ülke içindeki kanlı saldırıları daha unutulmadı. Bölgedeki gelişmelere bakınca Türkiye’nin bugün desteklediği cihatçı grupları yarın destekleyemez hale gelmesi uzak bir ihtimal değil.

Peki, o zaman ne olacak?

İşte Pakistanlaşma tehlikesi dediğimiz şey bu! 

Zamanında Pakistan da Afganistan’da rejim değişikliği için radikal İslamcı Taliban’ı destekledi ama sonra Taliban sadece Afganistan için değil; Pakistan ve bütün bölge için büyük bir tehdit haline geldi. Bugün sınır bölgelerine yerleştirilen cihatçı grupların benzer bir tehdit kaynağı olmadığını/olmayacağını kim söyleyebilir?

Aslı Aydıntaşbaş, Cumhuriyet’te 25 Mart’ta yayımlanan “Kendi Elimizle Afganistan Kuruyoruz” başlıklı yazısında bu tehlikeye dikkat çekiyordu. Aslı bu yazısında “Pakistan’ın ’80’li yıllarda benzer bir mantıkla yarattığı radikal İslamcı Peşaver bölgesinin bugün nasıl bütün ülkeyi teslim alan bir terör yatağına dönüştüğü”ne dikkat çekiyor ve ardından da “Korkarım Türkiye’nin bu hesapsız ve Kürt fobik politikası yüzünden, birkaç yıl içinde Suriye’deki bütün radikal unsurları bize paslayacaklar” diyordu.

Aslı Aydıntaşbaş’ın bu kaygılarını paylaşmamak mümkün değil. Ancak bugün iktidara bu uyarıyı yapan Aslı Aydıntaşbaş olunca kişisel bir not eklemeden geçemeyeceğim. 2012’de dönemin Başbakanı Davutoğlu’nun bütün toplantılarını yakından izleyip Türkiye, Katar ve S. Arabistan destekli muhalefeti “özgürlük savaşçıları” olarak gören Aslı Aydıntaşbaş’a hitaben “O Kan; Biliyor musun Aslı?” başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda o dönem Aslı’nın yazdığı Milliyet gazetesinin internet sayfasında yayımlanan bir videoda bir çocuğun eline verdikleri kılıçla bir Alevi’nin kafasının kesilmesini zafer naraları atarak izleyen çetelerden söz etmiş ve bizi Suriye’deki gerçekleri görmemekle eleştiren Aslı’ya bu çetelere verilecek desteğin bütün bölge için yaratacağı tehdidi anlatmaya çalışmıştım. O günden bugüne yaşananlar bizi haklı çıkardı ama iktidarın uyguladığı yanlış politikalar nedeniyle aynı tehdit bugün artarak devam ediyor.
Başlarda Suriye’ye müdahale politikasını savunan bir yazar olarak Aslı Aydıntaşbaş, uzunca bir süredir uygulanan politikaların yarattığı/yaratacağı tehlikelere dikkat çeken yazılar yazıyor. Aslı tamam da Kürt karşıtlığı söz konusu olunca iktidarın savaş arabasına binmekte tereddüt göstermeyen CHP lideri ve cümle ulusalcı-laiklerin bu politikanın ülkeyi Pakistanlaşmak, kendi Afganistanı’nı yaratmak tehdidiyle yüz yüze bıraktığını görmeleri için acaba daha ne olması gerekiyor?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...