27 Mart 2018 00:55

1 Mayıs yaklaşırken...

1 Mayıs yaklaşırken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’a bir aydan fazla zaman var. Ama önce DİSK sonra da KESK, özetle; patronlar ve hükümetlerinin, bir yandan işçi sınıfının ve emekçilerin “Kazınılmış haklarına yönelik saldırılarına” öte yanda da “Ülkenin OHAL (ve KHK’ler) ve ‘fiili savaş hali’ ile yönetilmesine” karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarını açıkladılar.

Türk-İş, Hak-İş ve Kamu-Sen’den 1 Mayıs’ta ne yapacaklarına dair bir haber yok. Ama bu konfederasyonların çevrelerinden gelen haberler, her bir konfederasyonun ayrı kentte (İşçilerden ve kamu emekçilerinden kaçarak) “yasak savma” faslından birer “1 Mayıs geçit töreni” düzenleyecekleri doğrultusundadır!

Konfederasyonların tablosu böyledir ama her konfederasyondan bazı sendikaların ve yerel şubelerin pek çoğunun merkezi kararlarına karşın yerel 1 Mayıs gösterilerine katılmasını da geçmiş yıllardaki deneyimlerden biliyoruz. Nitekim bazı il ve ilçelerde çeşitli konfederasyonlardan sendika şubelerinin “ortak 1 Mayıs” kutlamak için çaba harcadıkları haberleri de geliyor.

DİSK ve KESK’in 1 Mayıs kutlamalarıyla ilgili kararlarına baktığımızda her iki konfederasyonun da;

* 1 Mayıs’ın tüm ülke sathında,
* Tüm emek güçlerinin ve siyasi çevrelerin katılımıyla kutlanması ortak bir biçimde kutlanmasında birleştikleri anlaşılmaktadır. 

Bu yaklaşımın, 2018 1 Mayısı’nda en azından emek ve demokrasi güçlerinin ön cephesinde bir birlik sağlama girişimi bakımından önemli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Gerek KESK gerekse DİSK, nisan ayı buyunca kamuoyuna yönelik “Stant açma,” “Çeşitli toplantılar düzenleme”, “Tartışmalar açma”, “Etkinlikler düzenleyecekleri” konusunda kararlar almışlardır. Özellikle de KESK’in, “1 Mayıs çalışmaları”yla “OHAL kaldırılsın ve KHK’ler geri çekilsin kapmasındaki kampanyası ile birleştirilerek iller ve ilçeler düzeyinde de etkinliklerle, 1 Mayıs’a hazırlanmak için hayli ayrıntılı bir plan yaptığı anlaşılmaktadır.

Son aylardaki sendikal alandaki “atalet” dikkate alındığında gerek DİSK gerekse KESK’in, 1 Mayıs’a hazırlık için aldığı kararlar, ne kadar uygulanacağından bağımsız olarak elbette önemli girişimlerdir. Ama, önceki 1 Mayıs’lardan da biliyoruz ki, sendikalar için en önemli sorun, kendi üyelerini bile 1 Mayıs’a getirmede başarısız olmalarıdır. Daha doğrusu sendikalar üyelerini 1 Mayıs’a götürmekten çok, “belli bir kadro”yla 1 Mayıs’ı kutlamayı tercih etmektedirler. Bu tercih, DİSK ve KESK’in de 1 Mayıs’ın “bir emekçi bayramı” değil, “solcu bir 1 Mayıs olması”nı esas alan bir hatta durmalarıydı. 

Bugün belki gelişmeler öğrettiği ya da zorladığı için; işçilerin ve emekçilerin 1 Mayıs’ı çizgisine yönelen işaretlerin olması önemlidir. Ama “kararlar” eğer, çalışmada karşılık bulmuyorsa, hiçbir değer taşamadığını yine önceki 1 Mayıs ve öteki kitle eylemlerinden biliyoruz. Bu yüzden de bugün gerek mücadeleci sendikaların gerek ileri işçi kesimleri için 1 Mayıs’ta en önemli görev; en geniş işçi-emekçi çevrelerinin alanlara çekecek ciddi bir çalışmanın yapılmasıdır. 

Bu da genel olarak kamuoyuna yönelik etkinliklerin ötesine geçerek;

* İşçilerin, kamu emekçilerinin doğal olarak bulundukları alanlarda, iş ve hizmet birimlerinde, 1 Mayıs’ın değerlerinin ve işçi emekçi taleplerinin savunulması,

* 1 Mayıs’ın kitlesel kutlanmasının önemi üstünde tartışmalar açılması, özellikle içinden geçilen dönemde bunun öneminin kavratılması, 

* Yığınların kutlamalara taşınmasının örgütlenmesi, yerel kutlamaların ve hazırlık çalışmalarının dönemin ihtiyacına uygunluğu,

* Yerel kutlamalara emekçilerin katılımını kolaylaştıran girişimlerin örgütlenmesi,

* Nisan ayı boyunca yığınlar içinde somut, sıcak, ciddi ve sistemli bir ajitasyonun yapılmasının çok önemli olacağı ortadadır. 

Çünkü bu 1 Mayıs, gerçek bir işçi-emekçi 1 Mayısı olarak kutlanırsa; hazırlıklar böyle bir 1 Mayıs için yapılırsa çalışmalar 1 Mayıs’ın ruhuna uygun olacaktır. 

Sadece işletmelerde değil emekçi semtlerinde, gençlik ve kadın çevrelerinde, 1 Mayıs’ın nasıl kutlanmasının önemli olduğu ve bu çevrelerdeki özel çalışmanın yapılmasının gerekli ve zorunluluğu da tartışılmazdır.

Mart ayı içinde yapılan 8 Mart, 14 Mart, 21 Mart etkinlikleri, yığınların alanlara çıkmakta, taleplerini haykırmada tahmin edilenin ötesinde hevesli olduklarını göstermiştir.

Bu alanda eksik olan, işçi ve emekçilerin ileri kesiminin, mücadeleci sendikacıların ve sınıf partisi başta olmak üzere  emekten yana güçlerin gerekli inisiyatifi alması, bu inisiyatifin gereği olan bir çalışmayı yapabilmeleridir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...