23 Mart 2018 23:44

'Tek parti tek adam rejimi' için 'tek ses'li medya!

'Tek parti tek adam rejimi' için 'tek ses'li medya!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Aralarında Hürriyet, Posta, Fanatik, DHA, Doğan TV Holding, Kanal D, CNN Türk, Yaysat, D Smart’ın da bulunduğu, Doğan Grubunun yazılı ve görsel medya organlarının Demirören Holdinge satılması, üç günden beri medya ve siyasetin baş gündemi haline geldi.

Elbette ki, Doğan Grubunun medya sektöründen çekilmesi, bir günde olmadı. Tersine 2008’den beri Erdoğan ve Hükümetinin Doğan Gurubuyla arasındaki akan suların durulmadığı, aralarındaki kavganın bazen açıkça polemiklerle bazen de aba altından sopa gösterilerek sürdüğü herkesin bildiği bir gerçekti. 

BİLEK GÜREŞİNDE KAZANAN, KAYBEDEN

Bu çatışmanın temposuna da bağlı olarak zaman zaman Doğan Grubunun bazı gazete ve TV kanallarını satacağına dair inandırıcılığı yüksek söylentiler de çıktı. Hatta son yıllarda, Doğan Grubunun “Amiral Gemisi” sayılan Hürriyet’in Katarlılara satılacağı da ciddi biçimde birkaç kez gündeme geldi. Ama doğrusu, Aydın Doğan’ın, bütün yazılı ve görsel medya kuruluşlarını bir günde Demirören Holdinge satacağı, kolay inanılacak bir şey değildi.

Çünkü Aydın Doğan ve onunla paralel bir çizgide bulunan sermaye kesimleri için Doğan Grubunun medya gücü çok önemliydi.

Ancak öyle anlaşılıyor ki; gelinen yerde artık; Aydın Doğan elindeki medya organlarını Demirören Holdinge bırakmak zorunda kalmıştır. 

Onun içindir ki; Aydın Doğan’ın önceki gün yayımladığı “veda mesajı”nda; “Artık 80 yaşını geride bırakmış bulunuyorum. Geldiğim bu aşamada, kendi isteğimle, yayıncılık mesleğime nokta koymaya karar verdim” cümlesi, kimsenin inanmadığı bir cümleydi.

Çünkü bu satış, sadece “Hükümete yakın bir iş insanı” olan Demirören’e değil, aynı zamanda bizzat Hükümetin denetimindeki “Havuz Medyası”na yapılmıştı.

Demirören Holdinge yapılan satış her ne kadar “Piyasa değeri üstünden  meşru bir satış” gibi görünse de gerçekte satış sadece bir “sonuç”tur. Çünkü 2008’den beri Erdoğan ve Hükümetinin, Doğan Grubu gazetelerinin hangi manşeti atacağından kimin yayın yönetmeni, kimin köşe yazarı olamayacağı ya da olacağına kadar varan bir mali ve siyasi kuşatmaya herkes tanıktır. Kısacası bugünkü “satışa” adım adım gelinmiştir. Dolayısıyla bu satış; 12 yıldan beri Doğan Grubuyla, Erdoğan arasındaki bilek bükme mücadelesinin Aydın Doğan’ın bileğinin büküldüğünü kabul etmesiyle sonuçlanmıştır. Aydın Doğan’ın medya sektöründen tümüyle çekilmesi de, bu yarışı kaybetmenin faturası olmuştur!  

TAM BİAT ETMİŞ MEDYA BLOKUNA DOĞRU

Bu satışın arkasından iç ve dış medyada yapılan yorumların hemen tamamının, “Doğan Grubu medyasının ‘Havuz medyasının eline geçtiği” biçiminde olması da bir rastlantı değil, bu gelişmelerin bir sonucudur.

Böylece;

1- Artık ülkemizde; “Yaygın medya”, “merkez medya”(*)  gibi bir medya bloku ortada kalmamış, mevcut medyanın yüzde 90’ı “havuz medyası” dediğimiz, Erdoğan ve Hükümetine “tam biat etmiş” medya bloku haline gelmiştir.

2- Bu durum, açık faşist diktatörlükler dışında herhangi bir dünya ülkesinde görülmedik ölçüde büyük bir medya tekelleşmesidir. 

3- Bu, kendiliğinden oluşmuş bir medya yapısı değil, tersine Türkiye’yi “tek parti tek adam rejimi”ne sürükleyen siyasetin zorunlu gereğidir. Çünkü; “tek parti tek adam rejimi”, az çok bağımsız, biat etmede sorun yaşayan ya da yaşayabilecek olan bir medyayı kabul edemez.

4- Önceki gün çıkarılan internete ve internet üstünden yayın yapan kanallara, sitelere sansür getiren ve RTÜK’ü internet yayıncılığının başına diken yeni yasal düzenleme de “tek parti tek adam rejimi”nin aynı zamanda “tek sesli bir medya” demek olduğunun apaçık göstergesi olmuştur.

DOĞRU HABERE ULAŞMAK İÇİN 

Kuşkusuz bu durum; ülkemizde zaten hayli zorlaşmış olan “doğru haber”e ulaşma imkanlarını çok daha zorlaştıracaktır. Dahası, tekleşmede varılan aşama, eski havuz medyası kadroları ve havuza yeni katılan medya organlarında da çok ciddi gazeteci tasfiyesine yol açacaktır. Ki, bu alanda zaten büyük olan işsizliği katlayacaktır!

Bu son gelişme; Evrensel, Cumhuriyet, BirGün, Demokrasi gibi; gerçek haberin peşinde koşan gazetelerin önemini daha da artırmıştır. Bu yüzden de dünyada gerçekten ne olup bittiğini merak edenlerin, bu gazeteleri alıp okumaktan, mektup ve haber yazmaya, dağıtımına destek olmaya kadar dayanışma içinde olmaları artık düne göre bile daha büyük bir ihtiyaç haline gelmiştir.      

(*) Evet, Doğan Grubu özellikle “milli politikalar” söz konusu olduğunda yandaş medyadan hiç de aşağı kalmayan bir tutum takınmasıyla, arkasından ağlanacak bir medya grubu değildi. Ama, belli sınırlılıklar içinde de olsa, çalışanlarına tanıdığı “sınırlı özerklikle” bu medya grubu; gerçek habere ulaşmada bir dayanak oluşturması bakımından önemliydi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...