21 Mart 2018 23:49

Kamuda 'şirket modeli' olur mu?

Kamuda 'şirket modeli' olur mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçtiğimiz yıllar içinde kamu hizmetleri alanında torba yasalar ve OHAL KHK’leri ile yapılan düzenlemelerle, kamu hizmetlerini yürüten kamu emekçilerinin çalışma biçimleri, hukuki statüleri, en temel hak ve güvencelerinin sürekli tartışma konusu yapıldığı biliniyor.

Bakanlıklar tarafından düzenli olarak hazırlanan stratejik planlar, insan kaynakları, performans değerlendirme vb. gibi daha çok özel sektöre özgü çalışma biçimleri ve uygulamalar, kamu hizmetleri sunumunun ‘verimsizliği’ gerekçe gösterilerek, kamuda da yaygın olarak uygulanmaya başladı. Bu durum, geçmişte çok daha net görülen kamu istihdamı ile özel sektör istihdamı arasındaki ayrımların giderek belirsizleşmesini beraberinde getirdi.

Yıllardır iktidarın niteliksiz yönetici kadrolarının beceriksizliklerinin üzerini örtmek için hep kamu emekçilerinin ‘iş güvencesi’ hedefe konuldu. İş güvencesi nedeniyle hizmetlerin aksadığı, ‘Devlete kapağı atanların yan gelip yattığı’ propagandası yapıldı. Söz konusu propagandanın gerçekliği tartışılır olsa da, toplumun önemli bir bölümünün üzerinde hâlâ etkili olduğu da bilinen bir gerçek.

OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’de kamu istihdamının toplam istihdam içindeki payı yüzde 12 civarında. OECD ülkelerinde bir kamu görevlisine 16 kişi düşerken, Türkiye’de bir kamu görevlisine 26 kişi düşüyor. Türkiye’de istihdam oranı ve iş gücüne katılım OECD ortalamasının çok altındayken, OECD ortalamasının altında maaş alıp, daha uzun süre çalışan kamu emekçilerinin, iktidar temsilcileri ve bürokratlar tarafından her fırsatta ‘verimsiz’ ve ‘yetersiz’ olarak suçlanması dikkat çekici. 

Bugüne kadar kamu istihdamında yaşanan değişiklikler, özellikle 15 Temmuz sonrasında KHK’ler üzerinden hayata geçirilen uygulamalar, iktidarın kamu personel sisteminde, görev tanımı açık, çalışma biçimi ve süresi belli, sosyal ve özlük hakları olan ve sınırlı da olsa iş güvencesine sahip kamu emekçileri ile yola devam etmek istemediğini açıkça gösteriyor. 2019-2023 yıllarını kapsayacak olan on birinci beş yıllık kalkınma planı hazırlıkları sürecinde iktidarın, yeni ‘kamu personel sistemi’ne yönelik hedefleri arasında ‘şirket modeli’nin benimsendiği anlaşılıyor. 

Hükümet, kamu personel sisteminde bir süredir liyakati (yeterlilik, işe uygunluk) geri plana iterken, siyasi sadakati ya da popüler ifadeyle ‘yandaşlığı’ temel alan, tıpkı özel sektörde olduğu gibi, performansa ve işlevsel esnekliğe (Aynı kişinin farklı işleri yapabilir hale gelmesi) dayanan bir kamu personel rejimi oluşturmak için uzun süredir çalışmalar yapıyor.

Son yıllarda kamu istihdamı ile ilgili çok sayıda çalıştay yapıldı ve kamuda örgütlü sendikalar da bu çalıştaylara davet edildi. Kamu personel sistemiyle ilgili olarak bugüne kadar yapılan çalıştay ve toplantılarda, özel sektör temsilcilerinin konuşmacı olarak davet edilmesi, hükümetin kamuda ‘statü hukukuna dayalı’ modelden vazgeçerek, ‘sözleşme hukukuna dayalı’ şirket tipi istihdam modelinin uygulanmak istendiğini gösteriyor. 

Kamu hizmetlerinin adım adım piyasa ilişkileri içine çekilerek ticarileştirilmesi ve halkın adım adım ‘müşteri’ haline getirilmesiyle, kamu hizmetlerinin sunumunda görev alan kamu emekçilerinin çalışma statüsünün mutlak hak kaybı eşliğinde değiştirilmek istenmesini birbirinden ayrı ele almak elbette mümkün değil.

Kamu emekçilerinin mevcut haklarını elinden almak isteyen, onları halkın değil, hükümetin hizmetinde olan ‘emir erleri’ haline getirerek, iktidarın siyasal kadrolarına koşulsuz bağlılık ve itaate zorlayan despotik yönetim anlayışına karşı çıkmak, sadece kamu emekçilerinin değil ‘Güvenceli iş, güvenli gelecek’ isteyen herkesin ortak talebi ve mücadele gündemi olmak zorunda.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...