18 Mart 2018 00:00

Darbeciler görevde ama endişelenmeyin gazeteciler hapiste

Darbeciler görevde ama endişelenmeyin gazeteciler hapiste

Fotoğraf: Envato

Paylaş


15 Temmuz’da Hava Kuvvetlerinin ikinci ismi olan ve darbe girişimine kızının düğününde yakalanan Mehmet Şanver geçtiğimiz perşembe günü, Habertürk’te Kübra Par’ın sunduğu Açık ve Net programına katıldı. Şanver, “darbeciler arasında hala aktif görevde olanlar var” dedi. Daha önce de pek çok söyleşiye konuk olmuştu Emekli Korgeneral ancak ilk kez isim vermeden net bir şemadan bahsetti: “Akın Öztürk darbenin 1 numarası olamaz. Çünkü onu Genelkurmay Başkanı olarak yazmamışlar. Yani üzerinde bir isim var. Bu da milletin kabul edeceği bir isim olmalı.” 

Şanver, bu ülkede darbe görmüş, olmadı askeriyenin kapısından geçmiş herkesin bildiği şeyin altını çizdi: “Bu taşeron edilmiş bir girişim. Bunun başarılı olması mümkün değil. Silahlı Kuvvetler böyle kişilere pabuç bırakmaz. Öyle de oldu. Bu darbeyi Silahlı Kuvvetler engelledi. Tabii ki emniyet ve halk yardımcı oldu ama asker ‘hayır’ demeseydi bu darbe olurdu”. Hepimizin artık anladığı üzere ortada bir pazarlık dönmüş, bir kısım karşı çıkmış, kalanlar becerememiş daha da kötüsü işin içinde olanların bir kısmı hâlâ görevde olabilir. 

Sabah akşam 15 Temmuz üzerinden meşruiyet güncelleyen iktidar ya da her iddianameye 15 Temmuz’u anlatan bir bölüm ekleyen savcılar, bütün bunları soruşturmak yerine örneğin Aydın Engin’in 15 Temmuz’dan önce yazdığı “Cihanda sulh, peki yurtta ne?” başlıklı yazısı ile “Yurtta Sulh Konseyi” arasında benzerlik kurup 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapsini istiyor.

Tahmin edeceğiniz üzere Cumhuriyet Davası Savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı’nın esas hakkındaki mütalaasından bahsediyorum. Hani Kadri Gürsel’in “Erdoğan Babamız Olmak İstiyor’ yazısında Erdoğan’ın sigara eleştirilerine yönelik görüşlerini yazıyor gibi gösterse de en sonunda devlete yönelik isyan gibi antidemokratik görselleri meşru gösterdi” denilerek suçlandığı, dili insana saç baş yolduran mütalaadan. Ahmet Şık’ın Cemaat kumpasıyla cezaevinde kalmasının ve bugüne dek yazdıklarının önemli olmadığına, mühim olanın, bir tek Savcı’nın görebildiği, o gizli niyete dayanan müthiş mütalaadan. Bir çıktısını alıp ömür boyu saklayacağım, “Bakın bir zamanlar gazeteciler nelerle suçlandı” diye her fırsatta göstereceğim metinden...

Cuma günü Akın Atalay, en başta çürüttüğü iddiaları yeniden çürütmeye mecbur kaldı. Savcının iddialarına destek için çağırdığı tanıkların hiçbirinin kendisini doğrulamadığından, hatta bir kısmının Gülen’le ilişkilerini anlatmasının ironikliğinden bahsetti. Soruşturmayı başlatan savcının bizzat “FETO” üyeliğinden yargılandığını hatırlattı. Buna rağmen Atalay tahliye edilmedi, muhtemelen bir ya da iki celse sonra tahliye olacak, kendi sözleriyle: “En ağır tedbir olan tutuklama yoluyla peşinen cezalandırılmış olduk. Şimdiye kadar olmadı... Artık benim için çok geç... Ama belki başkalarına hukukun ve adaletin geç de olsa geri geleceğine, gelebildiğine dair bir umut ışığı yakılabilir.”

Aynı gün Anayasa Mahkemesi Şahin Alpay başvurusuna ilişkin olarak ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Kararda Akın Atalay’ı destekler gibi “Anayasanın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını güvence altına alan 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklamanın ön koşulu suç işlendiğine dair “kuvvetli belirti” bulunmasıdır” cümlesi yer alıyor. Mantık der ki bu kararın ardından yalnızca Şahin Alpay değil onunla birlikte tüm tutuklu gazeteciler, yazarlar, insan hakları savunucuları, siyasetçiler tahliye edilmeli.
Gece geç saatlerde13. Ağır Ceza Mahkemesinden nihayet tahliye kararı çıktı yanında ev hapsi ve yurt dışı yasağı şartıyla. Ciddi sağlık sorunları yaşayan, 20 aydır hukuksuz yere cezaevinde tutulduğu iki kez ilan edilen Alpay’a mahkemenin hıncı bitmemiş anlaşılan. 

Salı günü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Alpay ve Mehmet Altan hakkında ihlal kararını açıklayacak. Sonrasını merakla bekleyeceğiz. Ev hapsi gibi mağduriyeti gidermediği açık tedbirler muhtemelen yeni başvuruların nedeni olacak. Bu basit, niyeti belli manevraların Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığını gizleme kabiliyeti yok. Bu böyle sürdükçe darbe girişiminin neden aydınlatılamadığı, onun yerine gazetecilerin, yazarların, insan hakları savunucularının hapse atıldığı sorularıyla hep muhatap olunacak. Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan, hukukçuların tabiriyle, hayatın olağan akışına aykırı…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...