16 Mart 2018 00:15

Almanya'nın ‘Kürt sorunu’ böyle çözülür mü?

Almanya'nın ‘Kürt sorunu’ böyle çözülür mü?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kürtlerin Kürdistan’ın dışında en fazla yaşadığı ülke Almanya. Federal İçişleri Bakanlığı daha önce ülkedeki Kürt nüfusu 800 bin olarak açıklamıştı. Ancak Suriye savaşı ve arkasından başlayan göçle bu sayının 1 milyon 200 bine çıktığı tahmin ediliyor. Bu da Kürtlerin, Almanya’da Türklerden sonraki en büyük “göçmen grubu” olduğu anlamına geliyor.

Hal böyle olunca Kürtlerin geldiği coğrafyada olup biten bütün gelişmeler, etkisini Almanya’da hemen gösteriyor. Sadece Türkiye’den gelenler değil Suriye, Irak ve İran’dan gelen Kürtler de Afrin’e yönelik askeri operasyondan bu yana ayakta. Gece-gündüz demeden seslerini duyurmaya, Türkiye’ye silah satışını durdurmak için Almanya’ya çağrı yapıyorlar.

Ne var ki Almanya bölgede olanlar konusunda üç maymunu oynamaya devam ediyor. Bununla kalmayarak, azımsanmayacak bir bölümü aynı zamanda kendi vatandaşı olan Kürtlere, geldikleri ülkelerin izlediği politikanın bir benzerini dayatıyor. Özellikle, Türkiye ile ilişkiler nedeniyle kendisinden istenilenleri eksiksiz yerine getiriyor.

Almanya, hükümette hangi partilerin olduğundan bağımsız olarak, bugüne kadar Kürtlere yaklaşımını asıl olarak Türkiye devletinin bakış açısı üzerinden belirledi. Başka bir deyişle, Almanya’nın “Kürt politikası” Türkiye devletinin resmi politikadan ibaret. Yeni bir politika belirilemeye ihtiyaç duymuyor.

Bunda asıl olarak her iki ülke arasındaki çıkar ilişkileri belirleyici oldu, olmaya da devam ediyor. Bu politika, 1993’te PKK yasağıyla birlikte daha bariz şekilde kendisini hissettirdi ve bugün de sürüyor.

Hal böyle olunca gelinen aşamada Almanya’nın da bir “Kürt sorunu” var. Sınırları içerisinde yaşayan Kürtlerin ne dediği, ne istediğini görmeden hareket edilirken, bu doğal olarak Kürtlerin tepkisini çekiyor. Son zamanlarda başta Türkiye olmak üzere bölge devletleriyle sürdürülen ilişkiler çerçevesinde içeride Kürtlere yönelik uygulamalar bu tepki ve öfkeyi daha da büyütmüş durumda.

Yarın Hannover’de yapılması planlanan bu yılki Newroz kutlaması için bile Almanya bugüne kadar görülmedik şekilde birçok engel ve zorluk çıkardı. Şiddetten uzak, barışçıl temelde gösteri yapma hakkı anayasa ile güvence altına alınmasına rağmen, söz konusu Kürtler olunca bu sefer “Olay çıkabilir”, “Yasak semboller taşınabilir” denilerek, sürüncemede bırakıldı.

Bütün bunlar elbette Türkiye ile Almanya arasında son aylarda yapılan pazarlıklar, Kürtler ve diğer muhalif güçler üzerinde baskıyı artırma temelinde bir anlaşmanın sağlandığını gösteriyor.

Avrupa Parlamentosu ve AB’nin diğer kurumları Afrin’e yönelik askeri operasyonu açıktan eleştirerek derhal bitirilmesi çağrısında bulunurken, Almanya’nın yangına odun taşır misali, Türkiye’ye silah satmaya devam etmesi kabul edilebilecek bir durum değildir.

Federal Ekonomi Bakanlığının Yeşiller Partisinin soru önergesine verdiği yanıta göre, Afrin operasyonunun başladığı 20 Ocak’tan sonra Türkiye’ye 4 milyon 400 bin avroluk askeri malzeme satışı için Alman hükümeti tarafından 20 ayrı izin verildi. Bir önceki yılın aynı döneminde silah satışları için 14 izin çıkarılmış ve Türkiye’ye 3 milyon 600 bin avro değerinde askeri malzeme satılmıştı.

İçeride Türkiye’ye silah satışına tepkinin zirvede olduğu bir dönemde mevcut hükümetin silah satışına devam etmesi aynı zamanda bölgedeki savaş ve çatışmayı körüklemeye kararlı olduğunu da gösteriyor...

Gelişmeler, Almanya’da yeniden göreve başlayan “büyük koalisyon” hükümeti döneminde, politik olarak eleştirilere rağmen Türkiye ile askeri ve ekonomik temelde ilişkilerin olduğu gibi devam edeceğini bir kez daha ortaya koyuyor.

Kürtlerin yaşadığı coğrafyada savaş ve çatışma sürdükçe, Almanya’nın “Kürt sorunu” daha da büyütecek. Bu nedenle Almanya’nın, ülkesindeki Kürtlerin uyumunu da gözeterek, en kısa zamanda izlediği politikadan vazgeçmesi, Kürt sorunun barışçıl temelde çözülmesi için somut adım atması gerekiyor. Alman halkı ve ilericileri arasında savaşa ve silahlanmaya karşı yüklen tepkiler, Kürt halkına gösterilen dayanışma buna imkan sağlıyor. Ama hükümetin bunu yapmaya, sorunu çözmeye niyetli olmadığı ortada.

Bu durumda içinden geçtiğimiz süreçte, Almanya’nın Türkiye’ye silah satışını derhal durdurması, Kürtler üzerinde yoğunlaştırdığı baskıya son vermesi için hükümet üzerinde güçlü bir baskı oluşturmak kaçınılmaz görünüyor. Bu elbette başta Alman ilericileri ve demokratları olmak üzere bütün herkesin görevidir.
 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...