27 Şubat 2018 01:05

Savaş ve siviller…

Savaş ve siviller…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Carl von Clausewitz’in bir klasik kabul edilen “Savaş Üzerine” adlı eserinin ünlü tezi bilinir, “Savaş politikanın başka araçlarla devamıdır.” Clausewitz, bu “başka araçlar”ın ne olduğunu da belirtmiştir, bu araçlar, “şiddet araçları”dır.

Savaşla politika arasındaki bu dolaysız ilişki ya da savaşın şiddet araçlarıyla yürütülen bir politik mücadele biçimi ve öyleyse bir şiddet politikası oluşunun en az iki anlamı vardır. İlki, bir politika biçimi olarak savaş, devletler alanına özgüdür. Çünkü politika, devlet işleri, politika yapmak ise, devlet işleriyle ilgilenmek, devlet işlerini yürütmekten başka bir şey değildir. Devleti ve öyleyse iktidarı, iktidarın el değiştirmesi ya da yıkılıp parçalanarak bütünüyle yeniden kurulmasını amaçlamayıp görmezden gelen bir politika ve politik mücadele varsayılamaz. Her politik mücadele ya doğrudan iktidarı hedef alır ya da iktidar mücadelesine bağlanır.

Devletle (ve iktidarla) bağlı olan savaşların hiç değilse bir tarafının bir ya da birkaç devlet olması tamamen anlaşılır. Modern zamanların “Kestaneyi ateşten başkasına aldırma” içerikli modası durumundaki “vesayet savaşları”nda da savaşın taraflarından en az biri bir devlete bağlı bir taşerondur.

İkincisiyse, üstyapıya, devletler alanına özgü olması, savaşın altyapıyla, ekonomi ile ilişkisiz ve bu alandan kopuk olduğu anlamına gelmez. Tersine, savaşlar, ekonomi ile dolaysızca bağlıdırlar. “Yerli ve milli” olup olmadığı tartışma konusu edilen savaş sanayiin bizzat kendisini, savaşla ekonomi arasındaki bu dolaysız ilişkiye tanıklık eder. Öte yandan savaşlar, şiddet araçlarıyla bir iradenin diğerine kabul ettirilmesi girişimi olarak, rakibin sadece silahlı kuvvetlerini değil, ama direncini kırmak üzere başta savaş sanayi olmak üzere, ekonomisini de çökertmeyi önüne koymazlık edemez.

Buradan savaşın bir üçüncü anlamı çıkar: Elbette savaşlar, başta silahlı kuvvetlerin çatışmasıdır. Ancak kimse bundan ibaret olduğunu iddia edemez. Tarafların karşı koyma/direnme iradesinin bütün direncini kırmak, ekonomi de içinde, iradenin dayanaksız kılınmasının amaçlanmasına götürür.

Hangi savaş yıkımlara yol açmamıştır? Tarihte örneği yoktur.

Savaş sanayiinin pek gelişkin olmadığı kılıç-kalkan, ok-yay dönemlerde bile, örneğin Haçlı Savaşları’nda sadece çatışma alanları değil, ama bütün geçiş yol ve güzergahları baştan aşağı tahrip edilmemiş, özellikle gençler ve hatta çocuklar asker olmasalar bile katledilmemiş, kadınların ırzına geçilmemiş midir? Osmanlı, erkek çocukları devşirmek, kızları haremlere katmak üzere kaçırıp götürmemiş midir?

“Suriye’deki kız çocukları cihatçılara helaldir. Savaşta siviller öldürülür. Eğer masumlarsa zaten cennete giderler.” Bu sözler, Dünya İslam Alimleri Birliği Başkan Yardımcısı Yusuf El Karadavi’nindir!

9.5 milyon insanın öldüğü I. Dünya Savaşı, askeri sicile “iyi” denebilecek biçimde geçmiştir; çünkü ölenlerin 8.5 milyonu (yüzde 90’ı) asker ve sadece 1 milyonu (yüzde 10’u) sivildir. İkinci Dünya Savaşı, teknolojinin de gelişmesine bağlı olarak, savaşların en kanlısıdır, toplam 60 milyondan fazla can kaybına neden olmuştur. Hitlerci Alman faşistlerinin sadece askeri hedeflere saldırmadıkları bilinir. Yalnızca Yahudi katliamlarında (Holocoust) öldürülen siviller milyonlarcadır. Ancak tek yanlı değildir.

İngilizlerin binlerce uçakla Köln’ü bombalayarak Mayıs 1942’de başlattıkları savaşın Almanya’ya taşınmasını, 1945’teki teslimine kadar “Müttefikler”in sanayi tesisleriyle kentlerini sistemli olarak bombalayıp sürdürdükleri ve Almanya’yı harabeye çevirdikleri üzerinde pek durulmaz. Örneğin 1945 Şubat’ında Dresden’in bombalanmasında 35 bin sivil öldürülmüştür.

Artık savaş kazanılmış olmasına rağmen, Ağustos’ta, “demokratik” Amerika’nın Japon kentleri Hiroşima ve Nagazaki’de atom bombası kullanarak 120 bin sivili öldürdükleri unutulamaz.

Aynı Amerika, “Saddam’ı ve kitle imha silahlarını” bahane ettiği Irak işgalinde 1 milyondan çok sivili katletmiştir.

Şimdi Doğu Guta başta olmak üzere Şeriatçı terör çetelerinin elinde olan Suriye topraklarında da binlerce sivil öldürülmüştür ve öldürülmektedir. Afrin dahil, şiddet araçlarının kullanıldığı yerde sivillerin zarar görmemesi olanaksızdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...