Suriye'de kartların yeniden dağılacağı bir aşama
Fotoğraf: Envato
Bu yazı yazıldığında henüz Suriye ordu güçleri Afrin’e girmemişti. Ama siz bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Suriye güçleri, büyük bir olasılıkla Afrin’de olacaklar.
Çünkü iki günden beri, Reuters başta olmak üzere çeşitli haber ajansları, Suriye demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye Hükümeti’nin, Afrin’in Suriye Ordusu’nun kontrolüne devredilmesi konusunda anlaştıklarını duyurmaya başladı. Haberin kaynağı “SDG’ye yakın çevreler”di.
Dün ise, öğle saatlerinde Suriye televizyonu, Suriye Ordusu’nun birkaç saat içinde Afrin’e gireceğini duyurdu.
Gelen haberlerde, son bir haftada SDG-Suriye Hükümeti-Rusya-ABD arasında yapılan görüşmeler sonucu böyle bir noktaya gelindiği; Türkiye istihbaratının da bu görüşmelerden haberdar olduğu belirtiliyor.
BÖLGEDEKİ BÜTÜN GELİŞMELERİ ETKİLEYCEK BİR HAMLE
Medya üstünden bu haberler gelirken, Türkiye’nin Afrin’e yönelik yoğun top atışları ve karadan yürütülen askeri girişimlerinin de hız kesmediği belirtiliyordu.
Ancak görünen odur ki; bu gelişmeler, Membiç ve Fırat’ın doğusundaki kantonların rejimle görüşmesi ve Kürtlerle kantonlar içinde örgütlenmiş diğer halkların statüsünün belirlenmesi gibi konularda görüşmelerin başlayacağını söylemektedir.
Kuşkusuz bu gelişmeyle; Suriye’nin nasıl bir siyasi yapıya kavuşacağı tartışmasıyla IŞİD sonrası Suriye’nin nasıl bir rejimle yönetileceği de artık siyasetin ve diplomasinin sıcak gündemi haline gelmiştir.
Elbette Afrin’in rejim güçlerinin kontrolüne geçmesiyle birlikte İdlib sorunu da yeni bir aşamaya gelecek, Suriye ordusu İdlib’i de cihadist-terörist gruplardan temizleyip kendi denetimine alarak, Türkiye sınırını kendisi açısından kontrol altına almış olacaktır. Bu da Türkiye’nin İdlib politikasını ve buradaki çeşitli cihadist örgütlerle ilişkisini de yeniden belirlemek zorunda bırakacaktır.
Yine bu çerçevede Suriye rejimi tarafından terörist olarak görülen ve Afrin operasyonu etrafında parlatılıp Erdoğan tarafından “Kuvayi Milliye gibi” denilen ÖSO’yu ne yapacağı da gündeme gelecektir.
İLK GELİŞME; ‘TÜRKİYE SURİYE’DEN ASKERİNİ’ ÇEKSİN OLACAK
Kısacası bölgedeki cihadist gruplar sorunu Suriye rejiminin sorunu olmaktan çıkıp “Türkiye’nin sorunu” haline gelecektir. Ki, bu Türkiye’yi dünyanın gözünde bölgedeki terörist örgütlerin “hamisi” gibi göstermek ve bunu kullanmak isteyenlere de son derece elverişli bir zemin sunacaktır.
Öte yandan Suriye ordusunun, Afrin’i kontrol altına aldıktan sonra “Fırat Kalkanı” operasyonuyla kontrol altına aldığı Suriye topraklarını Suriye güçlerine teslim edeceğini söylemek için de kahin olmaya gerek yok. Çünkü Suriye, daha “Fırat kalkanı”nın başından itibaren, Türkiye’nin Suriye topraklarındaki askerlerini çekmesini istemekte ve Türkiye’yi “işgalci güç” olarak görmektedir.
Burada bir diğer önemli sorun da Türkiye’nin Suriye rejimini “terörist”, “kendi halkını katleden bir rejim” ifadeleriyle gayri meşru görmesi, rejimi devirmeye çalışanları da özgürlük savaşçısı görmeye devam etmesidir. Tabi bu savaşçıların Kürt olmaması kaydıyla!
‘KIRMIZI ÇİZGİLER’ AYAK BAĞI OLMAYA DEVAM EDECEK!
Türkiye, Suriye rejimin yanında PYD-YPG ve onların da içinde olduğu SDG’yi de terörist olarak görmekte, bu örgütlerle “görüşmeme” ve “uzlaşmamayı” “kırmızı çizgisi” olarak ilan etmeye devam etmektedir.
Bu yüzden de Suriye rejimini tanımama ve onunla görüşerek sorunları çözmeme konusunda adım atmayan, SDG ile görüşmeleri reddeden bir Türkiye’nin, Suriye sorunlarının tartışıldığı masada oturması da o kadar kolay olmayacaktır. Tersine Türkiye’nin, çözümü engelleyen bir güç olarak anılması daha olasıdır.
Bu gelişmeler karşısında Erdoğan-AKP yönetimin ne dediği ise en azından bu yazının yazıldığı saatlere kadar belirsizdi. Ama medyada bu gelişmeyi Türkiye’nin Afrin operasyonunun “ilk zaferi” olarak gören yorumlara bakılınca; Hükümetin çeşitli manevralarla, bunu bir “zafer” olarak göstrmeye kalması da şaşırtıcı olmaz.
Öte yandan Afrin merkezli yaşanan son gelişmelerin (Rusya-ABD, İran-Rusya-Suriye ve Suriye rejimi ile SGD arasındaki ilişkiler) Erdoğan-Bahçeli ittifakının istek ve amaçlarıyla çeliştiği de bir gerçektir. Tüm bu gelişmelerin Suriye sorunu etrafındaki pek çok gelişmeyi çok ciddi biçimde etkileyecek önemde olduğu da gözden kaçırılmaması gereken gerçektir.
- İsrail’in İran’a ‘meşru müdafaa’ saldırısını açıkça ilan etmesi ne anlama geliyor? 18 Nisan 2024 04:58
- Cumhur İttifakının enkazını kaldırmayı Erdoğan'a bırakan Bahçeli siyasete ayar verme peşinde! 15 Nisan 2024 06:35
- Ekmek, barış, özgürlük ve adalet için 1 Mayıs'ın kitlesel ve yaygın örgütlenmesi zamanı 12 Nisan 2024 05:00
- Halk iradesine yönelik girişimlere karşı ortak mücadele ihtiyacı 04 Nisan 2024 05:00
- Ülkenin siyasi haritasını değiştirecek önemde bir yerel seçim! 02 Nisan 2024 04:50
- Yalan, dezenformasyon, tehdit… Her yolun mübah olduğu bir seçim sürecinin sonuna gelirken 30 Mart 2024 05:00
- Özak Tekstil işçileri ve BİRTEK-SEN’in asıl suçu ne? 27 Mart 2024 05:05
- Seçime 1 hafta kala AKP ve Erdoğan emekçilerle karşı karşıya! 24 Mart 2024 05:20
- Yüz binler alanlardan seslendi: Barış istiyoruz ve biz buradayız! 21 Mart 2024 05:45
- Tek adam yönetimi ve Cumhur İttifakı’nda ‘seçimi götürmek’ için her yol mübahsa! 19 Mart 2024 12:00
- İçinde Gazze olan sorular bile yasaklanırken NATO’ya ve AB’ye selam ne anlama geliyor? 16 Mart 2024 05:05
- İşçi gazetesi, sınıflar mücadelesinin en ön cephesindedir 13 Mart 2024 05:15